Aziz Nesin <20 Aralık 1915-5 Temmuz 1995>

Bu konuyu okuyanlar

WaterBoy

Profesör
Katılım
24 Eylül 2007
Mesajlar
2,751
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
Aziz_Nesin.jpg
Aziz Nesin (asıl adı Mehmet Nusret) (d. 20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul - ö. 5 Temmuz 1995, Alaçatı, Çeşme, İzmir), mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan Türk mizah yazarı.

Çocukluğu

Aziz Nesin, 20 Aralık 1915&#039;de İstanbul Heybeliada&#039;da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun&#039;un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Ocaktaşı köyünden İstanbul&#039;a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini temin etti.[1] Abdülaziz Bey, torunu Ateş Nesin&#039;e göre &quot;dini bütün...II. Abdülhamit hayranı, sıkı bir Atatürk düşmanıydı&quot;.[1]

Öğrenim hayatı

Aziz Nesin, 1924&#039;te İstanbul Süleymaniye&#039;deki adı daha sonra İstanbul 7. İlkokul olarak değiştirilecek olan &quot;Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi&#039;nin 3. sınıfına girdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesi&#039;nde okuduktan sonra, 1935&#039;de Kuleli Askeri Lisesi&#039;ni, 1937&#039;de Ankara&#039;da Harp Okulu&#039;nu bitirip asteğmen oldu. Son olarak 1939&#039;da Askeri Fen Okulu&#039;nu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü&#8217;ne devam etti. Bir röportajında ona bu eğitim hayatının &#8216;Fikri takip&#8217; dedikleri şeyi getirdiğini belirtmiştir.

Çalışma hayatı

Çalışma hayatı aslen Ankara Harp Okulu&#039;nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katılmasıyla başlamıştır Nesin&#039;in. Ardından da subay olarak Anadolu ve Trakya&#8217;nın çeşitli yerlerinde görev yapacaktı.

1941&#039;den başlayarak 2. Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya&#039;da çadırlı ordugahta görev yaptığı bilinir. 1942&#039;de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı&#039;na atandı ve bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan&#039;da depremde yıkılmış bir cephaneliğin boşaltılmasıyla görevlendirildi. 1944&#039;de Ankara&#039;da Harp Okulu&#039;nda açılan ilk tank kursuna katıldı. Aynı yıl Zonguldak&#039;ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla da görevlendirildikten sonra üsteğmen rütbesindeyken &#8220;görev ve yetkisini kötüye kullandığı&#8221; suçlamasıyla askerlikten uzaklaştırıldı.


İkinci kitabı Azizname&#8217;yi 1948&#8217;de çıkardı. Taşlamalardan oluşan bu kitap için İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda mahkumiyet almadı; ancak 1949 yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk birlikte Ankara&#8217;daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı&#8217;na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açınca 6 ay hapse mahkum edildi.


1956 yılında İtalya&#8217;da (Bordighera&#8217;da) yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışmasında ilk ödül olan Altın Palmiye&#8217;yi &#8216;Kazan Töreni&#8217; adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü &#8216;Fil Hamdi&#8217; adlı Öyküsüyle ikinci kez kazandı. İlk ödülünü 1960 yılında devlet hazinesine bağışladı.

Yayınevinin Şubat 1963&#8217;te yanması üzerine, yazarlığı tek uğraş edindi. İlk kez 1965 yılında -ancak elli yaşındayken bu hakkı elde edebilmişti- bir pasaport alabildi. Berlin ve Weimar&#039;daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı&#039;na davetli olarak katıldı. Altı ay süren bu ilk yurtdışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan&#039;a gitti.

Nesin, 1966&#039;da Bulgaristan&#039;da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Kirpi&#039;yi &quot;Vatani Vazife&quot; adlı öyküsüyle kazandı. 1968&#039;de Milliyet Gazetesi&#039;nin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında &quot;Üç Karagöz&quot; oyunuyla birincilik ödülü aldı.

