Bankalar Türkiye'yi sosyal patlamaya götürüyor

googlog

Müdavim
Müdavim
Katılım
21 Ağustos 2009
Mesajlar
2,402
Reaksiyon puanı
46
Puanları
0
Arkadaşlar bir ekonomistin dilinden güzel bir yazı olmuş.Bilgilendirici gerçekten.Yasal sömürü,kredi,faiz,bankalar...

Bankalar Türkiye'yi sosyal patlamaya götürüyor

Bankalar Türkiyeyi hızla sosyal patlamaya doğru götürüyor. Ve hiçbir kurum ve kuruluş buna mani olamıyor. Hükümet, Ticaret ve Sanayi odaları, TOBB, Tüketici Dernekleri, kısaca hiçbir kuruluş Bankalara ve BDDK ya laf anlatamıyor. Şu anda ekonomik kriz nedeniyle kredi borçları ve kart borçları tarihin en büyük patlamasına sahne oluyor.

adam_ofis_stress.jpg


Türkiye deki icra dairelerinin % 80 i sadece banka alacakları için haciz işlemi yapmakla meşgul. Bundan çok değil 10 yıl önce icra daireleri çoğunlukla çek, senet vb borçlar için işlem yaparken bugün artık Banka Haciz dairelerine dönüşmüş durumda.

Ama asıl vahim olan bu durumdan bankalar ve banka avukatları çok memnun. Hani meşhur bir laf var, bizim büyük büyük devlet adamlarımızın, makamlarından, “bekara karı boşamak kolay”, misali söyledikleri “Krizi fırsata dönüştürmek”…

Evet söyledikleri çok doğru Bankalar krizi fırsata dönüştürmüş durumdalar. 2008 son 3 ay ve 2009 banka bilanço verilerine baktığınızda Türkiyede bilançolarında kar artışı sağlayan tek sektör bankalar. Ama bu karlar gerçekten hak edilerek sağlanan normal karlarmı kesinlikle hayır. Bankacılık sektörü dışında bütün sektörler özellikle üretim yapanlar, % 15-20 küçükmüş ve ayakta durmak için çırpınırken, bankalar altın dönemini yaşıyor.

Şu anda TV reklamlarında ve medyadaki banka reklamlarındaki düşürülmüş oranları aslında çok büyük faiz hilelerinide içinde barındırıyor. Bankaların, 2008 de başlıyan krizde faizleri artırmaları, kredileri geri çağırmaları ve temerrüt kazançları ellerinde çok büyük mevduat oluşmasına ve yüksek karlar sağlamasına neden oldu. Krizde dar boğaza giren her kişi ve kuruluş bankaların temerrit faizi yada akdi (sözleşme faizi) denilen tefeci faizlerini uygulamalarına ve yüksek paralar tahsil etmelerine neden oldu. Karlarındaki artışın en büyük nedeni bu.

Bunda BDDK nında büyük payı var. Bilindiği gibi yeni bankacılık düzenlemesine göre kredi yada kredi kartı borcunuz var ise bu borcunuzu ödemeniz için maksimum süre 90 gün. Diyelimki bir ihtiyaç kredisi aldınız. Ve bu kredinin ana parası 10000 TL. olsun. Bu krediyi bugünkü faiz oranları ile 12 ayda öderseniz, aylık 940 TL taksitlerle, toplamda 11.280 TL ödersiniz. Ama sizin elinize 10000 TL vermezler faiz dışında masraf adı altında takriben 500 TL civarında bir para da başta keserler. Buraya kadar her şey normal. Kriz, hastalık, vb nedenlerle diyelimki bu kredinin yarısını ödediniz ve bir taksitini geciktirdiniz. Geciken taksit 90.cı günü doldurduğunda artık sizin işiniz bitmiştir. Kalan Borcunuz artık ikiye katlanmıştır.

Artık siz bankanın en iyi müşterisi durumundasınız. Kalan borcunuza taksitlendirme yapsanız bile ödiyeceğiniz faiz oranları en az ikiye katlanmış durumdadır. Ha bu arada daha önce ödediğiniz paraları ise, bazı kredi kalemlerinde unutun artık o paralar bankanın olmuştur. Yani sizin borcunuzdan düşülmeyecektir. Bu cümle sizi şaşırtmış olabilir. Bakın nasıl oluyor onuda anlatalım.

Bundan bir yıl önce araba kredisi kullandınız diyelim. Bir yıl boyunca (krizden önce tüm taksitlerinizi düzenli ödediniz.) Arabanın kredi taksit sayısıda 36 aylık olsun. 12 taksit ödediniz ve 13. Taksitinizi ödiyemediniz ve 91 gün oldu. Hemen banka sizi arıyor ve size şunu söylüyor, sizin kredinizi yeniden yapılandıralım. Ya bankanın dediğini yapacaksınız yada arabanız bankanın olacak. Tabi bu arada arabayı alırken kullandığınız kredi dışında sizin ayrıca kendi imkanlarınızla ödediğiniz tutarları saymıyoruz. Yani arabanın değeri diyelim 30.000 TL. siz 15.000 TL kendiniz ödediniz 15.000 TL kredi kullandıysanız. Arabanın değeri 30.000 TL bile olsa banka için değeri 15.000 TL.

