40 yılın Lazı, nasıl Lazzoni oldu?

Bu konuyu okuyanlar

cacar

Müdavim
Katılım
24 Mart 2006
Mesajlar
1,607
Reaksiyon puanı
13
Puanları
38
İtalyan olarak bildiğiniz, kullandığınız mobilyalarınız gerçekte İtalyan olmayabilir. Mobilyacılarımız, küçük kelime oyunlarıyla, Türk olan markaları İtalyan gibi gösteriyor.

70935.jpg


Tüketicinin mobilyada İtalyan markalarını tercih etmesi, yerli üreticilerin isimlerine sıçradı. Türk mobilyacılar küçük kelime oyunları yaparak 'Lazzoni' ve 'Rizelli' markalarıyla müşteri avlıyor.

Evlilik hazırlıklarındaki bir çift yeni evleri için en şık, en trendy ve en uygun fiyatlı mobilyaları arıyor. Herkesin kafasında kazılı olduğu gibi onlar da "Şarabın Fransızı, mobilyanın İtalyanını alacaksın" diye başlıyorlar alışverişe. Modern çizgilerle tasarlanmış koltukların, masaların cazibesine kapılıp vitrinine takıldıkları mağazanın tepesinde de İtalyanca "Lazzoni-Concetto Mobili" yani "Lazzoni Mobilya Konsepti" yazısını görünce aradıklarını bulduklarından emin bir şekilde içeri giriyorlar. Ama bilmedikleri bir şey var: Lazzoni yüzde yüz yerli üretim yapan bir Türk firması. Adı İtalya'yı işaret etse de Lazzoni, Akdeniz yerine Karadeniz sahillerinden bir Laz ailesine ait.

Lazzoni tek örnek değil. Rizelli de bunlardan biri. "Bir tek L harfi ekledik diye İtalyan olmadık. Çok şükür Rizeliyiz" diyen Rizelli'nin Rizeli sahibi Selim Yılmaz kimseyi kandırmak niyetinde olmadıklarını belirterek şöyle devam ediyor: "Gürgenle kayın aslında aynı ağaç. Ama müşteri kayın masa değil gürgen ister. Ne zaman ki müşteriler akıllanır önemli olanın kalite olduğunu anlar isme takılmaktan vazgeçer biz de böyle kelime oyunları yapmak zorunda kalmayız."

Müşterilerinin "marka merakı" yüzünden 8 yıldır Rizelli ismiyle piyasada olduklarını söyleyen Yılmaz gibi çoğu firma da gerek mobilya tarzlarını ortaya koymak için gerek daha çok dikkat çekmek için İtalyanca tınılı isimleri tercih ediyor.

40 yıllık markalarını değiştiriyorlar

Mobilya sektöründe İtalyanca markaların ağırlığı giderek daha da artıyor. Firmalar 40 yıllık markalarını bile müşterilerin İtalyan mobilyası merakı nedeni ile değiştirme yoluna gidiyor. 1970'lerden beri mobilya sektöründe yer alan Şengüller Mobilya da aynı yönteme başvurmuş. Firma 4 sene önce modern tarzdaki ürünlerini öne çıkarmak için Rosetti adı altında markalaşma atağına geçti. Piyasada birçok kişinin İtalyan markası olarak aklında kalan Cerrano ve Milano gibi markalar da aslında birer Türk markası. Bugün 40 yıllık Modoko Mobilyacılar Sitesi İtalya'dan farksız halde. Modoko Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Özçelik bu akımın önümüzdeki dönemde sıkıntılar doğurabileceğine dikkat çekiyor.

Özçelik, "Bu firmalar yurtdışına açıldıklarında yabancılarla pişti olurlarsa uluslararası ticaret mahkemelerinde sürünürler" diyor. Türkiye'nin mobilyacılıkta kalitesi ve dayanıklılığıyla aslında bir dünya markası olabileceğini söyleyen Özçelik, yabancı isimler yüzünden yurtdışında Türk kimliğinin vurgulanamadığını belirtiyor. "Oysa Çilek ve İstikbal dünya çapında markalaşarak

Türk isimlerinin büyümeye engel olmadığını kanıtladılar" diyen Özçelik'in sahibi olduğu Kukla markası da buna örnek. 15 yıl önce katıldığı bir fuarda standları dolaşan Özçelik, henüz yeni kurulmuş ve daha Türkiye'de olmayan Alman mobilya markası Hukla'yı görünce çok şaşırmış. Firma temsilcisine gidip "Firma adınızı benden almışsınız" diye şakalaştığında aldığı cevap bugün hâlâ Özçelik'in Türk markalarına olan inancını taze tutuyor: "Siz Türkler bizden çok büyüksünüz."



