- Katılım
- 21 Ekim 2018
- Mesajlar
- 77
- Reaksiyon puanı
- 10
- Puanları
- 8
- Yaş
- 30
16 saatin sonunda ana + yan görevler olarak oyunu bitirdim. Açıkçası nasıl bu kadar sevildi anlam veremedim şahsen.
Mirage esasında her şeyiyle Valhalla ama daha eksiği diyebileceğimiz bir oyun. Keşke DLC olarak Valhalla'ya çıksaymış dedirtti bana. İlk olarak olumlu yanlarını anlatmam gerekirse en başta atmosfer oyunun en güçlü yanı. Bir ubi klasiği olarak geçtiği dönem ve şehir harika yansıtılmış. Oynanış kısmında ise kendi içindeki en büyük olumlu taraf gizliliğin çok güçlü şekilde ön planda tutulması. Odyssey ile arşa çıkardıkları gizliliği Valhalla ile bir nevi çöpe atmışlardı. Bunun sebebi ise Valhalla da oyunun sizi gizliliğe itecek hiçbir albenisinin olmamasıydı üstelik sizi cezalandırmıyordu da. Mirage da ise hem bölüm ve alan tasarımları gizliliğe çok daha uygun olarak tasarlanmış hem de gizli olmadığınız da oyun sizi bayağı kötü cezalandırıyor. Burada özellikle aranma mekaniğini daha da geliştirmeleri bayağı iyi olmuş.
Ezio serisi ile aşina olduğumuz aranma sistemi Mirage da çok daha etkili ve dünya ile içiçe olmuş. Üç aşamalı olan bu sistem de ilk aşama herhangi bir sıradan NPC'nin sizi savaşırken veya gizli öldürürken tanık olması ile başlıyor. Bu aşama da şehirde hala dolaşabiliyorsunuz ama özellikle halk içine çıktığınızda bazı kişilerin sizi gördüğünü ve askerleri çağırdığını görebiliyorsunuz. İkinci aşamada ise artık çatılarda okçular yer almaya başlıyor çatılardan dolaşmak sizin için zorlu oluyor. Üçüncü aşamada ise tüm şehir ve çatılar sizin için alarmda oluyor ve halk içine indiğinizde de hemen vatandaşlar sizi ispiyonluyorlar. Oyunda ki bu aranma sistemi sizi çok daha gizli olmaya itiyor ve güzel de bir eklenti olmuş.
Oyunda ki en gözüme çarpan olumlu yan ise Syndicate ve Valhalla'nın Siege of Paris DLC'sinde gördüğümüz blackbox suikast görevlerinin geri dönmesi. Bu görevlerde isterseniz dümdüz gidip hedefi öldürebilirsiniz ama bunun yerine belli başlı görevleri yaparsanız çok daha estetik ve sinematik suikastlar görebiliyorsunuz. Hatta bu görevleri hatta bazı yan görevleri de yapmanız için kostüm mekaniği gelmiş. Bu mekanikte o alana girmek için gerekli kostümü bulup giymeniz gerekiyor. Bunlar zırhınızdan farklılar. Çok iyi mi bu yenilik derseniz hala koca seride bu görevlerin en iyileri Syndicate da bence ama uzun süre sonra dönmüş olmaları güzel bir yenilik.
Unutmadan uzun süre sonra 20 saat altında biten bir AC oyunu oynamak bayağı ferahlatıcıydı. Sırf bu sebeple Mirage'a iyi gözle bakıyorum.
Yetenek ağacı ise kötü değil ama yeterli. Origins de ki gibi gereksiz şeylerde var içinde güzel/gerekli şeylerde.
Harita ise çok daha küçük ve rafine. Hatta öyle ki bu oyundaki tüm harita sanırım Valhalla da ki İngiltere de ki tek bir bölgeye eşit. Özellikle bağdad çok daha rafine ama güzel mi derseniz değil. Kendini ayıramıyor. Sokaklar çok fazla birbirine benziyor. Origins de ki iskenderiye, Odyssey de ki atina ve sparta, Valhalla da ki lunden ya da winchester gibi gördüğünüzde ayırt edeceğiniz tasarımlara sahip değil.
Oyunun olumsuz yanlarına gelirsek ise en gözüme çarpan eksiklikler hikaye ve oynanışta. Önce hikayeden girmek gerekirse Spoiler'sız olarak söyleyeceğim tek şey bu hikayenin hiçbir soruya cevap vermediği. Spoiler'lı hikaye düşüncelerimi ise en aşağıya yazacağım. Hikaye güzel başlıyor ve merak uyandırıcı da devam ediyor ama finali oldukça sönük hatta kötü. Güya bu oyun Valhalla da ki basimin belli başlı sorularına cevap verecekti ama onlara cevap vermeyi geçtim çok fazla soruyu havada bırakıyor ve yenilerini ekliyor.
