Cahit zarifoğlu

Bu konuyu okuyanlar

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Cahit Zarifoğlu Sözleri


Tek güvencemiz Allah’tır. Başka güvencemiz yoktur.



Nereye kadar kendinden kaçabilirsiniz. Ya bir daha geri dönemezsen…


Neden diye sormayın hemen… Onu ben kendi kendime de açıklayabilmiş değilim henüz


Sen benim en şok saklandığım, sen benim durup durup saplandığım.


Allah, taşıyamayacağımız derdi ömrümüze, yaşayamayacağımız aşkı gönlümüze vermesin.


Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir yaşamak.


Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.


Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.



Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.


İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir
Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.



Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.


O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.


Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.


Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.


Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.


Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.


Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları


Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet kalmış mıdır?


Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah’la barışık adamları sevdik.


Hocam çok ileri gidiyorsun, seni sürerler diyorlar hoca kürsüsünden haykırıyordu: Söylesinler nereye sürecekler? Allah’ın rahmetinin erişemeyeceği yer mi biliyorlar?


Takdir-i ilahi deyip teselli bulmuşlar elbet demişler bize bir yük taşıyan, Allah bir tane daha kısmet eder.


Bazı insanların hayvandan bile aşağı olması mümkün, eğer kalbinden merhametin zerresi kalmamışsa.


Şu küçücük kalpte nice hakkın yüklü.


Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim.


Değil mi ki, kavuşmalarımız topal ayrılıklarımız koşar adım.


Bir kalbiniz vardır, onu hatırlayınız


Şimdi bir aşk sahyası salacağım havalara .Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara


Zulmedince kendim, lütfedince sen, seni andım hamdettim sana taptım


Bazen var'ı
Anlarsın yok ile


Son bir söz daha
Bir yalvarış kırıntısı olmalı
Duyanı olmayan Allah’tan başka.


İnsan gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz. Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi?


On yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlıların ki kadar yürekleri dolu.



Hicret Taze Güçlü bir kandır damarlarımda


Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde


Bazen ilk cümle ile her şey söylenmiş gibidir. Yazacak tek kelime daha bulamazlar...


Niye yazıyorum ki bunları. İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama.


Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim.


Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Konuşurlar İsterler Susarlar


Küçücük oluşlarda, bir dolu ufak sıkıntının altında ufalandık durduk.- ve umutsuzluğun kapımızdan ayrılmaması için
az mı çabaladık.



Demek ki dedi gerçek olmasa bile cesaret ölümü korkulacak olmaktan çıkarabiliyor...



Her az konuşan öz konuşmuş olmayabilir, yanılmayın. Az konuşanları bir şey sanmayın sırf az konuştuğuna bakarak.


Bazıları vardır ki az konuşurlar ama o bile çoktur.


Ağustos böceklerinin de bir görevi var. Evet durmadan şarkılar söylüyorlar, ama azıksız kaldıkları yok. Yiyip içiyorlar ve hiç de karıncalarla çatışmıyorlar...
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Cahit zarifoğlu

unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum

Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz sessizlikle

Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim

Rızık korkusu can korkusu baş mesele

Filistin bir sınav kağıdı
Her mü'min kulun önünde
De gerçeği yaz:

Hakikat şehitliğe koşmaktır
De isyan çağır yolun açılır cennet köşelerine

Güzelin düşmanı güzel olur
Güzelin yari güzel olur

Sana canı gönülden âşık oldum meleğim

Sözün ve yolun baş çeşmesi ruhumun Canım içre sevinç verir sözlerin

Baktığın dağların düşüncesi bile ağlatır beni Hür olurum buyruklarını bir bir donansam sultanım.

