Ahmet Türk araya sıkıştı... ve soykırım...

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan HAKAN34
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

HAKAN34

Asistan
Katılım
5 Ekim 2008
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ahmet Türk araya sıkıştı...

fft26_mf46006.Jpeg
ORAL ÇALIŞLAR


http://www.radikal.com.tr/Default.a...=ORAL ÇALIŞLAR&Date=25.10.2008&CategoryID=98#



Güneydoğu’da son günlerde tırmanan gerginlik, sorunu yalnızca ‘terör’, ‘şiddet’ olarak görmek isteyen çevrelerin seslerini yükseltmesini beraberinde getirdi. ‘Geliyorum’ diyen olayların arkasındaki süreci anlamayan, ya da anlamak istemeyen çevreler, Güneydoğu’dan çıkan yasal siyasi sesin temsilcisi olan DTP’yi hedefe koydular.
Ahmet Türk’ün 12 Eylül döneminde yaşanan acılara ve bunun sonuçlarına dikkat çeken değerlendirmesi bir anda ‘soykırım’ tartışmasına yol açtı. Türk, 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevi’nde uygulanan insanlık dışı zulmün ve bölgedeki ağır baskıların PKK’nın gelişmesinde önemli bir etki yaptığına da bu konuşmaların birinde dikkat çekmişti.
Ahmet Türk’e yöneltilen suçlamalar, kısa sürede savcılığı harekete geçirdi. Ahmet Türk hakkında soruşturma açıldı. Önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’nde karara bağlanması beklenen DTP ile ilgili kapatma davası kararı da kaçınılmaz olarak bu olumsuz havadan etkilenecek.
***
‘Kürt sorunu’, ülkemizin en temel sorunlarından birisi. Bu sorun ne yazık ki iyi yönetilmediği için giderek kangren haline geldi. Yapılan hataların da sonucu, PKK’nın şiddeti yaygınlaştı, kalıcılaştı, ‘sonu geldi’ denilen eylemler yeniden tırmanışa geçti.
Yörede şiddeti ortadan kaldıracak, bölge halkını kazanacak yeni açılımlar ve yeni siyasetler geliştirilmesi gerekiyor. Bu konuda ‘milli mutabakât’ aranması ihtiyacı ortada dururken, muhalefetiyle, iktidarıyla Batı’da yükselen ‘tepkisel milliyetçi’liği kışkırtan bir yolun tercih edilmesi, ‘yakın tehlike’yi daha da artıran sonuçlar doğuruyor.
DTP’liler susturulursa, DTP kapatılırsa, bu sorun sona mı erecek, yoksa çözümü daha da kolay hale mi gelecek? Bunu iddia edebilecek kimse var mı? DTP, siyasi olarak hata yapmıyor mu? DTP’nin söyledikleri doğru mu diye soracak olursanız, tabii ki onlar da yaşanan gerginlik ortamında oluşan krizi iyi yönetemiyorlar, sorunlarla başa çıkmakta güçlük çekiyorlar.
DTP sonuç olarak yasal siyasi alandaki bir parti. Onların siyasi alandaki varlığının sürmesi, soruna siyasi çözüm üretmek isteyen güçler için bir imkan olarak kabul edilmelidir. Çünkü onların siyaseten tasfiyesi, çözümü ‘şiddette’ arayanları güçlendirebilir.
***
Son dönemde yükselen şiddette ‘Kürt’ tarafının hatası yok mu, tabii ki var. Onların hatalarına bakarak, bu ülkeyi yöneten çizginin hatalarını görmezden gelmek işi iyice içinden çıkılmaz hale getirebilir.
CHP ve MHP yöneticilerinin yaptıkları açıklamalar, artık bu bölgenin insanından tamamen koptuklarını gözler önüne seriyor. O bölgede CHP ve MHP siyaseten neden tamamen yok oldu? Çünkü, o yöre halkının duygularını, tepkilerini, hayal kırıklıklarını, çaresizliklerini görmek istemediler. Batı’da yükselen milliyetçilik, onlar açısından tercih edilecek bir akım olarak kabul görüldü.
Şunu görelim ki, 25 yıldır bu sahneleri çok yaşadık. Her şeyi yeni baştan tekrar etmek acaba Türkiye’ye ne kazandıracak? Soruna siyaset alanında, toplumsal alanda nasıl yeni çözüm yolları üretebiliriz diye düşünmek yerine, geleneksel ‘yok sayma’ anlayışında ısrar etmek, Türkiye’yi bugün kadar nereye götürdüyse bundan sonra da oraya götürür.
Ahmet Türk, bu konunun siyaset alanındaki çözümü için önemli isimlerden birisi. Onun susturulması, siyaset yapamaz hale getirilmesi, hedef tahtasına oturtulması ne Kürtlere, ne de çözüme bir fayda sağlar.
Son günlerde ona yönelik sert açıklamaları, bazı medya organlarında yer alan dışlayıcı tutumu gelin yeni baştan düşünelim. Ahmet Türk susturulunca, onun yerine konuşacak olanlar daha ‘ılımlı’ ve daha çözüme yatkın mesajlar mı verecek sanıyorsunuz?
‘Türban-başörtüsü’ yasağıyla, ekonomik krizle, Ergenekon davasının da ateşlediği iç kamplaşmayla yeterince başımızın dertte olduğu bir dönemden geçiyoruz.. Bütün bu gergin ortam içinde Güneydoğu’dan yükselen yangın daha yakıcı hale geliyor.
Tansiyonu düşürmek, aklı öne çıkarmak zamanındayız. Siyasilerin daha sakin davranmaları, gerginliği artırıcı üsluptan kaçınmaları gerekiyor...
Her şey giderek daha zor hale gelebilir...