Oynanış kısmında ise en büyük eksiklik direk savaş sistemi. Valhalla da savaş sistemi bence oturaklı ve güzeldi. Sırf bu yüzden oyunun gizlilik eksiğini göz ardı etmiş ve harbi harbi viking gibi oynamıştım, keyifliydi de. Mirage da ise savaş sistemini çok fazla kırpmışlar hatta sizi tek bir silaha da mahkum etmişler. Oyun da savaşlar çok fazla olmuyor ama olduğunda da sizi hiçbir şekilde eğlendirmiyor. Silah çeşitliliği ise neredeyse yok. Ufaktan bir loot olayı var oyunun ama tek silahınız kılıç olduğundan bu da amaçsız hissettiriyor. Zaten bir iki silahtan sonra bunu anlayınca hazineleri vs toplayasınız gelmiyor.
Mirage maalesef bir yan olarak bile yeterli değil. AC oyunları arasında meh diyebileceğim bir seviye de ama genel oyunlar içinde çok bayat kalıyor. Eğer AC seviyorsanız oyun sizi oyunda tutmak için yeteri kadar element barındırıyor ama yeni bir deneyim arıyorsanız orası burası değil. Yan görev olarak kötü dememin sebebi de daha önce yine böyle bir proje görmüş olmamız: Rogue. Acrogue da Unity ile aynı dönem çıkmış ve tamamen AC3/AC4 Black Flag'den kopya mekanikleri kullanıyordu ama hikayesi çok iyiydi. O kadar iyiydi ki bu aynılığı serinin hayranları olarak bayağı yedik ve pek çoğumuz içinde hikaye olarak koca seride ilk üçümüz arasındadır. Mirage'dan da böyle bir beklentim vardı ama olmadı.
Bu oyun yerine şahsen Valhalla oynarsanız daha tatmin olursunuz bence hatta.
Yine de satışlarda büyük başarı sağlaması Ubisoft'un ileriye dönük daha rafine ama güzel işler yapacağı umudunu verdi bana. Şimdi sırada ki durak ise serinin en iyi oyunlarını yapan quebec stüdyosunda. Daha önce Syndicate ve Odyssey'i yapmışlardı şimdi ise edo dönemi japonyasında geçtiğini düşündüğümüz codename Red'i yapıyorlar ve sırada onlarda. Eminim özellikle RPG sever AC fanları olarak çok daha tatmin olacağız.
Oyunun sonu ve hikaye hakkındaki düşüncelerim...
Mirage esasında her şeyiyle Valhalla ama daha eksiği diyebileceğimiz bir oyun. Keşke DLC olarak Valhalla'ya çıksaymış dedirtti bana. İlk olarak olumlu yanlarını anlatmam gerekirse en başta atmosfer oyunun en güçlü yanı. Bir ubi klasiği olarak geçtiği dönem ve şehir harika yansıtılmış. Oynanış kısmında ise kendi içindeki en büyük olumlu taraf gizliliğin çok güçlü şekilde ön planda tutulması. Odyssey ile arşa çıkardıkları gizliliği Valhalla ile bir nevi çöpe atmışlardı. Bunun sebebi ise Valhalla da oyunun sizi gizliliğe itecek hiçbir albenisinin olmamasıydı üstelik sizi cezalandırmıyordu da. Mirage da ise hem bölüm ve alan tasarımları gizliliğe çok daha uygun olarak tasarlanmış hem de gizli olmadığınız da oyun sizi bayağı kötü cezalandırıyor. Burada özellikle aranma mekaniğini daha da geliştirmeleri bayağı iyi olmuş.
Ezio serisi ile aşina olduğumuz aranma sistemi Mirage da çok daha etkili ve dünya ile içiçe olmuş. Üç aşamalı olan bu sistem de ilk aşama herhangi bir sıradan NPC'nin sizi savaşırken veya gizli öldürürken tanık olması ile başlıyor. Bu aşama da şehirde hala dolaşabiliyorsunuz ama özellikle halk içine çıktığınızda bazı kişilerin sizi gördüğünü ve askerleri çağırdığını görebiliyorsunuz. İkinci aşamada ise artık çatılarda okçular yer almaya başlıyor çatılardan dolaşmak sizin için zorlu oluyor. Üçüncü aşamada ise tüm şehir ve çatılar sizin için alarmda oluyor ve halk içine indiğinizde de hemen vatandaşlar sizi ispiyonluyorlar. Oyunda ki bu aranma sistemi sizi çok daha gizli olmaya itiyor ve güzel de bir eklenti olmuş.
