Ahmet arif şiirleri

Bu konuyu okuyanlar

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Onur Da Ağlar ahmet arif

Gözlerinin pınarında
Bir bulut,
Boşandı boşanacak
Nerdeyse.
Aklımdan geçenleri
Okuyorsun su gibi.
Dünya gördü
Bizi boğazladılar...
Tutma gözyaşlarını
Onur da ağlar...
Bırak yıkansın gökyüzü,


Onur Da Ağlar ahmet arif


İşte şafaktayız gene
Çırılçıplak
İşte sanki dağ yeli
Ve işte sanki meltem...
Kimse toz konduramaz
Kesip attığımız tırnağa bile.
Sen en güzel kızısın
Bütün galaksilerin
Bense tözüyüm artık
Akkor tözüyüm
Prometheus'u yakan
Kara sevdanın...

Onur Da Ağlar ahmet arif


Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Korkunç suçumuz...

Ahmed Arif
Merhaba

Gün açar,
Karın verir yağmurlu toprak.
İncesu Deresi, merhaba.
Saçakta serçeler daha çılgındır,
Bulutlarda kartal,
Daha çalımlı.
Koparır göğsünden bir düğme daha,
Tezkere bekliyen biri.
İncesu Deresi, merhaba.
Oysa murad alamam.
Oysa akdan - karadan
Bilirim, payım bu kadar...
Unutmuş gülmeyi gözbebeklerim.
Unutmuş dudaklarım öpmeyi.
İncesu Deresi, merhaba...


Ahmed Arif
Merhaba

Genç bayraklar vardır,
Barış düşünür,
Kuyularda işçi, mavilikleri.
Ben hepsini düşünürüm,
Yirmidört saat
Ve seni düşünürüm,
Karanlık,hırslı...
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlan-ı aşk makamından bir mısra,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin...
Oysa murad alamam.
Oysa akdan - karadan
Bilirim, payım bu kadar...
Unutmuş gülmeyi gözbebeklerim.
Unutmuş dudaklarım öpmeyi.
İncesu Deresi, merhaba...

Ahmed Arif
Merhaba

Genç bayraklar vardır,
Barış düşünür,
Kuyularda işçi, mavilikleri.
Ben hepsini düşünürüm,
Yirmidört saat
Ve seni düşünürüm,
Karanlık,hırslı...
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlan-ı aşk makamından bir mısra,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin...




Ahmed Arif
Leylim - Leylim

Leylim - leylim dünyamızın yarısı
Al - yeşil bahar,
Yarısı kar olanda
Gene kavim - kardaş, can - cana düşman,
Gene yediboğum akrep,
Sarı engerek,
Alnımızın aklığında puşt işi zulüm
Ve canım yarı geceler
Çift kanat kapılarına karşı darağaçları,
Mahpusanede çeşme
Yandan akar olanda,
Gelmiş yoklamış ecel
Kaburgam arasından.
Yoklasın hele...

Ahmed Arif
Leylim - Leylim

Çağıdır, can dayanmaz,
Cehennem koncası memelerinin.
Çağıdır, kırk gün - kırk gece
Kolların boynuma kement,
Ha canım kötüye inat...
Vah ki ne desem,
Kurşunları namlulara sürülü,
Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda,
Alır yüreğim:
Yankın yasak, aynalara.
İnemem bahçende talan,
Tam, boş yanı bu, derim namussuzun,
Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken,
Aklıma düşüyorsun

Ahmed Arif
Leylim - Leylim

Ve insan düşüncesinin o en orospu,
O en ayıp, frengili yemişi,
Çıldırtılmış uranyum
Bilmiş,
Bilsinler!
Sana nasıl yandığımı
Uuuuy gelin...
İşte kan tutmuş korsanlar,
Haramla beslenmiş azgın,
Düzmece peygamberler
Ve cüceleri
Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı,
İşte bir kez daha
Bu can bendeyken,
Delin, divanenim işte
Uuuuy gelin...