Adamlarımız yiğit
Kadınlarımız hamarat
Çocuklarımız dolu bilinç harmanı Köpeklerse sayılı

bu kahveniz yıldızlarınız şapkanız buyrun unutmuş olmalısınız dehanız şerefiniz

Bu anne asla merhamet dışında Gözleri nemli olmamıştı

Yoruldum maddemden
Ta ki dünya bitti
Köşk kurdum sakin oldum

Kuldan korkarken
gel zaman git zaman
Bir hayat ki haşa korkmadan yaradandan

hatırladım
Küçük basit şeyler
Yetiyor kederlenmeye
Ya mutluluğa

çocuk Bir tane.
Dayanmış yanağını cama
Karşı evin balkonuna bakıyor
Orada bir çocuk
Tutunmuş demirlere

Aşk duraksar ve yara alır Uçak çelik rengi göğü sesiyle sokunca Alçalarak yemyeşil ekinlerin arasına Kuru ekmek yiyen üzgün köylüleri bombalamaya

Haydi aşk aşk
De ki dağları delerim senin için

Ruhsatlım sevdamsın berigel
Kanın höpürtülü başın dik
O seven yuyan bakışınla
İçimi yu mermer döşe gel

Asmalarda güneş ve çocuklarımız Çardakta ıslak ve ekşi uyur Bacın bazlama yağlasın sahana Mutluyuz tüm dünyaya duyur

tövbem kapımın önünde
akan ırmak
en zengin denizcisi incilerin

biliyorum bu kadar yetindikçe ve ekmeği böyle mübarek tuttukça doyar karnı çinin hindistanın amerikanın

ve 'kuşlar da kaderle uçar

Hehey gözüm hehey gözyaşı odsuz kaldın Nice hançer dürdün sabır balyaladın

senin köylün olayım
o uzak iklimleri erişilmez beldeye bakabilemezdik senin götürmen olmasa

Artist milletizdir. Bizde kalkılır ki sofralardan hamdüsenalarla palalarla el yıkanmadan ağız misvaklanmadan

zinhar vurulmaz ha
ne dosta ne düşmana

şu küçücük kalpte yaman halimiz helal ettiremezsek
nice hakkın yüklü.

o uzak iklimleri erişilmez beldeye bakabilemezdik senin götürmen olmasa

yüzünün çok yakını olan bir limana dilinin ve ağzının verdiği baş dönmesine bahçeni tutan tavşanlara sığınırım

anlıyorum kaçmaya zaman yok
şafak birden doğrulacak

Bana giysi verdin Öyle biliyorum giyinmeyi Beni doyurdun Böyle biliyorum doymayı

Gülümserken korkuyorum

Bir elimde kılınç bir elimde zafer duaları

Bazen anlıyorum,bazen anlamıyorum annemi
babamı nenemi

bir dedem açık insan pek de zeki. dilinden bal akar. attaya gidelim der. al sana şeker der.
göz kırpar. okşar sever. bir de gıdıklar. dedemi çok anlıyorum

Dünya bir konak bir konuk ölümsüz hayat içre Geçildikçe hor öpüldükçe soyunur şehvete

Binbir helak ve Allah selamıyla girilen ovada Bir dağ gibi diz çök kendine ırmak ol tut tut bırak yıldırımları

Bu ova cennet olmalı sayımızca bir cennet safı

Yaşamak bir sokak lambası gibi Bir gece evden atılmış bir çocuk sanki Tek bir damla tek bir ses gibi Aklıma düşüyor

Düşünün Tohumlar ekilir
Yağmurlar başlar O zaman filizler bir karış boyu yükselmiştir

Köylü davarlarını alır götürür sürer üstüne Başak dediğimiz rahmet ondan sonra fışkırır
Esas ondan sonra gövdelenir

çünkü benden bir kahramanlık kalacak çünkü besmeleyle başlandı çünkü desturla tuttuk ne tuttuksa çünkü imanla çok şeylere çağrıldık

peki ekmek istenmedi mi istendi Sadece bir parça ekmek istendi Yalvarılmadı HİÇKİMSEYE ağlanmadı
razı olundu kabul edildi öpüp başa kondu

ve çünkü tövbe edildi bir tövbe sancağı açıldı bir zevk süreci devrildi bir isyan kazanı devrilmedi itiraz isyan akmadı
bir tövbe sancağı açıldı

bütün zamanlar içinde zalimlerin asılma sahneleri
içinde kan akıtanların kanlarının seli içinde mahzun edenlerin gözyaşı nehirleri

NEREDE BULABİLSEM SENİ
yetişip dizüstü düşebilsem eteklerine

musa kardeşim ağlamaktan mı
okumaktan mı az uyumaktan mı kan gölü gözlerin

Meşakkate Adeta ısrarla
Yılmadan Sabretmektedirler

Hiç kimseden öğrenemezdin
Daha kesin Gözünün önünde vurulan kardeşinden
Buhara kelimesini

