Atatürke Değil Beyinsizliğe Karşıyım

ulaş35

Doçent
Katılım
22 Şubat 2007
Mesajlar
779
Reaksiyon puanı
2
Puanları
18
Ben bu yazıdan yazarın Atatürk ün yaptıklarını sevmediği yorumunu çıkardım kendimce , o zaman yapılması gereken oymuş yapılmış üstünden bu kadar zaman geçtikten sonra yazacak konu bulamamışta bunu mu bulmuş , hani derler ya bekara karı boşamak kolaydır diye harbiden de tam uyar bu yazara olan olmuş biten bitmiş buna da yazacak konu kalmamış peh peh peh.Beyinsizliğe karşıyım demiş acaba merak ettiğim beyinsizlikle ifade ettiği kimin beyinsizliği kendi beyinsizliğiyse bak ona lafım yok.Onun istediğinin olması için bu ülkenin hiç var olmaması gerekirdi o zaman zaten o yazarın ismide ENGİN PAPADAPULUS olurdu hiç merak etmesin.
 

cengaver51

Müdavim
Müdavim
Katılım
5 Nisan 2009
Mesajlar
5,119
Reaksiyon puanı
169
Puanları
1,243
Atatürk'ün geometri kitabı bende var isteyen olursa ekleyebilirim jpg formatında
 

bohongtw

Doçent
Katılım
5 Haziran 2009
Mesajlar
829
Reaksiyon puanı
27
Puanları
0
Hatırlarsanız 2008'de bir politikacımız da konuyu açan arkadaşımızın dediğine benzer
bir beyenda bulunmuş Türkçe diline geçmek halkımızda bir tramva yaratmıştır demişti. İşte bütün bu tartışmaları bitirecek güzel ama güzel bir yazı. Anlarsanız tabi...

Bu yazıdan sonra yüzyıllardır Türkçe konuşan bir topluma hala dilimizi değiştirdi diyenler olursa başka maksat ararım. Saygılar sunarım.

demek ki cihan padisahi fatih italyanca yaziyormus anlamadigimiza gore :

Bâde-i nâb ile buldu rûh-ı cânân revnak
Gûyiyâ güller ile buldu gülistân revnak

Zülf-i miskîn ki rûh-ı yâr ile tâbende durur
Şem'-i pürnûr ile san buldu şebistân revnak

Göricek yaşımı naz ile salınır ol yâr
Cûyibar ile bulur serv-i hırâmân revnak

İşidip nâlemi handân olur ol yâr bulur
Na'ra-i bülbül ile gonca-i handân revnak

Eşk-i çeşmimle olur lâ'l-i leb-i yâr ferah
Tâb-ı kevkeble bulur lâ'l-i Bedahşân revnak

Hatt u hâl ile bulur Avnî rûh-ı yâr şeref
Bâblarla nitekim buldu Gülistân revnak

gerci sen anliyorsundur !
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,901
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Overload, zahmet edip bana uzunca yazmışsın bir hışımla, fakat benim yazımın birisinin söylemlerine cevap olduğunu gözden kaçırmışsın. O kadar asenkron bir iletişiminiz var ki birinizin harf devrimi dediği şeyi millet yutmayınca bu sefer oluvermiş kavram devrimi.

Latin alfabesine geçişin sebeplerinden biri olarak dünyanın Latin harfleriyle anlaşmasını örnek veren kişiye karşı "dünya dili ingilizce olsa bile.." şeklindeki fikrimi savundum, "dünya dili ingilizcedir diye bir şey yoktur" şeklinde oldukça çocukça bir yaklaşımda bulunmuşsun.

Diğer ülkeler "öz" alfabeleriyle oldukça uyumlular demişsin, şimdi sanırım sen Latin alfabesini de "öz" alfabe olarak algılasak mahsuru yok diyorsun. Şu noktayı kaçırmayalım; benim ısırarla üzerinde durduğum şudur; eğer çağdaşlıksa mesele, niye bir milletin harfinden başka bir milletin harfine geçildi? Ne değişti? Eğer kültürel "istila" ise bizim maruz kaldığımız, Latin milletlerin harflerini kopya etmemiz de doğrudan bir başka istila değil mi?

Bunlar biraz çocuk masalı. Sonuç itibarı ile zaten Türkiye Arap alfabesini kullanmasın, hiç gereği yok; fakat Arapça olmasın diye tutup başka milletlerin alfabesini almak da sonucu değiştirmiyor. Bu da çağdaşlığın samimi olmadığını, aslında başka bir hedef olduğunu gösteriyor.

Daha önce de yazışmıştık, dil devrimi yapılmalıydı zaten, fakat yapılma nedeni ve şeklidir burada tartıştığımız.

Bir de parti kur daha iyisini yap diyenler olmuş; öyleyse Atatürk'ün de zamanında baş kaldırmak yerine Osmanlı Mebusan Meclisine girmesi lazımdı. :) Siz Atatürk'ün hitabelerini de okumuyorsunuz nasıl Atatürkçülüktür bu? Atatürk'ün Bursa nutkunu okuyunuz, öyle parti kurun yönetime gelin düzeltin demiyor; sizden farklı şeyler söylüyor. Bununla birlikte, çok doğru söylüyor, çünkü siz de çok iyi biliyorsunuz öyle her kafasına esen parti kurup yönetime getirilmiyor.