Bankanın önünde iki yol var, 1. ya sizi kanuni takibe atacak ve arabanıza el koyacak BDDK nın düzenlemeleri gereği sizin kalan borcunuz, riskiniz kadar kanuni karşılık ayıracak. Yada borcunuza yapılandırma yapacak. Eğer banka birinci yolu uygularsa sermayesinden yemiş ve bir başka müşterisine verebileceği bir tutarı sizin riskiniz kadar bloke etmiş olacak. Bu durumda banka bu yolu kullanmıyacaktır. Bankanın size önerdiği 2. Yol devreye sokulacaktır. Yani yapılandırma. Devleti yönetenlerin deyimi ile “KRİZİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRME”

Artık banka size bir ödeme planı hazırlayacaktır. Bu plan eski kullandığınız taşıt kredisi faizi üzerinden değil temerrütlü ihtiyaç kredisi şeklinde olacaktır. Yani siz eskiden % 1.3 faiz oranı ile kullandığınız krediyi kapatarak. Aylık % 2-3 oranlarıyla yeni bir ihtiyaç kredisi kullanmaya başladınız. Ha bu arada o ana kadar ödediğiniz kredi tutarının % 80-90 nınıda unutun o artık bankanın oldu. Katmerli kar işte böyle oluşuyor. Kısaca aslında bir kredi müşterisi sıkıntıya düşünce büyük bir kazanç kapısı haline dönüyor. Bu anlattığımız örnek kredinin kanuni takibe daha düşmeden ki hali. Şimdi birde kanuni takibe düşünce kredi icralık olunca bakın ne oluyor, onu okuyun.

Aynı şekilde kredinizin bir taksitini ödiyemediniz ve bankanın yapılandırma talebini kabul etmediniz diyelim. Bu durumda kalan 24 aylık borcunuz hesaplanıyor, ihbar, ihtar masrafları ve temerrüt faizleri en yüksek orandan hesaplanarak toplamı üzerinden icra işlemi başlıyor. Bu arada banka tüm hesaplarınıza bir ihbara gerek duymaksızın blokaj koyuyor. O sırada çekiniz varsa hapı yuttunuz. Blokaj nedeniyle çeklerinizde yazılacak. O da yetmiyor, bankanın sizden aldığı bir açık senet var. Bu senet üzerine sanki borcunuzu 2 yıl sonra ödiyecekmişiniz gibi banka temerrüt faizli bir rakam dolduruyor ve senedinizi ihtiyati haciz yapabilmek için protesto ettiriyor. Örneğin kalan ana para borcunuz 10.000 TL ise bir anda size icra, avukatlık mastafları ile beraber 25.000 TL lik bir haciz gelebiliyor. Burada amaç sizin tüm itiraz noktalarınızı kısıtlamak.

Bu olaylardan sonra banka sizden bir ödeme planı istiyor ve borcunuzu nasıl ödiyeceksiniz diyor. Banka hangi vade ile ödemenizi kabul ederse etsin, artık sizden yıllık % 50 akdi faiz dedikleri bir faizle ödeme planınızı talep edecektir. Bu arada banka sizin hakkınızda icra numarası aldığı için sizin ana para borcunuzuda gider olarak düşecektir. Taki siz borcunuzu kapatana kadar. Burada 2. Bir sektör ise vergi dışı gelir sağlıyabiliyor. Avukatlık sektörü… bankanın Avukatı ile yaptığınız anlaşma ile haricen avukatlara ödediğiniz paraların bir kısmıda avukatlık geliri olarak gösterilmiyebiliyor. Banka alacağını % 50 faizle alıyor, avukatta haricen alacağını alıyor. Yani hem banka iki katı faiz, hemde avukatlar çifte kavrulmuş vergisiz kazanç ile sizinle el sıkışıyor. Bunu seyreden devlet erkanıda hem vergi alamamaktan şikayet ediyor, hemde bankaların dara düşmüşe ekonomik tecavüzünü devlet adamı olarak seyrediyor.