Ahmed Arif
Leylim - Leylim

Bu yasaklar,
Firavun kalıntısı.
Yoksun,
Gizline, canevine kurulu faklar.
Gün ola, umut kesip korkunç yetinden,
Murdar tutkusuna dünyasızlığın,
Gün ola, düşesin bekler.
Düşme!
Ölürüm...
Gözlerinden, gözlerinden olurum.
Leylim - leylim
Ayvalar, nar olanda
Sen bana yar olanda.
Belalı başımıza
Dünyalar dar olanda.



Ahmed Arif
Karanfil Sokağı

Tekmil ufuklar kışladı
Dört yön, onaltı rüzgar
Ve yedi iklim beş kıta
Kar altındadır.
Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar
Ray, asfalt, şose, makadam
Benim sarp yolum, patikam
Toros, Anti-toros ve asi Fırat
Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler
Vatanım boylu boyunca
Kar altındadır.

Ahmed Arif
Karanfil Sokağı

Döğüşenler de var bu havalarda
El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
Ümit, öfkeli ve mahzun
Ümit, sapına kadar namuslu
Dağlara çekilmiş
Kar altındadır.
Şarkılar bilirim çiğ tutmuş
Resimler, heykeller, destanlar
Usta ellerin yapısı
Kolsuz, yarı çıplak Venüs
Trans-nonain sokağı
Garcia Lorca'nın mezarı,
Ve gözbebekleri Pierre Curie'nin
Kar altındadır.

Ahmed Arif
Karanfil Sokağı


Duvarları katı sabır taşından
Kar altındadır varoşlar,
Hasretim nazlıdır Ankara.
Dumanlı havayı kurt sevsin
Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat
Kalbim, bu zulümlü sevda,
Kar altındadır.
Gecekondularda hava bulanık puslu
Altındağ gökleri kümülüslü
Ekmeğe, aşka ve ömre
Ciğerleri küçük, elleri büyük
Nefesleri yetmez avuçlarına
-İlkokul çağında hepsi-
Kenar çocukları
Kar altındadır.


Ahmed Arif
Kara

De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi kalemin yazısı,
Zorlu yazısı,
Belanda?
Anadan doğma nişan mı,
Sütlü barut damgası mı,
Bir gece parçası mı kaburgandaki?
Ellerin, deli hoyrat,
Ellerin, susuz, yangın.
Ellerin ooooy alarga...

Ahmed Arif
Kara

De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi güzelin diş yeri,
Mavi diş yeri,
Sevdanda?
Vurmuş,
Demirlerin çapraz gölgesi,
Alnın galip ve serin.
Künyen çizileli kaç yıldız uçtu,
Kaç ayva sarardı, kaç kız sevişti,
Gelmemiş, kimselerin...


Ahmed Arif
Kara

Hakikatli dostun muydu,
Can koyduğun ustan mıydı,
Bir uyumaz hasmın mıydı,
"Ooooof" de bunlar olsun muydu?
De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi kahpenin hançeri,
Saklı hançeri,
Yaranda?

Ahmed Arif
Kalbim Dinamit Kuyusu

...Beni, gözlerin götürür
Gözlerin
Aşkla, acıyla...
Kuşatmışlar
Sesimi, soluğumu
Kesilmiş
Tuz-ekmek payım
Vurgunum
Ve darda,
Gözaltındayım.
Dal, kor keser
Penceremde açarsa
Kuş, vurulur
Üzerimden uçarsa.

Ahmed Arif
Kalbim Dinamit Kuyusu


hal böyle böyle,
Yol bu yöndeyken
Gelir,
Ki her gelişinde
Daha da içten
Gelir,
Soluk soluğa
Benim olursun.
Amansız sarmasında
Kollarımın
Esrik,
Çığlık çığlığa
Erir, kar gibi vücudun...

Ahmed Arif
Kalbim Dinamit Kuyusu


Nicedir,
Kahpe ağzında
Bir salgın,
Bir deprem gibi künyemiz.
Nicedir,
Başımıza zindan dünyamız.
Biz ki
Yarınıyız halkın,
Umudu, yüzakıyız,
Hıncı, namusu...
Şafakları,
Taa şafakları
Hey canım,
Kalbim
Dinamit kuyusu...