1969&#039;da Moskova&#039;da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında &quot;İnsanlar Uyanıyor&quot; adlı öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü, 1970&#039;de de Türk Dil Kurumu&#039;nun oyun ödülünü &quot;Çiçu&quot; adlı oyunuyla kazandı

1972&#8217;de Nesin Vakfı&#8217;nı kurdu. Vakıf&#8217;ta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini vakfa bıraktı.

1976-1980 arasında her yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu &quot;Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı&quot;&#039;nı çıkardı. 1974&#039;de Asya-Afrika Yazarlar Birliği&#039;nin Lotus ödülünü kazanan Nesin, 1975 Lotus ödülünü almak için Filipinler&#039;in başkenti Manila&#039;da yapılan törene katıldı. 1976&#039;da Bulgaristan&#039;da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar ödülünü kazandı. 1977&#039;de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, bu göreve uzun yıllar devam etti.

1978&#039;de &quot;Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz&quot; adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü&#039;nü kazanırken, 1982&#039;de Vietnam&#039;daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova&#039;da kalp hastalığından hastaneye kaldırılan Nesin, &quot;Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi&quot;nde bir ay kalarak tedavi gördü.

1983&#039;de Amerika Birleşik Devletleri&#039;nde Indiana Üniversitesi&#039;nin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan Nesin, pasaportu geri alındığı için bu toplantıya katılamadı.

20 Aralık 1984&#039;de Şan Sinema Salonu&#039;nda 70. doğum günü töreni yapıldı. 1984&#039;de Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. 1985&#039;de Ekin A.Ş&#039;nin kurulması girişiminde bulundu. Aynı yıl, İngiltere&#039;de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP&#039;ın düzenlediği &quot;Halkın Seçtiği Yılın Yazarı&quot; ödülünü kazandı.

Nesin, 1989&#039;da &quot;Demokrasi Kurultayı&quot;nın toplanmasında etkin görev aldı ve oluşturulan &quot;Demokrasi İzleme Komitesi&quot;nin iki başkanından biri oldu. Aynı yıl, Sovyet Çocuk Fonu&#039;nun ilk kez verilen &quot;Tolstoy Altın Madalyası&quot;na değer görüldü.

19 Mart 1990&#039;da Ankara Sanat Kurumu&#039;nda 75. yaşını kutlayan Nesin, 2 Temmuz 1993&#039;de Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas&#039;a gitti. 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ kurtuldu.

Yazar, söyleşi ve imza günü için gittiği Çeşme Alaçatı&#8217;da, (Sivas Katliamı&quot;nın 3. yıldönümünden 3 gün sonra) 5 Temmuz&#8217;u 6 Temmuz&#8217;a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle yaşama veda etti. Cenazesi Çeşme Cumhuriyet Savcısı&#8217;nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere 6 Temmuz&#8217;da İstanbul Çapa Tıp Fakültesi&#8217;ne getirildi. 7 Temmuz 1995&#8217;de vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca&#8217;daki Nesin Vakfı&#8217;nın bahçesine gömüldü. Ardında 80 yıllık mücadele, sayısız başarı ve &quot;Nesin Vakfı&quot;&#039;nı bıraktı.

Ankara Uluslararası Film Festivali çerçevesinde verilen özel ödüllerin arasında &quot;Aziz Nesin Emek Ödülü&quot; verilmektedir.