Bir de şu var, kültür yozlaşması günlük dilde Fransızca sözcükler kullanılarak hallolmuyor, tam tersi çok daha büyük bir kültür yozlaşmasına itildi Türkiye. Yüzlerce yıl belirli bir dili ve kültürü muhafaza etmiş olan Osmanlı ortadan kalkınca, 100 yılda geldiğimiz hale bakın, isimlerimiz İngilizce, dükkanlarımız Fransızca.. Sizi TDK'yı incelemeye davet ediyorum; sahip olduğumuz kelimelerin çok büyük bir kısmı İtalyan, İngiliz ve Fransız orijinlidir. Sadece 100 yılda dilimiz çok daha perişan oldu. Anlayacağınız dil devrimi yapmak şarttı, ama yapılanın Türk dil devrimi olmadığını, batılıları kopyadan öteye geçemediğimizi görüyoruz.
 

fogu78

Doçent
Katılım
25 Haziran 2009
Mesajlar
633
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
Atıp tutanlar zerre kadar dilbilgisi ve fonolojiden haberleri yok...

...

[/B]Ha bir de kaynaksız saçma sapan istatistik verenler şunu incelesinler...
1897 tarihli Osmanlı İstatistik Yıllığı'na göre okuryazarlık oranı %10.5'tir. 1927 nüfus sayımında değişmeyen bu oran harf devriminden yedi sene sonra yapılan 1935 yılı nüfus sayımında %19.25, 2000 yılı nüfus sayımında ise %87.32 olarak belirlenmiştir.

Kaynak: Osmanlı Devletinin İlk İstatistik Yıllığı 1897, DİE, (Ankara 1997).
İstatistik Göstergeler 1935-2006, Türkiye İstatistik Kurumu

....Hálá diyor ki: "Atatürk travma yaşattı, dilimizi değiştirdi..."

Bu yazıdan sonra yüzyıllardır Türkçe konuşan bir topluma hala dilimizi değiştirdi diyenler olursa başka maksat ararım. Saygılar sunarım.

Arkadaşlar, bir şeyler yazılmış, bazı fikirler yazılmış, ama ne denmek istediğini bir türlü anlayamadım.

...

Arkadaşlar kaynana zırıltısı gibi dönüp dönüp bina okumaktan sıkılmadınız mı?

Atatürk onu yapmış, bunu unutmuş, yalan söylemiş vb. vb.

Geçin bunları.

Modern Türk genci olarak geçin başa, siz daha iyisini yapın.

Yapabilir misiniz? Binde birini bile yapamazsınız.
Siz daha başa bile geçecek kapasiteye sahip değilsiniz. Nerede haldı halkı yönetmek.

Geçmişi, geçmişte bırakın. Hatasıyla sevabıyla.

Önünüze, geleceğe bakın.



Rahmetli Ata'm her n'aptıysa size bir türlü sindiremiyor bir şekilde bir yerlerden hortlayıp duruyorsunuz.. Mekanı cennet olsun..

Sindiremeyenler maden suyu denesinler :D :D :D :D
 

tarumoloji

Profesör
Katılım
12 Mayıs 2009
Mesajlar
1,255
Reaksiyon puanı
44
Puanları
228
Millî his ve dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması millî hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesinin yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
— Mustafa Kemal Atatürk, 1930


Dil devriminin temelinde Atatürk Milliyetçiliği olduğunu Türk birlik ve beraberliğini uyandırmak olduğunu, yıllarca süren politikalar sonucu Türklerin Türklüğünü unutmalarına sebep olan Osmanlıcılık politikasının izlerini silmek olduğunu anlarsanız neler olacak ama bunu anlayamayabilirsiniz çünkü at gözlükleri denilen şey çok kötü bir şeydir.
Benim Teorime göre dil devrimine karşı olanlar Atatürk karşıtı olan, Arap kökenli vatandaşlar yada aşırı uçlarda olan Müslüman vatandaşlardır; örneğin: Cemaatciler gibi.​
 

bohongtw

Doçent
Katılım
5 Haziran 2009
Mesajlar
829
Reaksiyon puanı
27
Puanları
0
Falih Rıfkı Atay hatıralarında şöyle diyor:
-bir akşam Atatürk,sofra bittikten sonra benim yanı başımdaki iskemleye oturmamı emretti,
-dili bir çıkmaza saplamışız dedi-(Falih Rıfkı Atay Çankaya s.477)


ismet İnönü ulus gazetesinde yayınlanan hatıratında açıkça ifade ederek:
-harf inkılabı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz.Harf inkılabının bizde tesiri ve büyük faydası kültür değişimini(İslam kültüründen kopmayı)kolaylaştırmasıdır.İster istemez İslam kültüründen koptuk-(bkz,İnönü’nün hatıraları,ulus gazetesi,14,15 nisan tarihli nüshalar)

bu arada benim icin hangi milletten olmasi cok onem arz etmiyor ama vaktiyle baska konularda milliyeti ermeni oldugu icin bazi insanlar hakkinda demedik birakmayan arkadaslara hatirlatma babinda soyluyorum , harf devriminin basinda ki kisi bir ermeni Agop Dilaçar dir. Bir de onun hayatini okuyun isterseniz

bu da cumhuriyetimizin istiklal marsi , artik kaciniz okuyabiliyorsa :
tara0001.jpg



bir de soylemeden gecemeyecem su harf devriminin faydalari yoktur diye birsey denilemez ! elbette ki faydalari vardir ama alip goturduklerinin yaninda faydalarinin mesabesi bile okunmaz .

Gencler heralde hepiniz Ataturk un genclige hitabesini ilk seferde okuyusta anladiniz , ya hu gormuyor musunz Ataturk un hitabesi bile tercumeye muhtac olmus!

birisi de At gozlugu falan demis , cok sukur en azindan goruyoruz Korlere ne demeli!

