Aslında artık kadın yok!

Bu konuyu okuyanlar

evowinds

Müdavim
Emektar
Katılım
2 Kasım 2008
Mesajlar
9,100
Reaksiyon puanı
174
Puanları
63
Bugün dünya kadınlar günü de, acaba kaç kadın gerçekten kadın gibi davranıyor ve yaşıyor?

Gün kadınlar günü olunca, aklıma bu soru geldi. Biz kadınlar bugünü ne için kutluyoruz diye düşünüyorum aklıma bir şey gelmiyor. Sadece bugüne sığdırılmış “Kadınlara şiddete hayır, kadınlara iyi davranalım, kadınlar baş tacı, ayaklarının altına cennet serilmiş ve daha buna benzer bir sürü şey…“ sonra 8 Mart geçince her şey unutuluyor ve her şey yeniden sıradanlaşıyor.

Bu sebeple kadınların önemine binaen bir yazı yazmak istemedim. Fakat çevremde çalışan kadınlar olduğu için bugünde onların yaşadıklarını yazmak istemedim ve bu yazımı onlara ithaf ediyorum.

Günümüz çalışan kadınlarımıza bakıyorum ve iş hayatının içinde kadınları bu kadar yarış atı haline hangi düzen getirdi?

Kadınlar kadın gibi değil artık. Hani eskiden bir kadın tarifi vardı, zarif, hassas, narin, anaç, evinin direği olan, güler yüzlü...

nerede bu kadınlar? Şimdi kadınlar neden bu kadar değişti? Artık erkek gibi kadınlar var her yerde.

Kadın dediğin güçlü olmalı, “kadınlar da erkeklerin yaptığı işleri yapar” diyerek sürekli kadınları kamçılayan bu düzen sonunda, kadınları kendilerine yabancı hale getirdi.

Şimdi iş hayatında erkeklerle çalışan kadınlar, kadınlıklarını çoktan unuttular.

İş yerlerinde erkekler artık bayan arkadaşlarının yanında tıpkı erkek arkadaşlarının yanında olduğu kadar rahat davranıyorlar. Çünkü kadınlar artık erkek gibi oldular. Biz kadınlara erkek gibi olma misyonunu kim yükledi?

Önce kadınlar çalışsın aile ekonomisine katkıda bulunsunlar dediler ve sanayi devriminden bu yana geçen zamanda artık kadınlar sadece kapitalist düzen içinde çalışarak var olmaya çalıştılar.

Fakat kadınlar, erkeklere ezilmemek adına, kendi ekonomik özgürlüklerini yakalamak adına yavaş yavaş kadınsı ruhlarını kaybettiler.

Anneleri gibi, bir erkeğe ekonomik olarak bağlı olmamak, anneleri gibi ezilmemek düşüncesiyle, “ben çalışıp, annem gibi olmayacağım” dedi. Fakat bu düşünce ile yola çıkan pek çok kadın iş hayatının içinde uzun yıllar yer alınca, aslında annesinin doğrusunu yaptığını düşünmeye başladı, evde oturup çocuklarına annelik yaparak..

Çünkü günümüzde çalışan evli kadınlar hem iş dünyasının zorluklarını yaşıyor, hem de iş stresinin üzerine evinde ev kadını gibi olması gerekiyor. Çalışan kadınlar eşlerinden destek ve anlayış beklediler fakat erkekler ev yaşamında, çocuk bakımında kadına yeterince yardımcı olmadığı için çalışan kadınların boşanma oranları da gün geçtikçe arttı.

Bu sebeple artık kadınlar başarılı ama yalnız kadınlar oldular. Boşanma oranları artarken, evlenmeyen kadınların da sayısı da arttı.

Sonra kadınlar çalışma hayatında, önce yalnızlaşmaya başladılar.

Çalışarak kendi ekonomik varlığından güç alan kadınlar önceleri özgürlüğün tadını çıkarmak adına evlenmeye yanaşmadılar. Sonra zaman içinde tabii çeşitli ilişkiler yaşadılar.

Zamanla yaşanan ilişkilerde güvensizlik duygusu had safhaya ulaştı. Kadınlar kendilerinden başka kimseye güvenmez oldu. Hatta kadınlar iş hayatı ile birlik de öyle güçlendi ki artık başlarını koyacak omuz onları taşır mı acaba diye sorgulamaya başladılar.

Çünkü o kadar çok canları yandı ki, her biri kendi etrafında sanki görünmez surlar ördü.

Bir erkek tarafından sevilmenin yerini incinmemek adına, ben kendime yeterim duygusu aldı. Sevme ve sevilme duygusu, izlenen aşk filmleri ile giderilmeye başlandı. Sonra “Yalnız ama paralı kadınlar” sınıfı oluştu.

Evet kadınlar çalışarak ekonomik özgürlüklerini kazandılar ama kendilerine öyle bir kötülük yaptılar ki, artık düzelir mi bilmem ama ruhlarını kaybettiler.