Ahmed Arif
İçerde

Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mi?
Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…

Ahmed Arif
Hasretinden Prangalar Eskittim

Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Ahmed Arif
Hasretinden Prangalar Eskittim


Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Ahmed Arif
Hasretinden Prangalar Eskittim


Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

Ahmed Arif
Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden

Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu...
Demdir,
Derya dibinde yangınlar,
Kan kesmiş ovalar
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş, canım,ölünmüş
Murad alınmış... demdir bu

Ahmed Arif
Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden


Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.

Ahmed Arif
Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden


İçim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıçağı,kınsız,uyanık,
Ve genç bir mısradır
Neden, neden alnındaki yıkkınlık,
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak, yiğit başına.
Bu, ne ayıp, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yaşamama sebep...

Ahmed Arif
Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden


Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...

Ahmed Arif
Diyarbekir Kalesi Adiloş Bebenin Ninnisi


Varamaz elim
Ayvasına, narına can dayanamazken,
Kırar boynumu yürürüm.
Kurdun, kuşun bileceği hal değil,
Sormayın hiç
Kara ferman çıkadursun yollara,
Yarin bahçesi tarumar,
Olancası bir tutam can,
Kadasına, belasına sunduğum,
Ben öleydim loooy...
Elim boş,
Ayağım pusu.
Bir ben bileceğim oysa
Ne afat sevdim.
Bir de ağzı var dili yok
Diyarbekir Kalesi...

Ahmed Arif
Diyarbekir Kalesi Adiloş Bebenin Ninnisi


Açar,
Kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan,
Savrulur Karacadağ,
Savrulur zozan...
Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
Seni, Diyarbekir gibi,
Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı...

Ahmed Arif
Diyarbekir Kalesi Adiloş Bebenin Ninnisi


Hamravat suyu dondu,
Diclede dört parmak buz,
Biz Çayı kardan demliyoruz.
Anam sır gibi saklar siyatiğini,
"Yel" der, "Baharın geçer".
Bacım, ikicanlı, ağır,
Güzel kızdır, bilirsin.
İlki bu, bir yandan saklı utanır
Ve bir yandan korkar
Ölürüm deyi.
Bir can daha çoğalacağız bu kış.
Bebeğim, neremde saklayım seni?
Hoş gelir,
Safa gelir,
Ahmed Arifin yeğeni...

Ahmed Arif
Diyarbekir Kalesi Adiloş Bebenin Ninnisi


Adiloş Bebem,
Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü...
Bu, namustur
Künyemize kazınmış,
Bu da sabır,
Ağulardan süzülmüş.
Sarıl bunlara
Sarıl da büyü.


Ahmet arif
Bu Zindan, Bu Kırgın, Bu Can Pazarı

Gördüler
Yedi cihan,
İn, cin Kaf dağının ardındakiler,
Kıtlık da kıran da olsa
Gördüler analar neler doğurur
Aman aman hey...
Yiğitler vuruldukça.
Akarsu duruldukça.
Cadı, yalan hamurunu dağ - dağ yoğurur
Aman aman hey


Ahmet arif
Bu Zindan, Bu Kırgın, Bu Can Pazarı


Dünyalar vardır elvan,
Bir su damlasında, bir kıl ucunda,
Meyvalar vardır, meyvalar,
Ağacı, omcası yok,
Sana vurgun, sana dost.
Beride Kabil'in murdar baltası
Ve kan değirmenleri,
Kader kahpesi.
Beride borazancıları o puşt ölümün,
Hazır ırzını vermeğe

Ahmet arif
Bu Zindan, Bu Kırgın, Bu Can Pazarı


Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
Macera değil.
Yaşamak, sade "yaşamak"
Yosun, solucan harcıdır.
Öyle açar ki murat.
Susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
Şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
Daha bir burcu - burcudur.