Falih Rıfkı Atay
 

topalsolucan

Rektör
Katılım
25 Mart 2010
Mesajlar
15,663
Reaksiyon puanı
555
Puanları
293
açın yüzyılın soykırımı kitabını okuyun, şuan luagatımızda bulunan kelime sayısı 1800 lü yılların lugat kitabına göre kelime sayısı olarak olarak orta okul seviyesinde kalıyor, her geçen gün kelimelerimiz tarihe gömülürken, ingilizcede kelime artışı hızla devam ediyor. kelimelerimiz alternatifi kalmadı, neredeyse her kelime teke düştü. bununda sebebi 1900 lü yıllarda türkçeyi sadeleştirmek ve modernize etmek için harekete geçen ingiliz politikacıları ve satılmış sözde vatan sever türk cumhuriyetçileridir .
arap ülkeri yıllarca osmanlı himayesinde kaldığı halde bir tek arpça kelime türkçemize dahil olmamıştır, ancak cumhuriyet kurulduktan sonra malumunuz onlarca arapça kelime lisanımıza girmiştir şu an türkçe sandığımız bir çok arapça kelimeyi gün içinde telaffuz ediyoruz. bu durumda yüzü doğuya dönük olan osmanlımıydı yoksa şimdiki türkiyemi.
Bir milleti yok etmenin tek yolu lisanını yok etmektir.
 

bilimsel72

Öğrenci
Katılım
4 Eylül 2006
Mesajlar
58
Reaksiyon puanı
1
Puanları
8
demek ki cihan padisahi fatih italyanca yaziyormus anlamadigimiza gore :

Bâde-i nâb ile buldu rûh-ı cânân revnak
Gûyiyâ güller ile buldu gülistân revnak

Zülf-i miskîn ki rûh-ı yâr ile tâbende durur
Şem'-i pürnûr ile san buldu şebistân revnak

Göricek yaşımı naz ile salınır ol yâr
Cûyibar ile bulur serv-i hırâmân revnak

İşidip nâlemi handân olur ol yâr bulur
Na'ra-i bülbül ile gonca-i handân revnak

Eşk-i çeşmimle olur lâ'l-i leb-i yâr ferah
Tâb-ı kevkeble bulur lâ'l-i Bedahşân revnak

Hatt u hâl ile bulur Avnî rûh-ı yâr şeref
Bâblarla nitekim buldu Gülistân revnak

gerci sen anliyorsundur !

Bu dili Fatih kullandı ama halk çeyreğini bile bilmiyordu. Bu dile saray dili de diyebilirsin... Karmaşık bir yapısı olan Arapça ve Farsca karışımı olan bir dildi. Türkçe konuşan halk bu dili ne kullandı ne de öğrendi. Zaten saray dili sadece yazışmalarda kullanılırdı. Lütfen Arap milliyetciliğinden vaz geçin. Çünkü arapların kendilerine bile hayrı yoktur. Ayrıca Atatürk devrim yapmıştır. Devrim de var olanı kökten değiştirmektir.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,901
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Hala dil devrimi, millileştirme diyorlar, birader bugün kullandığın kelimelerin %80 üzeri Arapça ve Farsça'dan alınanlar atılarak yerlerine zamanla Fransızca, İtalyanca, İngilizce ve İspanyolcalarının girmesinin neresi "milli"? Kaldı ki bu kadar kelime atılmış olmasına rağmen toplamda Arapça ve Farsça'dan hala kullandığımız 10.000 ve üzeri kelime var.

Arapça olmasın Fransızca olsun daha milli.. Bu ne biçim bir yaklaşımdır? :)
 

7.43

Dekan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
8,965
Reaksiyon puanı
332
Puanları
263
Sırada dilimiz var anladığım kadarıyla. Son günlerde belli insanların sohbet konusu olmaya başladı. Hatta resmi dil Arapça olsun da kutsal kitabımızı anlayarak okuyabilelim diyenler var.

Sanki İngilizce'de yok o ses...

Bu ne saçmalıktır.
 

Fantoma

Profesör
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
228
Arkadaşlar hoop!

İlkin konu kullanılan Türkçenin Osmanlıca denilen Arapça-Farsça kırması dilden Latin Alfabesine geçişiydi, şimdilerde neden Türkçede bunca yabancı kelime kullanılıyor oldu.

Konular karıştırılmasın.

Türkçe Latin harflerini kullanarak yazılan bir dildir.
Bunda hemfikir miyiz?

Hemfikir isek, ikinci madde, evet kullandığımız güncel Türkçe dilinde gerçekten de fazlaca Arapça, Farsça, Latince, hatta Rumca dillerinden alınma bir çok kelime vardır.
Bunda da hemfikir miyiz?

Bunda da hemfikir isek, şimdi Türk halkını oluşturan etnik kökenlere bir bakınız.

Bu kadar etnik kökenin bir arada barındığı bir ulusta mutlaka bir çok kelime de o uluslardan alınarak ana dil yapısının içinde bulunabilir.
Bunda olağan dışı bir gayri tabiilik yok.

Peki biz aydın kişiler olarak, gerçek Türkçenin ne olduğunu, dil yapısını iyi biliyor muyuz?

Hayır.

Her konuda olduğu gibi önümüze konan aşı yiyoruz.
Pişirmeyi hiç düşünmüyoruz.

Bu forumda okumuş, yazmış bir sürü genç var.

Araştırın arkadaşlar.

Türkçeyi gerçek Türkçe olarak olarak araştırın.

Kelimeleri bulun.
Bunca kalabalık, bir şekilde gerekli mercilere ulaştırır.
Çalışılır, uğraşılır ise bunu sizler yapabilirsiniz.
Başka kimden medet umuyorsunuz?

Şu anda sanırım sadece Türkmenlerin konuştuğu Türkçe gerçek Türkçenin en yakın versiyonu.