Eserleri

Hikayeleri
Parti Kurmak ve Parti Vurmak (1946)
Geriye Kalan (1953)
İt Kuyruğu (1955)
Yedek Parça (1955)
Fil Hamdi (1956)
Damda Deli Var (1956)
Koltuk (1957)
Kazan Töreni (1957)
Deliler Boşandı (1957)
Mahallenin Kısmeti (1957)
Ölmüş Eşek (1957)
Hangi Parti Kazanacak? (1957)
Toros Canavarı (1957)
Memleketin Birinde (1958)
Havadan Sudan (1958)
Bay Düdük (1958)
Nazik Alet (1958)
Gıdıgıdı (1958)
Aferin (1959)
Kördöğüşü (1959)
Mahmut ile Nigar (1959)
Hoptirinam (1960)
Gözüne Gözlük (1960)
Ah Biz Eşekler (1960)
Yüz Liraya Bir Deli (1961)
Bir Koltuk Nasıl Devrilir (1961)
Biz Adam Olmayız (1962)
Yeşil Renkli Namus Gazı (1964)
Sosyalizm Geliyor Savulun (1965)
İhtilali Nasıl Yaptık (1965)
Rıfat Bey Neden Kaşınıyor (1965)
Vatan Sağolsun (1968)
İnsanlar Uyanıyor (1972)
Hayvan Deyip Geçme (1973)
Seyyahatname (Duyduk Duymadık Demeyin) (1976)
Büyük Grev (1978)
Benim Delilerim (1979)
70 Yaşım Merhaba (1984)
Kalpazanlık Bile Yapılamıyor (1984)
Maçinli Kız için Ev (1987)
Nah Kalkınırız (1988)
Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990)
Aşkım Dinimdir (1991)
Gözünüz Aydın Efendim (1997)
Herkesin İşi Gücü Var (2005)
Bende Çocuktum (1979

Romanları
Kadın Olan Erkek (1955)
Gol Kralı Sait Hopsait (1957)
Erkek Sabahat (1957)
Saçkıran (1959)
Zübük (1961)
Şimdiki Çocuklar Harika (1967)
Tatlı Betüş (1974)
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1977)
Surnâme (1976)
Tek Yol (1978)

Anıları
Bir Sürgünün Hatıraları (1968)
Böyle Gelmiş Böyle Gitmez (1. bölüm 1966, 2. bölüm 1976)
Poliste (1967)
Salkım Salkım Asılacak Adamlar (1987)
Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990)

Masalları
Memleketin Birinde (1953)
Hoptirinam (1960)
Uyusana Tosunum (1971)
Aziz Dededen Masallar
La Fontaine&#039;nin Yazamadığı Masal

Taşlamaları
Azizname (1948)

Fıkra kitapları
Nutuk Makinası (1958)
Az Gittik Uz Gittik (1959)
Merhaba (kitap) (1971)
Suçlanan ve Aklanan Yazılar (1982)
Ah Biz Ödlek Aydınlar (1985)
Korkudan Korkmak (1988)

Gezi notları
Duyduk Duymadık Demeyin (1976)
Dünya Kazan Ben Kepçe (1977)

Oyunları [değiştir]
Biraz Gelir misiniz (1950)
Bir Şey Yap Met (1959)
Toros Canavarı (1963)
Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı (1968)
Çiçu (1970)
Tut Elimden Rovni (1970)
Hadi Öldürsene Canikom (1970)
Beş Kısa Oyun (1979)
Bütün Oyunları (Adam Yayınları) (1981)
Maçinli Kızın Evi(1959)
Başarımı Karılarıma Borçluyum (1992)

Şiirleri
Sondan Başa (1984)
Bağışla (1986)
Kendini Yakalamak (1988)
Hoşçakalın (1990)
Sivas Acısı (1995)
En Uzun Maraton
Kimin Var ki

Konuşmaları
İnsanlar Konuşa Konuşa (1988)
Çuvala Doldurulmuş Kediler (1995)

Aldığı ödüller
1956 - Altın Palmiye, İtalya (Kazan Töreni adlı öyküsüyle)
1957 - Altın Palmiye, İtalya (Fil Hamdi adlı öyküsüyle)
1966 - Altın Kirpi, Bulgaristan (Vatani Vazife adlı öyküsüyle)
1968 - Milliyet Gazetesi 6. Karacan Armağanı Birincilik Ödülü (Üç Karagöz adlı oyunuyla)
1969 - Krokodil Ödülü, Sovyetler Birliği (İnsanlar Uyanıyor adlı öyküsüyle)
1970 - Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü (Çiçu adlı oyunuyla)
1975 - Lotus Asya-Afrika Yazarlar Birliği Ödülü
1977 - Bulgaristan Uluslararası Gülmece Kitapları Yarışması Hitar Petar Ödülü
1978 - Madaralı Roman Ödülü (Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı romanıyla)
1985 - TÜYAP Halkın Seçtiği Yılın Yazarı
_________________________________________________

Ölümünün 13.yılında hatırlanmasını istedim.

