WaterBoy
Profesör
- Katılım
- 24 Eylül 2007
- Mesajlar
- 2,751
- Reaksiyon puanı
- 5
- Puanları
- 0
Gözün aydın Hırant!
Bugün Ali topu Agop’a atacak
Abdullah Gül, 1970’lerin başında okumak için geldiği İstanbul’daki bekar evinde Ermenilerle komşuydu.
Bakırköy’deki bu komşuluğu, o yıllardan ev arkadaşı Rıfat Bestceli‘den dinlemiştim:
“Başta bize karşı temkinlilerdi. Bekara ev verilmediği gibi, bekar komşu da istenmezdi. O yüzden aramızda bir resmiyet vardı. Ama onlara hiç rahatsızlık vermediğimizi görünce rahatladılar. Tabii bizimki talebe eviydi. Yani evin içi, aile evi gibi çok tertipli değildi, ama komşularımızla ilişkilerde iyiydik. Hatta biz taşınırken birinci kattaki Ermeni komşularımız üzülmüşlerdi.”
* * *
Gül’ün Ermenilerle ikinci karşılaşması, ilk milletvekilliği döneminde oldu. Memleketi Kayseri’de Mimar Sinan beldesinin düzenlediği bir festivale katılmıştı.
Belediye Başkanı festivale, dünyanın çeşitli yerlerine göçmüş Kayserilileri de davet etmişti. Yunanistan’daki Kayserili mübadiller de davete uyup yıllar sonra ata toprağına döndüler.
Gece, Kayseri’nin ünlü türküsü “Gesi Bağları” çalındı.
Gül, 80’ini aşmış mübadillerin kırık bir Türkçeyle ve gözyaşları içinde “Bir çift selamına güveniyorum” diye türkü söyleyişlerinden çok etkilendi.
Kayseri’nin tarihinde “Gesi Bağları’nda yarini yitirdiğine yanan” bunca Rum-Ermeni bulunduğunu ve onların dünyanın dört bir köşesine savrulduğunu, çoğu Kayserili o gece fark etti.
* * *
Şimdi Gül, bekarlık günlerinden 35 yıl sonra, -evinin içi yine pek tertipli olmasa da- bu kez ülkesinin Cumhurbaşkanı olarak, Ermeni komşularını ziyarete gidiyor.
Orada tatsız sürprizlerle karşılaşması da mümkün... Çünkü burada olduğu gibi orada da bu iki devlet arasındaki husumetin ilelebet sürmesini isteyen radikaller var.
Ama artık sağduyulu herkes, bu “kan davası”nın çözümü yönünde adımlar atılması gereğini görüyor.
Anlaşılan o ki, bunu görenlerin başında da, 15 yıl önce bu tür bir insani ziyareti “teslimiyetçilik” sayan Abdullah Gül yeralıyor.
* * *
İki ülke arasındaki sorunların “futbol geyiği”yle çözülemeyecek denli ciddi olduğu doğru…
Ermenistan Anayasasındaki Türkiye-Ermeni ortak sınırını tartışmalı hale sokan atıflar…
1915 kanlı tehcirinin ve 70’li yıllarda Türk diplomatlarına yapılan suikastların kapanmayan yarası…
Soykırım iddialarıyla Türk devletini dünyadan tecrit etme çabası…
Ve tabii Yukarı Karabağ’ın işgali, iki komşu ülkeyi birbirinden ayıran sorun sıradağları…
Ancak yine de sınırın kapalı olmasını anlamak mümkün değil…
Suriye, Abdullah Öcalan’ın PKK’yı Şam’daki karargahından yönetmesine göz yumduğu dönemde bile Türkiye Cilvegözü’nü kapatmamıştı.
Sofya rejimi Bulgaristan’daki Türk azınlığa asimilasyon ve etnik temizlik politikası uygularken Kapıkule açıktı.
Yunanistan’la savaşın eşiğine gelindiğine bile İpsala’ya dokunulmamıştı.
Akyaka’nın farkı nedir?
* * *
Hırant Dink, hep “Ali topu Ahmet’e at” diye yazan alfabelerde bir kez olsun kardeşlik için “Ali topu Agop’a at” yazmasını istiyordu ya…
Bugün –alfabede olmasa da sahada- “Ali topu Agop’a atıyor” işte…
Dileyelim, “Gesi Bağları”ndaki gibi iki lider birbirine “Gel otur yanıma, hallerimi söyleyim” desin; diyalogun ardından çözüm gelsin.