Uydurma değil, gerçek dili bu ülkeye verebilecek yine sizler değil misiniz?

Ama,
"-Amaan adam sende nasılsa birileri uğraşıyor nasıl olsa." gibi bir düşünce yapısında kalmak sizi tatmin ediyorsa burada Türkçe hakkında onun bunun dediklerini papağan gibi tekrarlamaktan başka bir şey yapamazsınız.
Ki, şu satırlarda yazılanlar sadece yazılanların tekrarları, alıntılar, gereksiz fikir çatışmaları.

BUYRUN.
HAYDİ HEP BERABER ARAŞTIRALIM.
VAR MI YÜREKLİ DELİKANLI?

İlk öneri de benden gelsin.
Bir çok anlamı da içeren yüz kelimesini insan yüzünün kullanımından kaldıralım, yerine surat diyelim.

Yani yüz insanın yüzü olarak kullanılmasın. Yerine sadece surat kullanılsın.
 

bohongtw

Doçent
Katılım
5 Haziran 2009
Mesajlar
829
Reaksiyon puanı
27
Puanları
0
Bu dili Fatih kullandı ama halk çeyreğini bile bilmiyordu. Bu dile saray dili de diyebilirsin... Karmaşık bir yapısı olan Arapça ve Farsca karışımı olan bir dildi. Türkçe konuşan halk bu dili ne kullandı ne de öğrendi. Zaten saray dili sadece yazışmalarda kullanılırdı. Lütfen Arap milliyetciliğinden vaz geçin. Çünkü arapların kendilerine bile hayrı yoktur. Ayrıca Atatürk devrim yapmıştır. Devrim de var olanı kökten değiştirmektir.

kim nerden uyduruyor bunu hakikaten anlamiyorum bu saray diliymis halkin ceyregi dahi bu dili bilmiyormus , ya hu gidin bir suleyman celebinin her yerde okunan halkimiza mal olmus mevlud-i serifine bakin , gidin osmanli nin hadi tamami degil bahsettigimiz fatih donemi , fatih doneminin okunan hutbelerine , verilern fetvalarina , halkin ibraz edilen duyurularina bakin kaci su siirlerden farkli ona bakin sonra gelin burada paylasin , Ayrica her devrimi sunu bunu elestiren edilgen olmadigi gibi arap sempatizani , sucu, bucu da degildir , kendi kafaniza kurguladiginiz yaftalari saga sola yapistirmadan once kendinizi sorgulayiniz !
Hala latin alfebelerine milli alfabe diyen saf varsa onlara da guluyorum .:hammer:
 

Fantoma

Profesör
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
228
Hala latin alfebelerine milli alfabe diyen saf varsa onlara da guluyorum .:hammer:

Dostum,
Bu tür söylemler kafa karıştırır.
Demek istediğin Latin alfabesi, Latin harfleri kullanan alfabe olsa gerek.

Türkiye Cumhuriyetinin ulusal alfabesi Latin harfleriyle yazılmış olan alfabedir.
Latin harfleri kullanan alfabeler dünyada en çok rastlanan türdür.


Ülkemizde bu alfabe resmi alfabe olduğuna göre ve buna gülebiliyorsan, ben de sana gülüyorum.

:D
 

SiyahBuzul

Doçent
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
608
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
japonya rusya çin Latin alfabesi mi kullanıyor :)

güldürmeyin bizi
 

Elrohir18

Asistan
Katılım
8 Eylül 2009
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Yaş
34
kim nerden uyduruyor bunu hakikaten anlamiyorum bu saray diliymis halkin ceyregi dahi bu dili bilmiyormus , ya hu gidin bir suleyman celebinin her yerde okunan halkimiza mal olmus mevlud-i serifine bakin , gidin osmanli nin hadi tamami degil bahsettigimiz fatih donemi , fatih doneminin okunan hutbelerine , verilern fetvalarina , halkin ibraz edilen duyurularina bakin kaci su siirlerden farkli ona bakin sonra gelin burada paylasin , Ayrica her devrimi sunu bunu elestiren edilgen olmadigi gibi arap sempatizani , sucu, bucu da degildir , kendi kafaniza kurguladiginiz yaftalari saga sola yapistirmadan once kendinizi sorgulayiniz !
Hala latin alfebelerine milli alfabe diyen saf varsa onlara da guluyorum .:hammer:

Arkadaşım, eğer saray dilini görmek istiyorsan Nedim, Nabi, Baki gibi şairlerimize bakabilirsin. Osmanlıca (Arapça, Farsça ve Türkçe Karması) gerçekten görmek istiyorsan bulunduğun ildeki üniversitelerden birine giderek Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün Osmanlıca öğretmenlerinin birinden öğrenebilirsin.

Ayrıca; öğrenmek için o kadar çaba sarf ettiğimiz dünyada kullanılan dil olan (bilim dili de deniliyor) ingilizcede var olan harflerdir.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,901
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Dostum,
Bu tür söylemler kafa karıştırır.
Demek istediğin Latin alfabesi, Latin harfleri kullanan alfabe olsa gerek.

Türkiye Cumhuriyetinin ulusal alfabesi Latin harfleriyle yazılmış olan alfabedir.
Latin harfleri kullanan alfabeler dünyada en çok rastlanan türdür.


Ülkemizde bu alfabe resmi alfabe olduğuna göre ve buna gülebiliyorsan, ben de sana gülüyorum.

:D

Ulusal mı? :) Yapmayın kardeşim, "Latin", adı bile başka millet topluluklarının adı. Eğer "ulusal" kelimesi ne anlama geliyor bilmiyorsak, Türk gençliğinin hali gerçekten perişan. Ulusal, ulusa özgü demektir, şu anda kullandığımız alfabe "resmi alfabe"dir, "ulusal alfabe" değil. Yukarıdaki arkadaş da "ulusal" denilmesine gülüyor, resmi denilmesine değil. Resmi ve ulusal arasındaki farkı mı konuşalım burada?