Hiç kimse öğretemezdi sana
Daha kesin ve böyle emin
Ateş altında Azık getiren kızkardeşinden Buhara kelimesini

Bir ok işaretidir Buhara
Varılırken ve varılınca
Gösteren Daha ikibin kilometre ilerisini

Ve buhara ki Pirlerin Asırlar önceki İşte bugünleri anlatıp Kollarına girip avuttukları şehir
 

Little Cat

Müdavim
Katılım
28 Haziran 2020
Mesajlar
5,154
Reaksiyon puanı
10,459
Puanları
113
Yaş
29
Sözlerini çok beğeniyorum.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Allahım Yol boyunca Bırakma elimi Düşerim sonra

Allahım Niçin halkettinse beni
Kalbime söyle iyice
Engellerden arınsın yolum

Allahım O güzeller güzeli
Hangi iyilik diledi senden
Dilerim ben de öylelerini

Allahım Peygamber efendimiz
Hangi şerlerden sığındıysa sana Upuzak tut benden onları

Allahım Yol boyunca
Tarih boyunca Başıboş bırakma bizi

Biz ne gülücükler biliriz senden
Ne rahmetler açıldı senden bize

birden necip fazıl göründü merdivenlerde müthişti

bütün ecdadımız barındı içimizdeki hoşgörüde

zira aklında değil güzelliğinle anlıyordun.işte bütün bunlarda
bütün dünyaya insan tarihi kadar eski bir hasretle
bakıyor

Benimle fazla yakınlık kurdun
Çiçeğim Köklerim ateş saplarım zehir Yağmur ateş saplarım zehir Benimle çok hayal kurdun artık yaklaş
Benimle çok put kır çiçeğim

Hilesi hayatı olmuş gördüm ki
Anam babam kemirilmiş
Çorbama kireç ekilmiş

Sevmekten yorulmaktayım

Bilki şöminenin içinden
Yanmış kül olmuş yine de
Seni gözlemekteyim

Orda şehitler Afgan Derler ki gel iman armağanıyla boyan

Kan sancağı Cennet sedirlerinin basamağı

Her biri islâm ocaklarının gözbebeği Fidan gibi
Demir yapılı çocuklar şehit fideliği

bir gül açtı şöyle bir gül açtı: besmele

orda şehitler Afgan aşk adı cennet sedirlerinin basamağı
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Sanki ağlamak imkansız
Başları Paletlerle ezilmiş babaları Yahudi doğramış analarını Binlerce çocuk topların betonların altında

Çoğu müslüman kafir yanında
Yaslanmış yastıklara sonunu beklerler filmin

Ve bak asıl ölen yaylalar villalar tok karınlar Hissiz dudaklar gayretsiz kalpler

Farzet körsün olabilir El ele tut
Taş al ve at Kafiri bulur

Bir gün ister istemez
Karşısında olacaksın kaçtıklarının Dua et O gün henüz mahşer olmasın

Son bir söz daha Bir yalvarış kırıntısı olmalı Duyanı olmayan, Allahtan başka

İyi bir alışkanlık edindiyse kalbin Kork ama umut et zor değil

Çiçek açan şehre bakıyoruz
Aşk ki bizim berrak gökdelenimizdir

O buzul yarda kar yataklarında
Dağla armızda Yalnız ve yalnız
Dostluk vardı aramızda

ille dert mi ola alemde

Ben Çizilmiş bir yaşama atanmışım gibi Peki ama
"Kim çizebilir senden başka senin yaşamını

Başı boş bir kamaya saplanmışım gibi Çizilmiş bir yaşama atanmışım gibi Kas
katı bir esirliğe çöktürülmüşüm gibi Yüreğim bögürmek üzere

bırakın öyle öleyim Hac yolunda

Hac yolu bir merhale Kalbin ve cesedin azık yeri

Tekkeler zaviyeler medreseler ve ulema Yemiş yüklü ağaçların kolları kökleri

Demek bitmedi kerbela

Hüseynin Şehit ağzını değdir üstüne ölü kalbimin De şehit nefesini değdir üstüne ciğerimin

Verimsiz bezgin Geçti günler
Uçtu çekip karnından
kopardığım tüyler

Bir incelik gösterin
İncinmesin yüreğim
Mesaj otomatik birleştirildi:

Yeraltında akıyor esintin
Sesini işitiyorum Yüreğimden bir adın daha geçiyor Derken
Serpilip ırmak olacak bir su kalkıyor kuru topraktan


başınız cenaze canlı tabutlarınızla kutupsuz kıblesiz
hangi putun önünden geçmektesiniz


Bohçam boş Öteberim eksik
Azığım kuru Canım aç Yüzüm sana çevrili Adımım sana
Irmaklarına Bir lokma suyla geldin, su denmez Kabul ola affola


Hızla yol alan dünyanın sıcağıdır başımda Geriye kalan hayattır yoran


De hazırlanalım kahramanlık gün doğmadan kalkmakta
Bu çocuklarla yolumuz ilelebet Allahla yürekleri


Ey Zarif yine başını örtüden çıkardın Çok bal döktün yine yaktın gemileri


Bir sensin beklenenYa o olmasaydı" Ya sevmek olmasayd


Tabiata çıkıyorum Göğsüm bir müzikle Vuruyor ritmini
Dinliyorum hüznünü sendeki güzelliğin


Zirvesine göz koyduğum dağlara bak Koşup takıldığım çitlere bak


sandım ki yine o görünecek
kaplayacak bütün karşımı
küçükken rüyamda gördüğüm
o güzeller sultanı


Sebebi iki kalabalığı birbirne tutuyor gözlerin Gamzen için ne kanlar bağırıyor Delikanlılar uyuyamıyorlar yataklarında


Kaval derler, dertli yoldaştır
Bende iki, onda dokuz göz vardır Nice sersefil olduk bir bilseler Tombul kuzuların aşkına


Bırak gamzelerin aksın odalarıma Kapı vuruşlarım eve zindan oluşlarım


Şimdi bir aşk sayhası salacağım havalara Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara
 
Son düzenleme:

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Ve unutulmaz çimenli
Dört duvarlı bahçede
Kurşun gibi kesin
Tüy gibi yumuşak
İpince gelişi can eriğinin

Bir daha yüreğini kaparsan bana Bu yaprağı param
parça yaparım'

sen prensip ağlamazsın
bir şarklı olarak çok gerekince
ancak bir hece kadar yüreğin kan ağlar

Boynuma bir ip at Kölen diye yollarda gezdir beni

Görüyorum kıpırdanışlarını
Uykunda gül açan yanaklarını
Sevgim uzanıyor Soluk soluğa uyandırıyor menekşeler

O sabah ezan sesi gelmedi camimizden Korktum bütün inslar,bütün insanlık adına

Sana ansızın alın yazımı ve kendimi ekliyorum Aşka hazır aşka aç ve davetli

Ansızın melek bekliyorum
bir çocuk yüzü, gülümsüyor Dikkatle bak, korku dolu bakışları O boğulurken gülücükler Saçılıyor

Zayıf bir çocuk gülümsüyor korku dolu bakışları boğulurken gülücükler Saçılıyor Ölüm bir kuş kaldırıyor mezarlıktan Ak kanatları, hayat yok oluyor

Çıkıp geliyorsun Kor gibisin,
bir kar gibisin

Karşılaşabildikse Ağzını kullan ve lütfen sor Nasılsın Cevap veriyorum Bulanık

Manzaraya bakın Üç sincap ağzılarında birer ceviz
Kıpırtılı bir şaşkınlıkla titretiyorlar tabiatı

Geçiyor dünya Yorgun eşya Manzaraya bakın Zaman Bir esintiyle dalgalandı

taş kapıdan ürkek bir güvercin
aşağı sokaklara uçuşan saçlarıyla ilk akşam vuruşuna kadar ardında gizlenir bütün seslerin

ah şu yalnızlık kemik gibi ne yanına dönsen batar

Sobalara toprak atılacaktır
Bacalara çar çaput tıkılacaktır
Aralanan kapıdan Uykuda dudağı kanamış bir çocuk bakacaktır
 