Gerçek İtalyanların işi zorlaştı


Yabancı isimli şirketler yurtdışında Türk markasına zarar verdiği kadar yurtiçinde de ithal mobilya pazarını daraltıyor. 29 farklı İtalyan markasını bünyesinde bulunduran ve bu konseptle İstanbul pazarına adım atan Ankara'nın en eski mobilyacılarından Hikmet'in de başı aynı konu ile dertte. Şirketin üçüncü kuşak temsilcisi Beyza Ermiş baba mesleğine orijinal tasarımları ekleyerek 29 değişik markanın dağıtımcılığını üstlendi. Ancak İstanbul’a geçen sene giren Ermiş'in mağazasına isim bulmakta yaşadığı sıkıntı pazardaki durumu da yansıtıyor. Ermiş isim bulma sırasında yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlatıyor: "Ankara’daki müşteriler Hikmet markasına güvenip alışveriş yapıyor. Ama İstanbul’da Hikmet adıyla yabancı marka satamayacağımı söylediler.

Gerçekten de Adressİstanbul'da açtığımız ilk mağazada Türk ismiyle beraber euro fiyatlarını görünce orijinal olduğumuza inanmadılar. Birçok müşterimizden sanki onları kandırıyormuşuz gibi azar işittik. Dedem de en sonunda 'İsmimden ne istiyorlar' deyince adımızı değiştirmeye karar verdik". Bunun üzerine Adressİstanbul’dan taşınarak kendi mağazasını açan Ermiş, üç aydır Hikmet yerine Living Concept adıyla yoluna devam ediyor. Ermiş bu seçimlerine ünlü mobilya markası Fatih Kıral'ın da ithal ürünleri için yabancı bir isim seçmesini örnek gösteriyor. Tamamen ithal ürünler satmalarına rağmen pazara kendi isimleriyle girdiklerinde taklit damgası yediklerini belirten Ermiş, orijinal markalara olan talebin karşısında taklitçilerle mücadele etmekte zorlandıklarını söylüyor.

070722rizelliiii.gif


Ankara'da isme, İstanbul'da markaya


Ermiş'in "Ankara’da isme, İstanbul’da markaya gelirler" sözleri aynı zamanda İstanbul pazarındaki karmaşanın sebebi. Ancak Ermiş gibi sektörün önde gelen birçok ismine göre asıl tehlike yabancı isimle yerli üretim yapmak değil, orijinal tasarımları taklit etmek. Bugün piyasada bütün ünlü markaların koltuğun kolçağında ya da yastık modelinde yapılan bir santimlik değişiklikle birebir taklitlerini bulmak mümkün. Eskiden fuarlardan alınan modellere şimdi internet kolaylığı da eklenince neredeyse tüm mağazaların vitrinleri benzer mobilyalarla doluyor. Ama aradaki kalite farkı fiyatların da neden bu kadar uzak olduğunu gösteriyor.

Beyza Ermiş'in de anlattıklarına göre taklit mallarını orijinal firmalara götürüp tamir ettirmeye çalışan mağdur müşteriler bile var. Ermiş başına gelen son olayı şöyle anlatıyor: "Bir müşterimle çok pazarlık yaptık. Sonunda ikna olmadı ve gidip aynı koltuğun taklidini aldı. 6 ay sonra ise gelip iki kez tamir edilmesine rağmen ciddi tahribat olduğunu ve koltuğu düzeltmemi istedi. Orijinal markanın taklidini tamir edemeyeceğimi anlattıktan sonra gitti ve ikinci gelişinde hiç pazarlık yapmadan salon takımını aldı."

İtalyanların sırrını anlamak için çok mobilya parçaladık

Piyasada korsan mobilyadan geçilmediğini söyleyen Ankara'da Hikmet, İstanbul'da Living Consept firmalarının sahibi Beyza Ermiş'in taklitle mücadele için fiyatları İtalya ile aynı seviyeye çektiklerini söylüyor. Ermiş "İnsanlar orijinaline yönelsin korsana gitmesin diye İtalya’daki fiyattan satış yapıyoruz. Firmalardan aldığımız yüzde 40 indirime karşılık yüzde 15 taşıma ve 18 KDV’yi ekledik. Yüzde 10’luk kâr marjını düşürerek rekabet gücümüzü artırdık" diye anlattığı taktik ile kârlarını düşürmelerine rağmen orijinal satışları artırdıklarını ifade ediyor.