Arap alfabesinin kullanmak ne kadar ulusaldıysa, Latin alfabesini kullanmak da ancak o kadar ulusal olabilir. Çünkü sonuçta ikisi de başka milletlerin alfabesi olduğuna göre ikisi de milli yani ulusal değildir. Sonuçta Latin'in bu anlamda Arap alfabesinden bir farkı yoktur, bu da Türk milletine atılan ulusal bir kazıktır.

Hala Latin alfabesi en çok kullanılan alfabedir diyorlar; öyleyse uluslararası alanda en çok kullanılan dil İngilizce olduğuna göre sizin zihniyetinize göre resmi dilimizi de İngilizce yapmamız lazım. Latin alfabesi en çok kullanılıyor diye o alfabeye geçmenin neresi ulusal neresi anlamlı? Dil bir ölçü birimi değil ki öyle uluslararası alanda en çok kullanılanını seçelim? Yarın bir gün Çince uluslararası alanda daha çok kullanılırsa Çin alfabesine geçmemizi mi isteyeceksiniz? Ben biliyorum istemeyeceksiniz, kimse istemeyecek, sebebi çok basit, çünkü Kur'an Latince değil. :) Eğer Kur'an Latince olsaydı bugün bu zihniyettekiler hemence Latin alfabesini değiştirip dünyada en çok kullanılan Çin alfabesine geçmek isterlerdi daha ulusal olması için. :)

Böyle bir yalana gerçekten inandınız mı?
 

bohongtw

Doçent
Katılım
5 Haziran 2009
Mesajlar
829
Reaksiyon puanı
27
Puanları
0
Dostum,
Bu tür söylemler kafa karıştırır.
Demek istediğin Latin alfabesi, Latin harfleri kullanan alfabe olsa gerek.

Türkiye Cumhuriyetinin ulusal alfabesi Latin harfleriyle yazılmış olan alfabedir.
Latin harfleri kullanan alfabeler dünyada en çok rastlanan türdür.


Ülkemizde bu alfabe resmi alfabe olduğuna göre ve buna gülebiliyorsan, ben de sana gülüyorum.

:D

aynı seyden bahsedıyoruz kardesım!, ben de diyorum ki , osmanlica alfaberleri (arap alfabeleri) milli degildi harf devrimi ile milli harflere gectik seklinde ki saf soyleme guldugumu soyluyorum , biz sadece baskasinin olan alfabeden yine baskasinin olan bir alfabeye 3-5 rutus yapip gectik o kadar , nitekim osmanlicada da farkli alfabeler vardi! , zaten alfabe ile problemim falan da yok, ben basindan beri yontemin yanlis oldugunu soyluyorum , bu yonteme bahane olarak milli harf, okuma yazma orani , milli dil , zor dil ,kolay dil seklinde ki soylemlerin de ne kadar sacma oldugunu soyluyorum , elin korelisi,cinlisi,japonu catir catir latin harflerini de kendi karakter harflerini de ogreniyor , yani ikisi de birlikte gayet gidiyormus demek ki!
 

AfTerDarQ

Öğrenci
Katılım
16 Aralık 2009
Mesajlar
22
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Şimdi sıra buna geldi sanırım...
Arkadaşlar ülkemizi bölmek için oynanan oyunlar bunlar. Şimdi de sanırım dil birliğine saldırı var ve siz de bunu bu kadar bilinçsizde tartışıyorsunuz...
Liboşlardan nefret ediyorum. Satıcılığın bu kadarına da pes!

:cursing:
 

Fantoma

Profesör
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
228
Arap alfabesinin kullanmak ne kadar ulusaldıysa, Latin alfabesini kullanmak da ancak o kadar ulusal olabilir. Çünkü sonuçta ikisi de başka milletlerin alfabesi olduğuna göre ikisi de milli yani ulusal değildir. Sonuçta Latin'in bu anlamda Arap alfabesinden bir farkı yoktur, bu da Türk milletine atılan ulusal bir kazıktır.

Sevgili dostum.
Bunca yazının ardından bu fikrin arkasında ısrarla durduğuna göre bir bildiğin var demektir.
Türk resmi alfabesi Latin harfleriyle yazılmış alfabedir.
Bunda hemfikir miyiz?

Yanıtın evet ise, ona gülüyorum, şuna inanmıyorum gibi demogojik dolgular yerine, dünyadaki diğer asal ve ikincil dil gruplarından ve gramerlerinden hiç bir alıntısı olmayan ULUSAL TÜRK DİLİ hakkında bizi biraz aydınlatırmısın?
Kullanmamız gereken ulusal Türkçe dili nasıl olmalıdır?
İçinde hiç bir yabancı dilden alıntı olmayan, başka ülkelerde kullanımda bulunmayan gramer kurallarına sahip ulusal Türkçemiz için fikirlerini bekliyoruz.


aynı seyden bahsedıyoruz kardesım!, ben de diyorum ki , osmanlica alfaberleri (arap alfabeleri) milli degildi harf devrimi ile milli harflere gectik seklinde ki saf soyleme guldugumu soyluyorum

Aziz dostum.

Arapça Arapların dilidir ve asal bir dildir, ek olarak öğrenmesi en zor dillerden biridir.
Bir ACI kelimesinin 100 farklı yazılışı ve anlamı bulunmaktadır.
Yani geniş ve kelime hazinesi en fazla olan dillerden biridir.