Ahmet arif
Bu Zindan, Bu Kırgın, Bu Can Pazarı

Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Sardığım toprağımın altın sabrıdır.
Cıgara değil.
Meltemin bir tadı, ustura ağzı
Biri, kız memesi, tılsım,
Yağmurun bir damlası süzülmüş küfür,
Bir damlası, aşk.
Senin uykuların hayın,
Düşlerin kardeş.
Duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki?
Gece, samanyollarında
Mısralarım kardeş - kardeş çağırır


Ahmet arif
Bu Zindan, Bu Kırgın, Bu Can Pazarı


Serabın bir sonu vardır,
Ufkun, sıradağın sonu.
Uçarın, kaçarın bir sonu vardır
Senin sonun yok.
Mandaların, kavakların pazarı olur,
Senin pazarın olamaz.
Sensiz nar çatlamaz, bebek gııı demez.
Beni böyle şair, divane etmez,
Kızımın çatal göğsü.
Senin yüzün suyu hürmetinedir
Buğdalara, cevizlere yürüyen
Kara toprağın ak südü...


Ahmed Arif
Bir Akşam Üstüdür

Bir akşam üstüdür sarabî
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
Ay ışığı su içer birazdan.
Rüsva olmuş ellerinin emeği,
Manşetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanır durur.
Bir akşam üstüdür katil,
Alıp götürmüşler dost dediğini
Almış rüzgârlar içini,
Ümide benzer, sevdaya benzer...
Soğuk bir namludur kör ve pusuda
Ense kökünde zulüm,

Ahmed Arif
Bir Akşam Üstüdür


Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
Burnun dibine hürriyet.
Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar.

Ahmed Arif
Maviye çalar gözlerin

Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...

Ahmed Arif
Maviye çalar gözlerin


İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
Nolur gel,
Ay karanlık...

Ahmed Arif
Maviye çalar gözlerin


Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...


Ahmet arif
Anadoluyum ben tanıyormusun

Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Anan dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?

Ahmet arif
Anadoluyum ben tanıyormusun


Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,ve uzak.
Biliyor musun ?

Ahmet arif
Anadoluyum ben tanıyormusun


Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?


Ahmet arif
Anadoluyum ben tanıyormusun


Nasıl severim bir bilsen.
Köroğluyu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Ahmet arif
Anadoluyum ben tanıyormusun


Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Ahmet arif
Anadoluyum ben tanıyormusun


Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Ahmed Arif
Akşam Erken İner Mahpushaneye

Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.


Ahmed Arif
Akşam Erken İner Mahpushaneye


Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense voltadayım ranza dibinde

Ahmed Arif
Akşam Erken İner Mahpushaneye


hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cigaram,
Bir duman alırım, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya...


Ahmet arif
Zulüm

Canımda damıttım
seni ey zulüm,
Sancısını
inceden
kum gibi taşıdığım...
Kasığımda
geceler boyu
kaskatı kesilip
kan işediğim...

Ahmet arif
Zulüm

Uzmandı
cellatlar
ve hin oğlu hin
akım kabloları
kıskaçlarıyla
buyruğunda
gangister
emperyalizmin...
Gene de yıkamadılar
sökemediler
ve bozguna uğradılar
He canım
karşısında
Çırılçıplak yüreğin...

Ahmed Arif
Yurdum Benim, Şahdamarım

Engereğin dişlerine işledim,
Ağu dişlerine
Oluklu, çentik...
Ve vurgun,
Gözleri bir çift cehennem
Burnuna kan tütmüş
Pars bıyığına...
Dağın pulat yüreğine işledim,
Şimşeğin masmavi usturasına
Sevdanı usul-usul
Sevdanı mısra-mısra
Lo ben seni hapislerde sevmişim,
Ben seni sürgünlerde.
Yurdum benim şahdamarım...