Sonra erkekler ve kadınlar arasında inanılmaz uçurumlar oluştu ve şimdi erkekler kadınların ne istediğini bilmedikleri için. Bir türlü kadınlarla iletişimi yakalayamıyorlar.

Pek çok kadın. Artık bir erkek tarafından çözülmek, anlaşılmak istemiyor.

Yalnızlaşan kadınlar, artık kendilerini bu hale getiren düzene baş kaldırırcasına her şeye isyan etmeye başlıyor. Kadınlar hayatla ilgili onlara yüklenen misyonları bilinen kuralları reddeder hale geldi.

Aşk mı, o artık dizilerde, filmlerde kaldı..,

Kadınlar gününde temennim, “Umarım bütün kadınlar hak ettikleri mutluluğu yaşarlar.”

Nuray KARAÇOBAN/ ROTAHABER
http://[email protected]/
 

macindows

Asistan
Katılım
12 Şubat 2010
Mesajlar
251
Reaksiyon puanı
59
Puanları
28
Kadınlar herşeyimiz, kadınlar haftası kutlu olsun herzaman kadınlarımıza değer vermeliyiz... Tüm kadınlara selam olsun.
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
İlginç tespitler var, çok cesur ve bazı açılardan gerçekten takdire değer bir yazı. Kadın ve erkek eşit mi farklı mı, eşit olmalı mı sorularına cesur cevaplar verilmiş.
 

LaWa

Müdavim
Katılım
22 Şubat 2009
Mesajlar
3,119
Reaksiyon puanı
47
Puanları
48
Su götürmez gerçekler,bir kadının kalemiyle de yazılmışp olması anlamlı.
Kadınlar ne olduklarını unuttular,5 yıllık evliliklerin boşanma oranı %40larda.
Kapitalist sistem kadına sen güçlü olmalısın düşüncesini gayet güzel bir şekilde empoze ediyor.
Karmaşalar rollerin değişmesinden sonra başlar...
 

elmalisoda

Müdavim
Katılım
4 Haziran 2010
Mesajlar
2,078
Reaksiyon puanı
23
Puanları
0
Evet, her zaman sabah kalkıp çocuklarına kahvaltı hazırlayan, evi temiz ve düzenli tutan, akşam evde toplanan aile bireylerini bir arada tutabilecek, hep neşeli güleryüzlü bir anne hayal etmişimdir. Ama kendi geleceğime bakınca gördüğü şey ile (ya da görmek istediğim) o hayalimdeki kadın imajının en ufak bir benzerliği yok. Aslında yine var, o heves hep içimde kalacak çünkü öyle bir kadın olmaya cesaretim yok. Roller değişti dünya değişti modeller örnekler değişti şimdi artık herşey bin kat zor.

Bu yazının her cümlesine katılıyorum. Yalnız kadınlar, yalnız eşleri ve onların yalnız çocukları... hep birlikte her biri bir yerde devam ettirmeye çalıştıkları yalnız bir bölük hayat ama "paralı" ve hep daha fazla rahat (!) bir hayat...

offffff
 

Bonney

Müdavim
Katılım
28 Mart 2010
Mesajlar
1,409
Reaksiyon puanı
14
Puanları
0
Eskiden sevgi, ask, saygi olduyu bir ailede kadinin daha buyuk bir degeri vardi kanimca (daha ayrintili aciklayabilirim bazi orneklerlr) ama simdi esit oldu kadin ve erkek. Hep Batilasma isteklerle bence kadinin degeri dustu,ne eski huzurlu ve mutlu aileler kaldi nede ahlakli toplum kaldi batilasmak isterken.Bu guzel yaziya bende katiliyorum.
 

Fantoma

Müdavim
Katılım
9 Ağustos 2008
Mesajlar
2,506
Reaksiyon puanı
27
Puanları
48
Çok yerinde bir tesbit, çok doğru bir irdeleme.
Kadın, evinin temeli, yuvayı kuran, etek giyen, kıvrak, anaç iken, aniden özgür kız olmaya itildi.
Erkeksi kılık, kıyafet, erkeksi davranışlar, erkekleşme kısacası her hali.
Ülkemizin itilmiş cinsiyeti, erkekler tarafından onca sömürüldükten sonra, bir benlik arayışına girince, fiziksel görünümünü değil ama cinsiyetini yitirdi.
Artık iki cinsten söz etmek komik olmaz.
Erkekler, erkeksiler.

Bu aslında toplum baskısıyla oluşan ama dünyanın aksine anti globalleşmeye varan bir devir oldu.
Gelişmiş toplumlardaki özgür kadın imajı, ülkemizdeki ağır baskı ile normunu değiştirerek, erkekleşmiş kadın tipini oluşturdu.

Kötü.
Erkeğin erkek, kadının kadın gibi yaşaması en ideali, ama toplumun ezici baskısı durumu son derece kötü hale getirmiş durumda.
 
Üst