Zamanında, harf devriminde daha fazla kişinin, daha kolay okuma yazma öğrenebilmesi için LATİN HARFLERİ kullanılarak oluşturulan alfabenin Türkiyenin resmi dili olan Türkçenin, yazımında kullanılması kabul edilmiştir.

Dediklerim doğru mu?

Ha, bu alfabeyle yazılan dil, ulusal dil olarak neden rağbet görüyormuş ta, falan da, filan da, yalanmış ta, aldatmacaymış ta vb, demogojileri kişileri hiç bir hedefe götüremez.

Bunca demogojik laf salatası sadece boş konuşmaların delili olmaktan öteye gidemez.

Siz, bu ülke vatandaşı değil misiniz?
Bunca yazdığınızdan, zeki insanlar olduğunuz anlaşılıyor.
O zaman ulusal Türkçe dilinin nasıl olması gerektiğini yazın.

Kullanmamız gereken ulusal Türkçe dili nasıl olmalıdır?
İçinde hiç bir yabancı dilden alıntı olmayan, başka ülkelerde kullanımda bulunmayan gramer kurallarına sahip ulusal Türkçemiz için fikirlerini bekliyoruz.

Buyrun buradan yakın.
Laf salatası değil icraat zamanı.

Uygun mu?
 

bilimsel72

Öğrenci
Katılım
4 Eylül 2006
Mesajlar
58
Reaksiyon puanı
1
Puanları
8
Kullanmamız gereken ulusal Türkçe dili nasıl olmalıdır?
İçinde hiç bir yabancı dilden alıntı olmayan, başka ülkelerde kullanımda bulunmayan gramer kurallarına sahip ulusal Türkçemiz için fikirlerini bekliyoruz.

Buyrun buradan yakın.
Laf salatası değil icraat zamanı.

Uygun mu?

Fantoma arkadaşıma katılıyor ve yukarıda eleştiri yapan insanların dergahlarda duyduklarını değil, yerine nelerin konulması gerektiğini söylemelerini rica ediyorum.

Kısa Öykü:

Hindistan'da çok büyük ünlü bir ressam öğrencisini çağırarak sen artık olgunlaştın kendi ayakların üzerinde durabilirsin; şimdi git en iyi resmini yap ve şehrin işlek caddesinde bir yere koy. Altına da resimi eleştirmeleri gerektiğini yaz. Öğrenci aynı şeyleri yapmış. Eleştiri yapsınlar diye de bir kağıt kalem koymuş. Gün sonunda bir bakmış ki:
-Rengi hiç iyi değil
-Hiç beğenmedim
-Bu ne böyle
-Şekiller belli olmuyor
-Daha iyi olablirdi...
Gibi yüzlerce olumsuz görüş varmış. Ressam buna çok üzülmüş.Üzgün bir şekilde yazılanları hocasına götürmüş. Hoca gülümsemiş ve demişki : Şimdi aynı resimi yine götür. Bu sefer de deki :"siz olsaydınız bu resimi nasıl yapardınız?" sorusunu sor. Öğrenci söylenenleri yapmıış. Bütün gün beklemiş ama tek bir eleştiri yazan olmamış. Hocasına durumu anlatmış. Hoca gülümsemiş...

Size hoca neden gülümsedi??? Elmacık arkadaş yanıtlasın bir zahmet.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,901
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
@Fantoma kardeşim, "resmi" alfabe ile "ulusal" alfabe arasındaki farkı anlamış olmana sevinsem mi, yoksa bu kadar yazıyı değerlendirmeden "ee hadi bakalım nasıl olsun o zaman" diye sormana üzülsem mi karar veremedim. :)

Burada daha önce de konuştuğumuz üzere, defalarca dile getirdiğimiz gibi; tartıştığımız şey bir dil devrimi yapılması değildir, bunun yapılma sebepleri ve yapılma şeklidir.

Bu kadar "laf salatası"na takılacağına güzel kardeşim, neden Arap alfabesinden "Latin" alfabesine geçtiğimizi sen açıklayıverseydin. Daha doğrusu, bir milletin alfabesinden başka bir milletin alfabesine geçmekle ulusumuza ne kazandırmış olduk? İşte biz bunu tartışıyoruz. Yani madem "ulusal" olmasıydı derdimiz, öyleyse neden ulusal olmayana geçtik. Yoksa burada Latin alfabesine bir gıcığımız yok. :) Niye Latin'e geçtik diye de yaygara koparmıyoruz. Tam aksine niye Latin'e geçelim diye yaygara koparanları anlamıyoruz.

Deniliyor ki bu ulusaldır. Hayır değildir, çünkü sonuçta yine başka millete aittir. Deniliyor ki bunun öğrenmesi kolaydır. Hayır alakası bile yoktur, tek farkı yazma şeklidir. Deniliyor ki bu dünyaca en çok kullanılandır. Hayır değildir, çünkü mesela Çin alfabesi Latin alfabesinden daha çok kullanılmaktadır. Kaldı ki zaten neden dünyada çok olana geçme ihtiyacı hissedelim?

Şimdi daha net anlaşılıyor mu? Biz bu yalanları söyleyeni eleştiriyoruz; neden ulusal değil diye eleştirmiyoruz. Öyleyse ulusal olan nasıl olmalı diye bize değil bu yalanları söyleyenlere sormalıyız.

İkinci olarak, konumuzun "gramer" ile zerrece alakası yok idi, sanırım biraz kavram karmaşasına girmişiz. Burada sadece alfabeyi konuşuyoruz, grameri değil. Öyleyse "Arapça Arapların dilidir" demek oldukça anlamsız kalacaktır. Sonuçta Latince de Latin milletlerin dilidir der çıkıveririz işin içinden. Arap alfabesini kullanmak Arap dilini kullanmak değildir. Nitekim biz Türkler Arap dilini değil, Arap alfabesini kullanıyorduk. Yani Türkçe yazıyorduk. Şu an yaptığımız da aynı şey; Latin dilini kullanmıyoruz Latin alfabesini kullanıyoruz. Dolayısıyla Arapça'nın "zor" veya farklı şekillerde yazılabilir olması konumuzla ilgili değil.