Oyunda ki en gözüme çarpan olumlu yan ise Syndicate ve Valhalla'nın Siege of Paris DLC'sinde gördüğümüz blackbox suikast görevlerinin geri dönmesi. Bu görevlerde isterseniz dümdüz gidip hedefi öldürebilirsiniz ama bunun yerine belli başlı görevleri yaparsanız çok daha estetik ve sinematik suikastlar görebiliyorsunuz. Hatta bu görevleri hatta bazı yan görevleri de yapmanız için kostüm mekaniği gelmiş. Bu mekanikte o alana girmek için gerekli kostümü bulup giymeniz gerekiyor. Bunlar zırhınızdan farklılar. Çok iyi mi bu yenilik derseniz hala koca seride bu görevlerin en iyileri Syndicate da bence ama uzun süre sonra dönmüş olmaları güzel bir yenilik.
Unutmadan uzun süre sonra 20 saat altında biten bir AC oyunu oynamak bayağı ferahlatıcıydı. Sırf bu sebeple Mirage'a iyi gözle bakıyorum.
Yetenek ağacı ise kötü değil ama yeterli. Origins de ki gibi gereksiz şeylerde var içinde güzel/gerekli şeylerde.
Harita ise çok daha küçük ve rafine. Hatta öyle ki bu oyundaki tüm harita sanırım Valhalla da ki İngiltere de ki tek bir bölgeye eşit. Özellikle bağdad çok daha rafine ama güzel mi derseniz değil. Kendini ayıramıyor. Sokaklar çok fazla birbirine benziyor. Origins de ki iskenderiye, Odyssey de ki atina ve sparta, Valhalla da ki lunden ya da winchester gibi gördüğünüzde ayırt edeceğiniz tasarımlara sahip değil.
Oyunun olumsuz yanlarına gelirsek ise en gözüme çarpan eksiklikler hikaye ve oynanışta. Önce hikayeden girmek gerekirse Spoiler'sız olarak söyleyeceğim tek şey bu hikayenin hiçbir soruya cevap vermediği. Spoiler'lı hikaye düşüncelerimi ise en aşağıya yazacağım. Hikaye güzel başlıyor ve merak uyandırıcı da devam ediyor ama finali oldukça sönük hatta kötü. Güya bu oyun Valhalla da ki basimin belli başlı sorularına cevap verecekti ama onlara cevap vermeyi geçtim çok fazla soruyu havada bırakıyor ve yenilerini ekliyor.
Oynanış kısmında ise en büyük eksiklik direk savaş sistemi. Valhalla da savaş sistemi bence oturaklı ve güzeldi. Sırf bu yüzden oyunun gizlilik eksiğini göz ardı etmiş ve harbi harbi viking gibi oynamıştım, keyifliydi de. Mirage da ise savaş sistemini çok fazla kırpmışlar hatta sizi tek bir silaha da mahkum etmişler. Oyun da savaşlar çok fazla olmuyor ama olduğunda da sizi hiçbir şekilde eğlendirmiyor. Silah çeşitliliği ise neredeyse yok. Ufaktan bir loot olayı var oyunun ama tek silahınız kılıç olduğundan bu da amaçsız hissettiriyor. Zaten bir iki silahtan sonra bunu anlayınca hazineleri vs toplayasınız gelmiyor.
Mirage maalesef bir yan olarak bile yeterli değil. AC oyunları arasında meh diyebileceğim bir seviye de ama genel oyunlar içinde çok bayat kalıyor. Eğer AC seviyorsanız oyun sizi oyunda tutmak için yeteri kadar element barındırıyor ama yeni bir deneyim arıyorsanız orası burası değil. Yan görev olarak kötü dememin sebebi de daha önce yine böyle bir proje görmüş olmamız: Rogue. Acrogue da Unity ile aynı dönem çıkmış ve tamamen AC3/AC4 Black Flag'den kopya mekanikleri kullanıyordu ama hikayesi çok iyiydi. O kadar iyiydi ki bu aynılığı serinin hayranları olarak bayağı yedik ve pek çoğumuz içinde hikaye olarak koca seride ilk üçümüz arasındadır. Mirage'dan da böyle bir beklentim vardı ama olmadı.
Bu oyun yerine şahsen Valhalla oynarsanız daha tatmin olursunuz bence hatta.
Yine de satışlarda büyük başarı sağlaması Ubisoft'un ileriye dönük daha rafine ama güzel işler yapacağı umudunu verdi bana. Şimdi sırada ki durak ise serinin en iyi oyunlarını yapan quebec stüdyosunda. Daha önce Syndicate ve Odyssey'i yapmışlardı şimdi ise edo dönemi japonyasında geçtiğini düşündüğümüz codename Red'i yapıyorlar ve sırada onlarda. Eminim özellikle RPG sever AC fanları olarak çok daha tatmin olacağız.
Oyunun sonu ve hikaye hakkındaki düşüncelerim...