|Ⓢєччαh|

Müdavim
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,324
Puanları
113
Eyvallah Muratcım, teşekkür ederim bu güzel konu için.
Soyadıyla müsemma bir insandı Cahit ağabeyim.
Mekanı cennet olsun.
Çok güzel izler bırakarak ayrıldı bu fani alemden.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Eyvallah Muratcım, teşekkür ederim bu güzel konu için.
Soyadıyla müsemma bir insandı Cahit ağabeyim.
Mekanı cennet olsun.
Çok güzel izler bırakarak ayrıldı bu fani alemden.
Aslında görüşler farklı olabilir diller dinler farklı olabilir ama en önemlisi insanın birbirine gösterdiği saygıdır bir nihal atsız bir nazım bir sabahattin aliyi okuyabilmek bir mustafa yıldızdoğan dan sonra bir ahmet kaya dinleyebilmek necip fazılı ve aziz nesini aynı anda okuyabilmek lazım yani tek gerçek saygı saygı saygı
Mesaj otomatik birleştirildi:

Doğa sevmeni bekler
İster ki göveresin
Yari görünce çökesin
Kavi eğilsin boynun
Eğilirken diklenmeyi bilmelisin

hızlı çarpışan yüreği çarpan şehirlerimize artık çok incinebilen gözlerimize

Her nasip için ayrı ayrı
Rahmet şekillenir

Daha çocuktun Elini uzatsan
Dokunsan bozulmazdı hayaller
Büyüdün ki yalanlar gayyalar
Zorluklar

Kalbimiz iki parmağın arasında olana Yöneldik kapısına
Safkan Mahcub ve müştak Kan Ve Toprak İçinde Yatırma Bizi

Nerdeyse gece olacak hesap başlayacak Dertler sancak açacak uykuları basacak

Ölüm bir kurtuluş çizgisi

Gündüz tanklar geliyor
kızıl teleskoplarında kısık hayvan gözleri ellerinde mermiler hedef toprak dam basit evler

Eğil selvi boylu kulağına
Bir akıl bir sır vereyim:
Parmak masanın üstündeyken de kırılır Gafletle ölürsün yazık değil mi

Lütfen yarın sabah insanlık ağlamasın

Artık yataklar rahat değil
Yünler yongalı pamuklar katran
Sarındıklarımız Biri toprak olsun diğeri de gök olsun

Küçülüp yürümek isterim karıncalarla Bir çeşit sevdam var Bir çeşit yalnızım kapıda

Yaradana giden yoldadır her ruh
Çocuklar gibi sevmese de kalpler

Şu gördüğünüz masaya bir aşk şiiri yazmak için oturmuştum sevgili insanlar muhterem konuklarım

Başım harran ovasına gömülü
Bir rüyam vardı baktım ağlıyor orda Dizleri kırık Sessiz ve baygın onbinlerce Ateş gibi çölde serçeler gibi kavrulmuş açık ağızları


İşte ne kadar sen desem
Bunları kavrıyorum aşkın diye

Aşabilsem boğulmalarını ömrümün Bir çocuk havliyle geçsem sevgisiz ıssızları
 
Son düzenleme:

|Ⓢєччαh|

Müdavim
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,324
Puanları
113
Aslında görüşler farklı olabilir diller dinler farklı olabilir ama en önemlisi insanın birbirine gösterdiği saygıdır bir nihal atsız bir nazım bir sabahattin aliyi okuyabilmek bir mustafa yıldızdoğan dan sonra bir ahmet kaya dinleyebilmek necip fazılı ve aziz nesini aynı anda okuyabilmek lazım yani tek gerçek saygı saygı saygı
Çok güzel dedin, katılıyorum kesinlikle.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Güzelleşiyorum çocuklarımızla

Tanıkol yer sahibi gök sahibi
aktığımıza İçimize koyduğun sesle

Fil yüreği gibi bir yüreğiniz olmalı

Üstadım bir elif kılıcınız olmalı
İnce uzun bir merhametle

Bir gürzünüz olmalı dolgun bir kaf Yedi devi arka arkaya yollamalı

Anılar Ne çok dostun var
Hatırladık Kaldırımlar'ı
Tek dostumuzdu Hani çocuktuk ve sevdalı

Konuşsan dilin uzar
Yalan olur gıybet yürür

Bil tefekkür koruna düşsen
Ödün kopmaz zalimden,dersin Allah daim

Sözde şehvet dilde şehvet
Hani sükut tevazu uzlet

Her sözün zarara Emri maruf nehyi münker bir de Allahı anmak müstesna

Kendini ara bul getir şiddetle kucaklaşalım Dudağımın altına koy adını Uluslararası çınlayalım çölden ormandan
Uçurum başlarından kumsallardan