Sonuçta sorulması gereken soru şudur; neden Arap değil de Latin? Bize sebep olarak sunulan şeylerin boş laf ve birer yalan olduğunu asıl laf salatası olduğunu gördük; öyleyse sebep nedir? İşte asıl irdelenmesi gereken budur. Ki aslında cevabı da açıkça ortadadır. Yıllar önce verilmiş "yüzü batıya dönük bir cumhuriyet kuracağız" şeklindeki demeç, bu sorunun gerçek cevabıdır. "Ulusaldır, kolaydır, falandır filandır" gibi şeyler değildir.

Her şey bir yana, devlet zoruyla bazı şeylerin yapılmasıyla burada beklediğiniz önerileri birbirine karıştırmayın. Zaten bizim eleştirdiğimiz de budur; tepeden inme hadi bakalım biz bunu yapıyoruz itiraz edin de görelim şeklindeki düşünce tarzı karşısında "siz ne önerirdiniz" şeklindeki soru komik derecede kibar kalır.

Şöyle ki:

- Bunu yapacaksınız sıkıysa itiraz edin
- Ama ...
- Kes lan!
- ... ?
- Siz ne önerirdiniz?

Ne kadar komik oldu değil mi? Sanki latin alfabesine milletin önerisiyle geçilmiş gibi. :) Vallahi yıllarca hiçbir öneri ve tavsiye getirmeden sadece itiraz etmek için "muhalefet" etmeyi vazife bilmiş bir grubun şimdi kendi yaptığı şeyi millete atması da çok ilginçtir.

Umarım şimdi konu net olarak anlaşıldı? Latine geçmek zorundaydık şeklindeki iddianın sahibi sizsiniz. Öyleyse ıspatı da sizin getirmeniz gerek. Siz ise verecek cevabınız olmadığı için soruya soruyla karşılık veriyorsunuz.
 

Fantoma

Profesör
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
228
Sevgili Elmacık.
Surayla yanıtlarsam sanırım daha anlaşılır olur.

1 - Konumuzun gramerle alakası yok. demişsin, küllen yanlış.
Bir dili oluşturan temel unsurların arasında harfler, dilbilgisi ve gramer kuralları gelir.
Bu unsurlar olmadığında zaten bir dil'den bahsetmek yanlış olur.
2 - Neden Latin alfabesi?

Evet latin alfabesi dünyada en yaygın kullanılan alfabedir.
Buyrun.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Alfabe#.C3.9Clkelerin_kulland.C4.B1.C4.9F.C4.B1_alfabeler

Cumhuriyet döneminde kullanılmasına bizzat Atatürk tarafından karar verilen LATİN HARFLERİ İLE YAZILAN alfabe okur yazar oranını Osmanlılar tarafından kullanılan Osmanlıca alfabe zamanından daha çok arttırmıştır.

UNICEF'in raporuna göre dünya nüfusunun yaklaşık %16'si okuma yazma bilmiyor. Demek ki yaklaşık her 6 kisiden 1'i kendi imzasını atamiyor, gördüğü yazıların ne anlama geldiğini bilmiyor, kullandığı paranın değerini anlamıyor, bir gazete ya da kitap okuyamıyor ya da kendi ismini de yazamıyor. Türkiyemize geldiğimizde yapılan saptamaya göre 5 milyon kişi okuma-yazma bilmiyor. Bunların 4.5 milyonu kadın, ötekiler erkek. Bunu genel nüfusa oranlarsak toplumumuzun yüzde 7.14 ü okuma-yazma bilmiyor. Başka bir deyişle okuma-yazma bilenlerimiz toplumun yüzde 92.9 unu oluşturuyor.
Cumhuriyet’ in ilanı sırasında ülkemizde okuma-yazma oranı yüzde 15 dolayında idi. O sıralar daha çok Arap Alfabesi kullanıldığı göz önüne alındığında, bu koşullarda bile oranın ne kadar düşük olduğu görülmekte. Latin Alfabesinin kabulüyle okuma-yazma oranı hızla artmaya başlamıştır. Harf Devriminin başlıca amacı da buydu. Aradan geçen 88 yıldan sonra varılan nokta bir başarı gibi görünse de elde edilen yüzde 92.9 luk oran yeterli değildir.

3 - Yüzü batıya dönük Cumhuriyetten kasıt, günümüzdeki gibi oraya yalakalık yapmak değil, o dönemde daha gelişmiş olan batılıların medeniyet seviyelerine erişmek olarak anlaşılmalıdır.

Tekrar Latin alfabesine dönersek, o dönemde öyle gerektiği ve acil gereksinim üzerine seçildiği varsayılabilir.

Yanlış mıdır?
Belki.

Ama düzeltecek bir yanlış varsa, eleştirmek yerine düzeltmek bize düşmez mi?
 

mcox

Asistan
Katılım
26 Aralık 2008
Mesajlar
143
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Bu konuda Mustafa Kemal'in şu sözünü hatırlatmak isterim: "her konuda başka milletleri kopya eden bir millet önce istikbalini sonra da hürriyetini kaybetmeye mahkumdur". Bu ilkenin "batılılar Latin kullanıyor biz de kullanalım" şeklindeki yanılgıya uygulanmamış olması da düşündürücüdür. Yani Atatürk hem bu cümleyi söyleyip hem kendisi neden kendi düşüncesini tatbik etmedi, bu da ayrı bir konudur.