. : CAN DÜNDAR : : : . - Bugün Ali topu Agop'a atacak
Bugün Ali topu Agop’a atacak
Abdullah Gül, 1970’lerin başında okumak için geldiği İstanbul’daki bekar evinde Ermenilerle komşuydu.
Bakırköy’deki bu komşuluğu, o yıllardan ev arkadaşı Rıfat Bestceli‘den dinlemiştim:
“Başta bize karşı temkinlilerdi. Bekara ev verilmediği gibi, bekar komşu da istenmezdi. O yüzden aramızda bir resmiyet vardı. Ama onlara hiç rahatsızlık vermediğimizi görünce rahatladılar. Tabii bizimki talebe eviydi. Yani evin içi, aile evi gibi çok tertipli değildi, ama komşularımızla ilişkilerde iyiydik. Hatta biz taşınırken birinci kattaki Ermeni komşularımız üzülmüşlerdi.”
* * *
Gül’ün Ermenilerle ikinci karşılaşması, ilk milletvekilliği döneminde oldu. Memleketi Kayseri’de Mimar Sinan beldesinin düzenlediği bir festivale katılmıştı.
Belediye Başkanı festivale, dünyanın çeşitli yerlerine göçmüş Kayserilileri de davet etmişti. Yunanistan’daki Kayserili mübadiller de davete uyup yıllar sonra ata toprağına döndüler.
Gece, Kayseri’nin ünlü türküsü “Gesi Bağları” çalındı.
Gül, 80’ini aşmış mübadillerin kırık bir Türkçeyle ve gözyaşları içinde “Bir çift selamına güveniyorum” diye türkü söyleyişlerinden çok etkilendi.
Kayseri’nin tarihinde “Gesi Bağları’nda yarini yitirdiğine yanan” bunca Rum-Ermeni bulunduğunu ve onların dünyanın dört bir köşesine savrulduğunu, çoğu Kayserili o gece fark etti.
* * *
Şimdi Gül, bekarlık günlerinden 35 yıl sonra, -evinin içi yine pek tertipli olmasa da- bu kez ülkesinin Cumhurbaşkanı olarak, Ermeni komşularını ziyarete gidiyor.
Orada tatsız sürprizlerle karşılaşması da mümkün... Çünkü burada olduğu gibi orada da bu iki devlet arasındaki husumetin ilelebet sürmesini isteyen radikaller var.
Ama artık sağduyulu herkes, bu “kan davası”nın çözümü yönünde adımlar atılması gereğini görüyor.
Anlaşılan o ki, bunu görenlerin başında da, 15 yıl önce bu tür bir insani ziyareti “teslimiyetçilik” sayan Abdullah Gül yeralıyor.
* * *
İki ülke arasındaki sorunların “futbol geyiği”yle çözülemeyecek denli ciddi olduğu doğru…
Ermenistan Anayasasındaki Türkiye-Ermeni ortak sınırını tartışmalı hale sokan atıflar…
1915 kanlı tehcirinin ve 70’li yıllarda Türk diplomatlarına yapılan suikastların kapanmayan yarası…
Soykırım iddialarıyla Türk devletini dünyadan tecrit etme çabası…
Ve tabii Yukarı Karabağ’ın işgali, iki komşu ülkeyi birbirinden ayıran sorun sıradağları…
Ancak yine de sınırın kapalı olmasını anlamak mümkün değil…
Suriye, Abdullah Öcalan’ın PKK’yı Şam’daki karargahından yönetmesine göz yumduğu dönemde bile Türkiye Cilvegözü’nü kapatmamıştı.
Sofya rejimi Bulgaristan’daki Türk azınlığa asimilasyon ve etnik temizlik politikası uygularken Kapıkule açıktı.
Yunanistan’la savaşın eşiğine gelindiğine bile İpsala’ya dokunulmamıştı.
Akyaka’nın farkı nedir?
* * *
Hırant Dink, hep “Ali topu Ahmet’e at” diye yazan alfabelerde bir kez olsun kardeşlik için “Ali topu Agop’a at” yazmasını istiyordu ya…
Bugün –alfabede olmasa da sahada- “Ali topu Agop’a atıyor” işte…
Dileyelim, “Gesi Bağları”ndaki gibi iki lider birbirine “Gel otur yanıma, hallerimi söyleyim” desin; diyalogun ardından çözüm gelsin.
. : CAN DÜNDAR : : : . - Bugün Ali topu Agop'a atacak