Ahmed Arif
Yurdum Benim, Şahdamarım


Yücende buzul
Ve kar,
Maviş dağ tavşanları
Zemheri yılanları
Sonsuzluğun yakışığı kartallar.
Başım gözüm üstünesin
Suskum, avazım üstüne...
Adından başka silah
Yazgından başka günah
Daha yazmamış
Hiçbir gizli dosyada
Hiçbir açık kitapta.
Yurdum Benim, Şahdamarım

Ahmed Arif
Yurdum Benim, Şahdamarım


Peşinde azgınları
Kanlı paranın
Yani doların itleri,
Altın, sterlin kurtları
Ve petrol Nemrutları
Ve kurşun Yezitleri...
Ve çocuk ölüleri
Parçalanmışlar
süt kokuyorlar
Ve anne ölüleri
İncecikten, gencecikten
Açık hepsinin gözleri.
Halkım benim
Yurdum Benim, Şahdamarım


Ahmed Arif
Yalnız Değiliz

Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim.
Gerçi gece uzun,
Gece karanlık
Ama bütün korkulardan uzak.
Bir sevdadır böylesine yaşamak,
Tek başına
Ölüme bir soluk kala,
Tek başına
Zindanda yatarken bile,
Asla yalnız kalmamak.

Ahmed Arif
Yalnız Değiliz

Şafakları ben balığa çıkarım
Akan akmayan sularda
Ben dört duvar arasında değilim
Pirinçte, pamukta ve tütündeyim,
Karacadağ, Çukurova ve Cibalide.
Çukurovam,
Kundağımız, kefen bezimiz
Kanı esmer, yüzü ak.
Sıcağında sabır taşları çatlar,
Çatlamaz ırgadın yüreği.

Ahmed Arif
Yalnız Değiliz

Külhan, kavgacıdır delikanlısı,
Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun
En çok Çukurovalılar mahpustur,
Dostuna yarasını gösterir gibi,
Bir salkım söğüde su verir gibi,
Öyle içten
Öyle derin,
Türkü söylemek, küfretmek,
Çukurova yiğidine mahsustur...

Ahmed Arif
Yalnız Değiliz

Tütünü bilir misin?
"Kız saçı" demiş zeybekler,
Su içmez her damardan,
Yerini kolay beğenmez,
Üşür
Naz eder,
Darılır
İncecik, ak kağıtlara sarılır,
Dar vakit verir kendini.
Dostun susan dudağına...

Ahmed Arif
Yalnız Değiliz

Sokaklardan,
Kıyılardan,
Gök mavisinden,
Ekmeğinden,
Canevinden ayrı düşmeye
bütün hasretlerin kahrına
zehrine çaresiz kalmaların,
İlk nefesi Hızır gibi yetişir
Cibalide sarılan cıgaranın...
Tütün isçileri yoksul,
Tütün işçileri yorgun,
Ama yiğit
Pırıl - pırıl namuslu.
Namı gitmiş deryaların ardına
Vatanımın bir umudu...

Ahmed Arif
Vay Kurban

Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolan-dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki ayşe, belki Elif
Fukara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya kuşluk vakti, ya akşam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bir hastan vardı umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda.
Gayrı, korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...

Ahmed Arif
Vay Kurban

Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Dağlarının, ardı,
Nasıl anlatsam...
Ağaçsız, kuşsuz, gölgesiz.
Çırılçıplak,
Vay kurban...
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda."
Yiğitlik, sen cehennem olsan da bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.
Bu'dur ol hikayet,
Ol kara sevda.

Ahmed Arif
Vay Kurban

Seni sevmek,
Felsefedir, kusursuz.
İmandır, konkunç sabırlı.
İp'in, kurşun'un rağmına,
Yürür, pervasız ve güzel.
Sıradağları devirir,
Akan suları çevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca...
Gün ola, devran döne, umut yetişe,
Dağlarının, dağlarının ardında,
Değil öyle yoksulluklar, hasretler,
Bir tek başak bile dargın kalmayacaktır,
Bir tek zeytin dalı bile yalnız...
Sıkıysa yağmasın yağmur,
Sıkıysa uykudan uyanmasın dağ.
bu yürek, ne güne vurur...