Yoldan gelip geçenler
Çocuk sesli kaldırım
Seselenip ağlaman

Bir salkım üzüm dudakların

Şöyle olmuş: Ben sen demişim
Sense sen

Sabırla titreyerek öyle yalın
Ve kimsesiz olmadan oturacağız Kıyısında ayrılığın

İnsanın delikanlılığı üzerine konuşalım Parmağıyla bir zincir sallayarak geçiyor önümüzden

Elbette bu suçları Bu suçları
Bakın nasıl utanıyorlar
İnsanlık bizde kalsın fakat Allah
Onları sorguya çekecek

Ne vakit bilmem Çıkar kurt başı korkunun Çıkar havlı başı recanın Üstümüze diker bakışını

Hayvan günahsız bir iz yürüdü ama insan Ya yitti derya içinde ya gitti cife içine

Ya fakirlik zenginlik tuzak
Ya yokluk varlık evlat bile

Abdulhamitten başlalayalım: çok ince derin bir devdi
Mesaj otomatik birleştirildi:

Baka baka kardeşim oldu yıldızlar Ellerim ışıklı saçlarına değdi yıldızlar

ayrılığın adı yaman

Baktı ki bu ölümün ayak sesleri
Darldı mekan Can çekiliyor ayak uçlarından Tırnaklar soğuyor hücreler sahipsiz kalıyor Ve ömründe ilk kez
Başlıyor duaya

Hiç yönelmedim Tanrıya" dedi"onca zaman "Şimdi ölüm geldi Yalvarmak boşuna

İzlenirken köşelerden
Hangi gizliden sözedebilirler
Hangi ate kalmadı rezil olmadık

Bismillah Bir tertip antibiyotik
Çay Şu aziz aspirin Hep çarelere tevessül olarak

Yarab şifa sendendir
Etten ottan değil

Eğer kavi kulların olaydık
Yemeden doyar Görmek için göz aramaz bakmazdık
Mikroplar Hastalıklar şifalar
Emrimizde olurdu Yine de taktirini gözler Onu yeğlerdik

Kuru dalı ağacın Artık çok yaşlı, beli solgun Ve yok tomurcuklanmak umudu

o seçilmişlerdendir Bir peygamberdir o Adı ibrahimdir
Gür bir ağızdır Bin şelale başıdır

Bir hayat çanağıdır İbrahim aleyhisselam Irmak ağzı
Çoğalarak genişleyerek akmak
İstiyordu ve işitildi

Büyü ey belde Canlan Ve hazırlan Bir gün Olgun bir incir gibi Patlayacak ve balını dökeceksin yeryüzüne

Sen açmadıkça Kabeye kimse girmesin Hacılar Doymasın içmesine yemesine Sen vermedikçe

Kâbe yanında Bir tas güzel koku içinde parmakları
And içtiler birlik için
Sürerek ellerini kabe duvarlarına

ne güzel Nasıl titretici sesin
Siz Allahın evinin yakınlarısınız
İşte hacılar geliyor

Onlar Allahın misafirleridir Hiçbir misafir, onunkiler kadar Cömertlik beklenmez

Bir sabah Uyandık ki Her taraf kar kar Uyuyorduk hepimiz
Ah Nasıl yağar Hiç birimiz olmadan

insanlara tavsiyem şudur ki, nasıl “zenginin parası, parasızın çenesini yorarsa”, başkalarının mutlu görünümü, insanı kendi mutlu olma imkanını, kabiliyetini görmekten alıkoymamalı.

Filmler, resimler birer hayaldir. Başka insanların dış görünümleri de bizi aldatmasın.

İnsan kendi mutlu olma imkanını görebilmeli.

Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir.

Ve önemli olan yaşanılan “an”dır. Onu ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.

deniz kenarında fotoğrafçılar tarafından düzenlenmiş bir mutluluk tablosu sahtedir ve bazı saf kimselerin duygularını istismar etmekten başka bir şey ifade etmez.

yaşanılan an Onu ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.
 
Son düzenleme:
Üst