Toprağı bol olsun. kaynak:vikipedi
 

Gülfem

Asistan
Katılım
13 Mart 2008
Mesajlar
122
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Malesef Olmuyor!!

- Seni ille evlendirelim!

Diye tutturdular. Nazlanıyorum filan ama, aslında da evlenmeye gönüllüyüm hani... Ne var ki beni beğenecek karıyı, affedersiniz, kadını, bulmaktan umudumu kesmişim.

- Çok namuslu kız!

Bir kızı övmeye önce namusundan başladılar mı, geç onu bir kalem, onda iş yok demektir.

- Öyle pek namuslu olmasa da olur, hiç değilse biraz da suratına bakılır bişey olmalı.

- Bu senin tam dengin.

Benim de korktuğum o ya...

- Tam sana göre, kültürlü...

İşte bu hoşuma gitti. Demek kültürlü... Bu kültürde bir acayip şeydir ya... Gazetelerdeki, dergilerdeki evlenme ilanlarında okumuşsunuzdur; boyacı çırağından emekliye kadar hepsi de kültürlüsünü arar.

- Anası Alman, babası Türk.

- Haaa, bak bu hoşuma gitti...

Hayvanın azmanı, insanın kırması iyidir. Hemen aklıma Ömer Seyfettin&#8217;in meşhur bir hikayesindeki Madam Fon Sadreştayn geldi. Sağlam yapılı bir Alman kadını... Her sabah elinde filesi, spor giyinmiş, &#8220;rap, rap, rap!...&#8221; pazardan dönüyor.

- Almanca, Fransızca, İtalyanca biliyor...

İçimden &#8220;kırk yıl bekledik ama, turnayı da gözünden vurduk&#8221; dedim. Eeee... Sabreden derviş, muradına ermiş, demezler mi!

Beni evlendirmek isteyen, çiroz gibi kurumuş, altmış yaşındaki Matmazel Eleftra

- Ma sok güzel... tre joli... uzun boy, elegans... tre kültive... Em da aristoktarik familya... dedi.

- Ama Matmazel Eleftra, dedim, beni de ona anlattınız mı? Yaş kırk...

- Anlattım... erif kısmisi kırkta adam olur, dedi

- Boyumun kısalığını söylediniz mi?

- Soyledim, akıllı olur, dedi.

- Bir garip yazar olduğumu da söyledin mi? Çorapçı kızlar gibi haftada elli lira alırım. O da patronun suyuna gittiğim sürece...

- Episi söyledim... Onda var uç apartman... His bir seyde yok ihtiyazi...

Eh napalım, benden günah gitti. Kendi düşen ağlamaz. Madem ki o belasını arıyor, belanın benden âlasını bulamaz.

Doğrusu ben yine inanmadım ya... Bir arkadaşım var, o beni ille de evlendirmek istiyor.

- Aman evlen azizim, ikimizin de geleceği senin evlenmene bağlı... Şu sefaletten kurtulalım artık.

- Birader, dedim, sen aklını mı oynattın? Bu zamanda böyle bir kız... Düşün bir kere... benim gibi...

- Enayiliği bırak, başına bunca yıl devlet kuşu konmadı, bırak da şu kuş konsun. Kelepir...

Neyse razı oldum. Evleneceğim kız, Matmazel Eleftra ile bizim yazıhaneye gelecek. Benim arkadaş da orada bulunacak. Kızla birbirimizi göreceğiz...