Ahmed Arif
Uy Havar sevmişem ben seni

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim-leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni...

Ahmed Arif
Uy Havar sevmişem ben seni


Üsküdar'dan bu yan lo kimin yurdu!
He canım...
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.
Namus işçisiyim yani
Yürek içisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni...

Ahmed Arif
Uy Havar sevmişem ben seni



Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.

Ahmed Arif
Uy Havar sevmişem ben seni


Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamanı
Yarının çocukları, gülleri için
Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,
He canım,
Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
kan-ter içinde, asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Oy sevmişem ben seni...


Ahmet arif
Unutamadığım

Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı - berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri...
Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?

Ahmet arif
Unutamadığım


To be or not to be" değil.
"Cogito ergo sum" hiç değil...
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.
İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?

Ahmet arif
Unutamadığım


Canımın gizlisinde bir can idin ki
Kan değil sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellad,
Kemendi...
Duymak,
Gözlerinde duymak üç - ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?

Ahmed Arif
Tutuklu

Birden
Kurşun yemiş gibi susar
Gözbebeklerime karşı
Susar da
Açılıp yol verir şehir
Sade radyolarda bir gamlı hava
"Elaziz uzun carşı"
Firarda gözüm yok
Namussuzum yok
Yok pişmanlık halim
Yaslanıp cigara yakmak isterim
Dumanı cevahir değer

Ahmed Arif
Tutuklu

Mağlup mu desem mahçup mu
Ama ikisi de değil
Ben garip sen güzel
Dünya umutlu
Öyle bir tuhafım bu akşamüstü
Sevgilim
Canavar götürür gibi
Iki yanım
Iki süngü

Ahmed Arif
Togliatti

Palmiro, Palmiro şanlı işçi
Sıcak yaralarındaki barut kokusu
kesik, anaların sütü
Ve kaçmıştır bebelerin uykusu
Gün görmüş meydanları
Roma Bizimledir
Mavi mavi eser deniz meltemi
Sicilya'nın güneşli kalçaları
Bizimle kartpostal dalgınlığında Napoli bahçeleri
Bizden yanadır hava
Bizden yanadır su
Bizden yanadır Sinyor de Gasperi'nin
Ve bütün sinyorların korkusu
Ürkmüştür manastır fareleri.

Ahmed Arif
Suskun

Sus, kimseler duymasın.
Duymasın ölürüm ha.
Aydım yarı gecede
Yeşil bir yağmur sonra...
Yağıyor yeşil.
En uzak, o adsız ve kimselersiz,
O yitik yıldızda duyuyor musun?
Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
İki yitik hasret,
İki parça can.

Ahmed Arif
Suskun

Yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
Susmuş bütün namlular...
Susmuş dağ,
Susmuş deniz.
Dünya mışıl-mışıl,
Uykular derin,
Yılan su getirir yavru serçeye,
Kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,
Memeleri bereketli ve serin...

Ahmed Arif
Suskun

Aydım yarı gecede,
Neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
Sezarsa, yıkıntılarda.
hançer taşı sanki
Koca Kartaca!
Hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
Vurur dağın doruğundan
Atmacamın çalkara,
Yalın gölgesi.
Kuş vurmaz, tavşan almaz,
Bak, Tiber saygılı, suskun.
Bak nilüfer dizisi zinciri.
Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
Ve ilk gerillası Spartaküs'ün.
Susuyor Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doğurur bizi?


Ahmet arif
Sevdan Beni

Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...