Atatürk zamanında senin hürriyetini ve istikbali kurtaran baş liderdir..Bunu göz ardı edip yaptığı devrimleri mi sorguluyorsunuz!!! Harf devrimi yapıldıktan sonra okuma yazma oranının yükseldiği bir gerçektir..Bunun altında başka şeyler arayıp ortalığı karıştırmayın..
 

tarumoloji

Profesör
Katılım
12 Mayıs 2009
Mesajlar
1,255
Reaksiyon puanı
44
Puanları
228
Anayasa'nın Değiştirilemez Maddeleri

Koruma altına alınan temel ilkeler ve hükümlerin 2 grupta toplandığını görüyoruz:

BİRİNCİSİ;
4. Maddede belirtilen; “Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”

Bu hükümler şunlardır:
I. Devletin şekli
MADDE 1. – Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2 . – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
MADDE 3 . – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara'dır.

Görüleceği üzere TC nin değiştirilemez temel ilkeleri,
a.Devletin şeklinin “Cumhuriyet” olduğu,
b.Toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı“Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti” olduğu,
c.Dilinin “Türkçe”,
d.Bayrağının, “ay yıldızlı al bayrak”,
e.Millî marşının “İstiklal Marşı” olduğu,
f.Başkentinin de “Ankara” olduğu
Hiçbir suretle değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez.

İKİNCİSİ;
İnkılâp kanunlarıdır. Bu kanunlar da koruma altına alınmıştır. Bu koruma 4. maddedeki gibi değiştirilemez şeklinde değil; bu kanunların Anayasa’ya aykırılığının iddia edilemeyeceği şeklinde ifade edilmiştir. Anayasamız; bu kanunların Anayasanın değişiklik usullerine uyularak değiştirilmesini veya kaldırılmasını korumuş değildir. Ancak bunlar, TC' nin muasır medeniyete uyumdaki ve laikliğin korunmasında temel hususlar olduğundan, Atatürk’ün bir nevi mirası kabul edilerek aynen korunmaktadır.

Bu kanunlar 174. maddede sayılmaktadır:
MADDE 174. – Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının,Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
2. 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanun;
3. 30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
6. 1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;
7. 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun;
8. 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.
Tartışmanın gereksizliğini ortaya koyup çekileyim...
 

Fantoma

Profesör
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
228
Sevgili Elmacık dostum.

Sen bazı sözlerden alıntılar yapıyorsun ya, ben de sana Atatürk'ün başka bir konuyla ilgili söylediği bir sözü, bu konuya pek uygun düştüğü için, veya eğer bu konuya karşı itirazlar olabilseydi gibi bir durumu göz önüne alarak, söyleyebileceğini de varsayıp ileteyim.

"- Bu bir vakıadır. Olup, bitmiştir."

Bu kadar kesin ve net.
 

ERL

Asistan
Katılım
15 Ekim 2009
Mesajlar
446
Reaksiyon puanı
24
Puanları
0
Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri, ama eleştirilebilir.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,901
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Latin harflerine "Türk harfleri" diyen, burada sadece harfleri konuştuğumuz halde olayı dil bilgisine getiren, sanki dilimiz başka olsun biz Türkçe istemiyoruz denilmiş gibi olayı tam tersi boyuta getirip kendi hatasını başkasına yamayan, işine geldiği zaman "oldu bitti" diyebilen bir milleti hayretler içerisinde gördükçe yazarın, yazısına neden bu başlığı attığını çok iyi anlayabiliyorum.

Adam açıkça "Atatürk'e karşı değilim" dediği halde olayı Atatürk düşmanlığına getirmek, gerçekten sadece bizim milletin başarabileceği bir iştir. Eh, bize de tebrik etmek düşer, özellikle henüz dil ve harf arasındaki farkı bilemeyip anayasa maddelerini yapıştırınca büyük işler başardığını zanneden arkadaşları. :)
 

aXXo

Doçent
Katılım
22 Şubat 2010
Mesajlar
623
Reaksiyon puanı
39
Puanları
0
hangi istatistikler bunlar kaynak verebilir misiniz ?

"İttihat ve Terakki hükümetinin savaş öncesi yaptığı bir araştırmaya göre nüfusun yaklaşık yüzde 30-40’ı okuma yazma bilmektedir. 1895 yılına ait Osmanlı istatistiklerine göre bu sayı yüzde 60’a yakındır. Çünkü ülkenin her tarafına açılan sıbyan ve mahalle mekteplerinde çocuklara okuma yazma öğretilirdi.
Okur yazarlık oranını anlayabilmek için dergi ve gazete tirajlarına bakmak gereklidir. 1908-1914 arası çıkan gazete ve dergi sayısı 801’dir. Tiraj ise yaklaşık yüzbin dolaylarındadır. 1920-1925 yılları arsında dergi ve gazete sayısı 252’ye düşecek okur sayısı ise 40 binlerde kalacaktır. 1928 sonrasında ise gazete ve dergi sayısı toplam 50’lere düşecek okur sayısı 20 bine yaklaşacaktır. "

KAYNAK (boyle hassas konularda kaynakli konusmayi adet edinelim ki kendi suduncelerimiz yorumlarimiz kaynaklar ayri tutularak degerlendirilsin, ancak bu sekilde birbirimize satasmak , hakaretler etmekden kurtuluruz diye dusunuyorum)

http://www.msxlabs.org/forum/soru-c...nra-kadinlarin-okur-yazarlik-orani-nedir.html

veya :
DİE, Osmanlı Devletinin İlk İstatistik Yıllığı 1897, (Ankara 1997)
 
Üst