Randevu günü geldi. Bekarlığın ne olduğunu bilen bilir. Beyaz gömleğimi akşamdan yıkamış balkona asmıştım. O gece sabaha dek yağmur yağsın... Çamaşır ipindeki gömleğin kollarından şıp şıp şıp, sular damlıyor. Bir gömlek daha var ama kirli.

Islak gömleği sıktım. Yakasını, kollarını kolaya soktum. Ütüde iyice kızdı. Cazzz!... Hazır gömlekler hep böyle, yakanın iç astarı, dışından geniştir. Ne kadar uğraşsan doğru dürüst ütülenmez. Elbisemi benzinle temizledim. Ne temiz mendil, ne de çorap var. Tıraş olurken, burnuma keskin bir yanık kokusu geldi. Meğer kızgın ütüyü pantolonun üstünde unutmuşum. Dizi yanmış. Bekarlığa bastım kalayı... Ne olursa olsun şu kızla evleneceğim. Gömleği yaş yaş giydim. Aceleden tıraş olurken, yüzüm çeteleye dönmüş, kan durmaz...

Randevu saati de geçiyor. Atladım bir dolmuşa, yazıhaneye gittim. Kapıda karşılayan arkadaş,

- Nerdesin? Bir saattir seni bekliyorlar, dedi.

- Nasıl... Yenilir yutulur bir şey mi bari?...

Arkadaşın suratı surat değil...

- Gel de kendin konuş, dedi.

Matmazel Eleftra&#8217;nın yanında vahşi bir yaratık sandalyeye oturmuş... Ürkek ürkek bana bakıyor. Arkadaşa baktım, yüzünü duvara dönmüş, ondan medet yok...

- Hoş geldiniz!...

- Affedersiniz... Sizi beklettim... Yollar malum...

Karşı karşıya geçtik... Kaldır yazı masasını, Matmazel Eleftra&#8217;nın kafasına indir. Ben enayiliğe enayiyimdir, ama bu kadar da değil... Bana evlen diye getirdikleri kadından yalnız bir türlü yararlanılabilir: Bir çadıra koyacaksın, kapısında bağıracaksın:

- Buyurun!... İçerde!... Dünyanın sekizinci garibesi zavallı hayvan içeride!...

Önceleri Yüksek Kaldırım&#8217;da, bayram yerlerinde dolaştıracaksın, sonra kasaba kasaba birlikte Anadolu&#8217;yu gezeceksin. Kendine güveniyorsan Avrupa&#8217;yı, Amerika&#8217;yı da dolaş... Hem de propaganda olur, memleketi tanırlar. Anlasınlar bu memlekette ne yaratıklar da varmış.

El sıkıştık.

- Nasılsınız?

- Mersi... Siz nasılsınız?

Matmazel Eleftra kızın yanında birdenbire sormasın mı:

- Nasıl buldunuz?

- İstanbul&#8217;da hayvanat bahçesi açılacakmış Matmazel Eleftra, duydunuz mu? Dedim.

- Duymadi... Ma sok eyi olur, dedi...

Evlensin diye getirilen kız, hani ağır top çeken şıvgar hayvanları vardır; geçit törenlerinde, ağzından bacak aralarından köpükler saçar. İşte böyle bir Macar kadanasının insancaya bozuk bir çevirisi... Burun ağzı kapamış, çeneye düşmüş... Üstelik ağız da, pusula ibresi gibi hep kuzeye dönük olduğundan ne dediği anlaşılmıyor. Bişeyler söylüyor, bişeyler söylüyor, ama anlamıyorum. Nezâketen cevap da vermek lazım. Gözlerinde ifade olsa ona göre &#8220;Evet&#8221; ya da &#8220;Hayır&#8221; diyeceğim. Fakat şiş şiş göz kapakları da aşağı sarkmış, Pazar günü kepenkleri gibi yarı inik gizli alış veriş eden bakkal gibi insana korkuyla bakıyor. Yani efendim, Kadir-i Mutlak olan Allah, bütün kahredici kaahir sıfatını bu zavallı mazlumun üzerinde göstermiş. Allah, bir de çirkin insan yaratayım da görsünler demiş... Allah bu, ne isterde olmaz. Sonuçta işte bu zavallı ortaya çıkmış. Dört dil bilir demişlerdi ya, yalan... Bir süre tezgahtarlık etmiş, çat pat Frenkçe öğrenmiş... Sonra, eski müşteriler o mağazaya uğramaz olunca işten çıkarmışlar. Anası Alman, demişlerdi, yalan... Hani apartmanları vardı ya, yalan... Üç odalı bir ev yaptırmışlar, ipotekmiş. Hem de sekiz kardeş ortak.