Bu tablo aslında bütün bankacılık işlemlerinde var. Şu anda Ankara adliyesindeki icra ipotek satışlarındaki rakam, 1990, 1994 ve 2001 krizlerindeki hepsinin toplamının neredeyse iki katı. Bu rakama, diğer kredi ve kredi kartı takipleri dahil değildir. Bütün bu rakamları üst üste koyduğunuzda aslında Türk halkının ekonomik manada bitmiş, tükenmiş olduğunu görebilirsiniz. Bazılarınız özellikle Ankara da cadde ve sokaklarda arabalarla dolu olduğunu, en düşük daire fiyatının 400-500.bin TL olduğunu söyleyebilir. Ama bu sizi sakın yanıltmasın, gerçek bir araştırma yapıldığında (ki bu hiçbir zaman yapılmaz, çünkü sonuçlarının kendilerine dokunmasından korkarlar) bu servetlerin çoğunun imza karşılığı yada faturasız kazançlar ile elde edildiğini görebilirsiniz. Bu teze karşı olan var ise lütfen, tüm Türkiyedeki banka sayısı, şube sayısı ve mevduat miktarını, gayrimenkul ve araç sahiplerinin mesleki dağılımını, bu kişilerin ve ailelerinin resmi maaş gelirlerini tamamen özerk devletin kontrolü dışında oluşturulacak bir organizasyona devretsin. Ve illere göre dağılımını ortaya koysun, bakın neler neler çıkacak. Adam Daire başkanı, aylık maaşı en fazla 2.000 TL 1 Trilyonluk villa alıyor. Nasıl aldı diyince anamın beşibiyerdeleri, kaynanamın bilezikleri, bacanağın borcu diyor ve bizlerde bu masalı yutuyoruz. İşte sorunda burada bu durumdaki devlet erkanının ( maaşıyla, namusuyla çalışan gerçek devlet adamlarını tenzih ederiz.) bankaların bu tecavüzüne karşı tedbir ve çare üretmelerini beklemek hayaldir. Nede olsa banka promosyonlarını ve hediyelerinide unutmamak gerekir…

Yıllardır bize Türkiye nin bir hukuk devleti olduğu söylenir, evet yasalara göre böyle. Oysa Türkiye insanların, kurumların sağladıkları imtiyaza, makam, mevki, üniforma ve gelirine göre hukuk kurallarının uygulandığı, güçlünün her zaman güçsüzü ezebildiği, yukarıda banka örneğinde görüldüğü gibi ailelerin ve toplumun düzenini bozan ekonomik tecavüzleri serbest bırakan, sadece cinsel tecavüzleri suç kabul eden çarpık bir devlet ve hukuk anlayışına sahiptir.

Bankalar, haklı alacakları üzerinden, haksız bir şekilde krizi fırsata dönüştürerek toplumun ve bireylerin psikolojisini bozmaktadır. Devlet ve başta BDDK olmak üzere buna seyirci kalmaktadır. Ve bu gidişat bir yerde patlıyacaktır. Şu anda bile hergün medyaya yansımayan pek çok intihar vakası olmaktadır.

Türkiyenin sorunu halkların barışı değil, halklara uygulanan ekonomik zulum ve eşitsizliktir. Siz bu sorunu çözmez iseniz şimdi olduğu gibi etnik savaşları körüklersiniz.

Birini halletseniz diğeri başlar.
Taki bunu göremeyen yöneticiler gidinceye kadar..!

Cem Ecevit - Ekonomist



KAYNAK

Benim Müslüman kardeşim senin de ne işin var rabbinin yasakladığı faizde.

Bankaların yasal sömürü dediği bu herhalde.İşi sömürüye dökmüşler hiçbir şekilde acımadan sömürebildiği kadar alıyor.
 

googlog

Müdavim
Müdavim
Katılım
21 Ağustos 2009
Mesajlar
2,402
Reaksiyon puanı
46
Puanları
0
Kredi kartı ocak söndürüyor!

Kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı Ekim ayında, yaklaşık yüzde 5 artarak 97 bin 511'e çıktı. Aynı ay, ferdi kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı ise yüzde 0,5 azalarak, 55 bin 171'den 54 bin 885'e indi.

406326027.jpg

Kredi kartı borcunu ödemeyenler ile gecikmeli ödeyenleri gösteren negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı, Ekim ayında, bir önceki aya göre yaklaşık yüzde 2,9 oranında yükseldi.

Merkez Bankası verilerine göre, 2009 yılının Ocak ve Ekim ayları karşılaştırıldığında, kredi kartları borcunu ödememiş kişi sayısı yüzde 41, ferdi kredi borcunu ödememiş kişi sayısı yüzde 30,8, ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin toplamı da yüzde 37,2 oranlarında arttı.

2009 yılının Ocak ayında, kredi kartları borcunu ödememiş kişi sayısı 69 bin 143, ferdi kredi borcunu ödememiş kişi sayısı 41 bin 950, ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin toplamı da 111 bin 93 olmuştu.

TOPLAM BORÇLU SAYISI 1 MİLYON 815 BİN 34 KİŞİ

Bir kişinin tüm yıllar içinde bir kez sayılması durumuna göre, 2004 yılından bu yana ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 1 milyon 815 bin 34 oldu. Bu kişilerin 595 bin 818'i ferdi kredi borcunu, 1 milyon 219 bin 216'sını da kredi kartları borcunu ödemeyenler oluşturdu.

KAYNAK
 
Üst