kaynak
 

HAKAN34

Asistan
Katılım
5 Ekim 2008
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fft6_mf2406.Jpeg

Ece Temelkuran Kıyıdan

ecetem@hotmail.com



Soykırım





DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ‘soykırım’ dedi ve ‘eğlenceler’ başladı. Türk hakkında inceleme başlatıldı. Oysa Türk’ün söylediği şuydu:
‘1980 askeri darbesi hem Kürt halkı için hem de bütün Türkiye için eşi benzeri görülmemiş siyasi, sosyal ve kültürel soykırıma neden oldu. PKK bu darbeye hazırlık ve soykırım ortamında doğdu, büyüdü.’
Türk son yıllardaki demokrasi açılımlarıyla ilgili bir değerlendirme yaparak şöyle dedi:
‘Sıra Kürtlere gelince demokrasi lafları rafa kalktı.’
DTP lideri Türk, etnik ayrımcılığın ve Kürtlere yönelik linç girişimlerinin ‘AKP’nin hükümet ettiği devlet politikaları’ olduğunu söyledi.
‘Eğlencelerin’ başlamasına neden olan cümleler bunlar.

Fetihçiler ve dağ
Ortalık sessizken yazmıştım. Sokaklara yeniden şiddet yürüyecek, gerilim tırmanacak diye. Diyarbakır’da yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim buydu. Nitekim işler sanırım daha da kötüye gidecek. Batıdakiler olup bitenlere bambaşka bir pencereden bakıyor. Oysa olaylara doğudaki pencereden bakınca siyasetin oralar için bir süredir ölüm kalım meselesine dönüşmüş olduğu görülüyor.
2006 baharındaki Diyarbakır olaylarının bir benzerinin yaşanması an meselesi. AKP’nin fetihçi tavrının Diyarbakır surlarına dayanması bir yandan, operasyonlar bir yandan. Örgütün psikolojik propagandası bir yandan, hükümetin ‘Ya bizdensiniz ya da düşmanımızsınız’ tavrı diğer yandan. Diyarbakır iki ateş arasında sıkışmış durumda.

Çürük sakız
Türk en az bir konuda haklı. 12 Eylül bütün Türkiye için siyasi, kültürel ve toplumsal bir soykırımdı. Kimlik politikaları da darbenin değil ama darbe sonrası dönemin bir ürünü. Artık ‘Bırakalım bu kimlik politikalarını bir tarafa, demokrasi ve eşitlik için ortak bir zemin yaratalım’ demek neredeyse tarih öncesi bir cümle gibi. İslami kimlik üzerinden politika yapan AKP’nin ve partiye yakın yazan-çizen kesimin kurduğu demokrasi denklemleri de bu kimlik politikalarından besleniyor.
Öyle ki hâkim düşünsel ve siyasi atmosferde demokrasi kavramı İslami kimliğin ifadesinin imkânları oranında var ya da yok sayılıyor. Ama Türk haklı, sıra Kürtlerin kimliğine gelince AKP’nin çok sevdiği demokrasiden eser kalmıyor. Hatta öyle ki AKP, DTP’li vekillerle bayramlaşmayı bile reddedebiliyor.
Vaktiyle ‘Kürt sorunu’ dediği için umutla bakılanlar epey bir süredir DTP’li vekillere ‘Hadi bakalım, PKK’yi terör örgütü ilan et’ diyerek bu çok çiğnenmiş sakızı, militarizmin bu çürük sakızını ağızlarına almaktan tiksinmiyor.

‘Diyarbakır geçilmez!’
Bu yüzden Türk’ün açıklamasında önemli noktalardan biri, AKP’yi Kürt siyasetinin hedef tahtasına koyması. Geçtiğimiz seçimlerde bölgede DTP bunu yapmadı. Yazmıştım; slogan şuydu:
‘Ya dilinize ya dininize oy verin!’
Bu, ‘Ya AKP’ye ya DTP’ye oy verin’ demekti. Öyle de oldu. DTP, AKP’ye karşı politika yapmadı. Seçim öncesinde bir tür ‘Sen bana karışma, ben senin işini bozmayayım’ politikası yürütüldü. Yerelde adayların da yakın ilişkileri olduğu için bir biçimde DTP, AKP’ye karşı net bir propaganda çalışması yürütmedi.
Şimdi geldiğimiz noktada durum farklı. AKP’nin fetihçi politikası operasyonlarla birleşince DTP ve sokaktaki Kürt siyaseti ayağa kalktı. Gördüğümüz ve korkarım daha da görmeye devam edeceğimiz sokak gösterileri Kürt siyasetinin bir karar verdiğini gösteriyor. Sokak, ‘Diyarbakır geçilmez!’ demek istiyor. Bu cümlenin ne kadar kanlı kurulabileceğini de yakın tarihten biliyoruz.
AKP’nin ‘Allahallah!’ nidalarıyla Diyarbakır surlarına dayanmasının, bunu Kürt meselesini hiçe sayarak yapmasının sonuçları sadece siyaset platformunda kalmayabilir. Hele AKP’nin kapatılmaması için bağıran herkes hep birlikte bağırmaz da DTP kapatılırsa o zaman bir sürü çocuk için yine, yeniden üzüleceğiz demektir.


kaynak
 
Üst