Matmazel Eleftra tekrar sordu:

- Nasıl, beğendiniz mi? Burada konuşalım.

Hani ayıp olmasın diye, başımdan savmak için, yanılıp da bir nezaketen, beğendim desem, hemen boğuntuya getirip nikah işlemine başlayacaklar. Ben başladım kekelemeye:

- Malum ya...Bu gibi meselelerde... dii mi efendim?... Erkekten evvel... Öyle dii mi? Hanımefendinin... de bu hususta... Ya!... Elbet benim hakkımda... şüphesiz... hiç şüphesiz... bir fikirlerini almak...

Zavallıya baktım, gözleri dudaklarımın ucunda. Bir sessizlik geçti.

- Havalar çok güzel gidiyor!... diye bir ses çıktı. Can kurtaran simidine yapışır gibi havaya yapıştım.

- Evet efendim, havaların maşallahı var... Bu sene...

Bak havadan laf açıldı mı iş değişir, bir hafta konuşurum.

Doğrusu içim cız etti. Düşünün... Evlenmek isteyen bir kız emeklisi... Buraya kadar gelmiş. İster inanın, ister inanmayın, vallahi gözlerim yaşardı. Hani demezler mi &#8220;Gözümün yaşı, yüzümün yumuşaklığındandır&#8221; diye... Kendi kendime,

- Al şu kadını be... dedim, bu senin yaptığın ilk enayilik değil ya... Al şunu da enayilik koleksiyonun zenginleşsin!... Nasıl olsa adın fedakar diye çıkmış, göster kendini, yap bir fedakarlık daha, kurtar şu zavallıyı...

- Bu yıl havalar, geçen yıla göre...

- Evet efendim...

Kadının suratına bakıyorum. Ne saklayayım, içimden geçen şu: Biz bununla evlenince, hiç olmazsa bunu öpmek gerekir. Bütün iyi niyetimle suratında öpülecek bir nokta arıyorum; çıbanlardan, sivilcelerden, ergenliklerden boş kalan bir santimetre karelik yer yok. Yine bütün iyi niyetimle başka yerlerine, saçına, eline bakıyorum, iş yok...

&#8220;Sen şair adamsın&#8221; dedim kendi kendime, &#8220;hayalin zengin, bu surata bakar, başka surat düşünürsün...&#8221;

O gün iki saat hep havadan konuştuk. Giderlerken sol bacağının sağından beş altı parmak kısa olduğunu da gördüm. Topallamasına büsbütün acıdım.

Onlar gittikten sonra arkadaş sordu:

- Nasıl buldun?

- Bu kızla evleneceğim! Dedim.

- Sen çıldırmışsın!...

- Ben daha iyi bir kadınla karşılaşacağımı sanmıyordum ki... Evleneceğim.

Akşam Matmazel Eleftra geldi. Ona da,

- Evleneceğim! Dedim.

- Kiminle? diye sordu.

- Kiminle olacak... Getirdiğin hanımla...

Matmazel Eleftra yüzüme bir süre acıyarak baktıktan sonra,

- Maalesef olmuyor... dedi.

- Neden?

- Seni beğenmemiş!

Aziz Nesin/Deliler Boşandı

Adam Yayıncılık-17.Basım


 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hem hatırlatma hem de hikaye için çok teşekkürler...
 

Son mesajlar

Üst