Ahmet arif
Rustemo

Modan yaylasında eşkin almadan
Karbeyaz Çermik Dağları
Solumuz kan kırmızısı Fırat'tır
Dört mevsim yeşildir orman
Ve toprak çetin
Baharları aşiretler iner Dersim üstünden
Sürü otlatır.
Odunda
Kömürde
Pamukta
Gönlü bir akarsu gibi alıp götüren
Irzdan ve ekmekten yana
Bir kara sevdadır
Yeşil murattır
Kıl çadırlarda maceramız
Yasak bundan böyle zulüm;

Ahmet arif
Rustemo

Ve öşür
Ve haraç
Ve angarya
Ve katil
Ve şirkat
Ve talan
Ve küfür kıza kısrağa
Yasaktır, emreder Dağlar Paşası
Elinde, affetmez Fransız üçlüsü...
Gayrı malumunuz olsun halım
Hayrola encam
Malum ola
Ayan beyan
Dosta ve düşmana serencam

Ahmet arif
Rustemo

Önce şeyhülislam fetva buyurur
Katlim dört mezhepte vacip görülür
Sonra saray ferman eyler
Ve kaltak vurulur ordugahlarda
Dar vakit yetiştin tatar ağası
Bir elimde kana batmış hamaylim
Bir elim derman eyler
Dostooo
Buncasına kavga demezem
Kızanlar idman eyler
Hele sarılmasın dört bir yanımız
Tamam cümle dağlar mevzi almıştır
Ve yatmış pusuya patikalar
Salavat getirir dağ dağ taburlar
Narlı bahçe üzre kanlı bir akşam
Gelen elçi değil
Azrail olsun
Anam avradım olsun kaçarsam.


Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirven hallarımı aynı böyle yaz

Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari guvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü,
Yiğitlik inkar gelinmez
Tek'e - tek doğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yan, bura uşağı
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzuç kan pınarı
Akmaz,
Göl olmuş bu dağda...

Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz


Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alacakır
Karnı sütbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yüreği ağzında öyle zavallı
Tövbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı
Baktı otuzüçten biri
Karnında açlığın ağır boşluğu
Saç, sakal bir karış
Yakasında bit,
Baktı kolları vurulu,
Cehennem yurekli bir yiğit,
Bir garip tavşana,
Bir gerilere.

Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirven hallarımı aynı böyle yaz


Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,
Böyle arkasında bir soğuk namlu
Bulunmayaydı,
Sığınabilirdi yuceltilere...
Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı,
Bu gözler, bir kere bile faka basmadı
Çığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Uçurumların,
Önceden bilen gözleri...
Çaresiz
Vurulacaktı,
Buyruk kesindi,
Gayrı gözlerini kör sürüngenler
Yüreğini leş kuşları yesindi...

Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirven hallarımı aynı böyle yaz


Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...

Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirven hallarımı aynı böyle yaz


Ölüm buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul-usul yoklayıp
Aradılar.
Didik-didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden...

Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirven hallarımı aynı böyle yaz


Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına...
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...


Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirven hallarımı aynı böyle yaz


Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm,
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi,
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız Kuşatmasına karşı koyanda
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...

Ahmet arif
Otuzüç Kurşun
Kirven hallarımı aynı böyle yaz


Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı,
Hafif,
İyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Ve şaha kaldırmış atını.
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Can garip, can suskun Can paramparça Ve ellerim, kelepçede
Tütünsüz uykusuz kaldım
Terketmedi sevdan beni...
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Erkekçe olsun isterim Dostluk da, düşmanlık da Hiçbiri olmaz halbuki, Ahmet arif
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere,Yastığım, ranzam, zincirim,Uğruna ölümlere gidip geldiğim, memleketim
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Ahmed Arif ve şiirleri kendi kuşağının 68 kuşağının memleket ve halk sevgisini, isyancı ruhu ve başkaldırısını simgeliyor
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Can garip, can suskun paramparça
eller kelepçede,
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Tekmil ufuklar kışladı Dört yön, onaltı rüzgâr Ve yedi iklim beş kıta Kar altındadır.Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar Ray, asfalt, şose
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
yanılırsam dünya bana güler! Gülünç olmaksa, aşağılık bir hal sevgili Leylâ!
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
bütün İstanbul biliyordur. Belki Nuh’un Gemisi’nde özel seanslar bile tertiplemişlerdir. Leyla gelin oluyor” diye
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Özledim diyebiliyorum ya, yeter bana Evet ÖZLEDİM SENİ.
 
Üst