Kullanım süreleri göz önüne alındığında aslında orijinal ve yerli mobilya arasında çok fiyat farkı olmadığını belirten Ermiş, "Biz de ilk ithal mal satmaya başladığımızda 'Bunların ne artısı var' diye bakmıştık. Çok mal parçalayıp farklarını inceledik. İtalyanlar tasarım yapabilmek için dünyanın yatırımını yapıyorlar" diyor.

Yerli firmaların ise tasarıma bütçe ayırmadığını vurgulayan Ermiş, ithal satarken bile ürün tasarlayıp üretmek gerektiğine işaret ediyor. Bunun en büyük örneği de kendi markaları Living Concept. Mağazada uygulanan "Room to go" sistemiyle aksesuarından halısına kadar tamamen oda takımı satılıyor. Ermiş de "Çoğu yabancı marka satan firmanın yerli üretimi yoktur ama müşterinin ihtiyacını karşılamak için mutlaka dışarı çıkmak gerekiyor. Eksik bir parça kaldığında bunu kendimiz tasarlayıp üreterek en büyük farkı yaratıyoruz" diyerek üretim avantajlarını hem ithallere hem de yerlilere karşı bir rekabet gücüne çevirdiklerini ortaya koyuyor.


Tasarımcı taklitçiden hep bir adım öndedir


Genellikle uyarlama modellerin piyasayı doldurduğu Türkiye'de DerinDesign, Nurus, Autoban gibi az sayıda firma özgün tasarım yapıyor. Özgün tasarımlarıyla 12 ülkeye ihracat yapan DerinDesign mobilyada İtalyanca isme gerek olmadığının da kanıtı. Markanın hem sahibi hem de tasarımcısı olan Derin Sarıyer markalaşırken İtalyanca isimleri tercih eden firmaları şöyle değerlendiriyor: "Bu, 'Made in Italy'nin müşterilerde yarattığı yanılsamaya arkasını yaslayarak daha fazla satış yapmak isteyen fırsatçı bir davranış".

Moroso, Zeritalia ve Cappellini gibi İtalyan markalarına tasarımlar yapan Aziz Sarıyer ve oğlu Derin Sarıyer'in sahip olduğu DerinDesign aynı zamanda en çok taklit edilenlerden. Derin Sarıyer, "Derin koleksiyonunun içinde yer alan tasarımların taklit edildiğini duyduğumuzda veya buna şahit olduğumuzda hissettiğimiz burukluğa taklit edilmenin gururu da eşlik ediyor" diyor. Tasarım taklitçiliğinin önüne geçmek için patentin tek çözüm olduğunu söyleyen Sarıyer, zaten tasarımcıların taklitçilerden hep bir adım önde durarak doğal önlem aldığını da vurguluyor.

Ayrıca 1984’e kadar Türkiye’de ithalatın yasak olduğunu hatırlatan Sarıyer, o dönemde bir eseri kopyalamanın akademik anlamda bile bir değer olduğunu belirtiyor. Şimdi ise ithal mobilyaların pazara girmesiyle Türk tasarımının da ilerlediğini dile getiren Sarıyer, "İthalatla beraber taklitçiliğin devam etmesine karşılık tasarıma verilen önem artışı ve üreticilerin bu konuya yaptıkları yatırımlar da devreye girdi" diyor.

Sektör 6 milyar dolarlık büyüklüğü yakaladı


* Mobilya sektörünün büyüklüğü 2007'de 6 milyar doları buldu. Büyüklüğün 2010'da 10 milyar doları bulması bekleniyor.
* 61 bin firmanın faaliyet gösterdiği sektörün yüzde 5-6’lık kısmı ithal üretim yapan firmalardan, yüzde 95’ini ise yerli üreticilerden oluşuyor.
* Mobilya sektörü ihracatta bu yıl geçen yıla göre yüzde 38 artış göstererek 1 milyar dolara ulaştı. 2010 hedefi ise 2 milyar dolar.
* Emlak sektöründeki büyümeyle beraber yeni konutlar, Türkiye’de 10 yıl olan mobilya değişim süresini de 6 yıla kadar düşürdü.
* En sık oturma grupları yenilenirken yatak odası takımlarındaki değiştirme süresi 20 yıla kadar çıkıyor.
* Türkiye’nin başlıca Almanya, Fransa, Hollanda, Yunanistan, İngiltere, Danimarka, Amerika, İsrail, İran ve Irak'a ihracat yapıyor.
* İthalatın yoğun olarak yapıldığı ülkeler ise, İtalya, Çin, Fransa, Almanya, İngiltere ve İspanya.


Kaynak: http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=257442
 
Üst