wwhirlwind
Profesör
- Katılım
- 21 Aralık 2006
- Mesajlar
- 2,313
- Reaksiyon puanı
- 2
- Puanları
- 0
İstinye’deki ABD Konsolosluğuna yapılan saldırı bir güvenlik zaafiyetidir.
3 teröristi “falanca polis öldürdü” demek diğer 3 şehide saygısızlıktır.
Trafik ekibi tesadüfen orada olmasaydı işin rengi çok değişirdi.
***
Şimdi olayı analiz edelim...
4 terörist var. Silahları böyle bir saldırı için oldukça zayıf. Tam otomatik silah yok.
Hedef? Çok açık değil. Polis noktası mı, kapı mı? Konsolosluk desek olacak şey değil.
Bu kadar zayıf silahlarla konsolosluğa hiç bir şey yapılamaz. Hedef polis desek, başka yerlerde çok daha kolay risksiz saldırılar yapılıp daha çok polis öldürülebilirdi. Hal böyle olunca ister istemez işin içinde konsolosluk var. ABD Konsolosluğu, propaganda amaçlı ses getirici bir hedef olarak seçilmiştir.
***
Saldırganlar Doğu’lu. Bu teröristlerin bir Kalaşnikov tüfeğinin bile olmaması çok garip. Bu durumda teröristlerin kendi aralarında düzenledikleri bir saldırı olması muhtemel. Peki bunlar, “işe” başlamadan o kapının önünde bir iki tur atmadan nasıl oldu da hemen saldırıya geçtiler? Bunu yapsalar trafik polislerini görecekler. Yapmıyor, trafik polilserine vuruluyorlar. Acemilerdi desek, görgü tanıklarının anlattıklarına göre hareketleri eğitimli. Yakından kafaya kurşun sıkabiliyorlar. Tam bir tahminde bulunmak için bilgilerimiz henüz yetersiz. Bu saldırıyı bir örgüt, hele de El Kaide düzenlese her türlü donanımı sağlardı. Bunlar, normalde kapıda bulunan bir veya iki polisi vurup, bir iki bomba atıp kolayca kaçmayı planladılar. Ancak trafik ekibinin orada olması tüm planlarını altüst etti.
***
Deniyor ki, polisler kurşun geçirmez camlarla kaplı kulübeden çıkmayı çarpışmayı tercih ettiler. Bu tamamen gayri ihtiyari, (oto refleks) bir davranıştır. Size doğru mermi yağarken o kulübede eli kolu bağlı ölümü beklemeniz çok zordur. Bunun için polislerin önceden eğitilmiş olması gerekir. Nitekim, polisler dışarı çıkar çıkmaz vurulmuş. Saldırganlar klübenin dibine kadar gelmiş, polisimizin başına kurşun sıkabilmişlerdir. İşte tam bu noktada yine bir zaafiyet var. O kadar tehlikeli bir yeri bekliyorsanız en az bir kişi dışarıda kalıp sokağı kolaçan etmelidir. Ayrıca yine bu kadar önemli birinci derecedeki bir hedefi koruyorsanız; o çevrede devamlı turlayan, başka bir ekibin daha bulunması gerekir. O ekibin de antiterör eğitimli olması lazımdı. Burada böyle bir önlem de yoktur. Konsolosluğu bekleyen polislerde tam otomatik silah da (MP-5) yoktur.
***
Olay yerinde 4 polis var. 3’ü şehit, dördüncüsü de yaralı. 3 teröristi öldürüldü ama bu kadar da zayiat var. Hangi örgütse propagandasını yaptı. Terör saldırısı tüm dünyada birinci haber oldu. Bir daha teröre hedef olduğumuzu tüm dünya duydu. Kısacası bu olay bir Pirus zaferidir! Yurdum medyasının yaralı polisi kahraman ilan etmesine, bakmayın. Diğer 3 polis de çatışmada terörist vurdu. Olaydan sonra televizyonlarda, başından kurşun geçmemiş, ömründe terörist görmemiş, operasyon izlememiş “terör uzmanları” tuhaf açıklamalar yaptı. Muhabirler, spikerler evlere şenlikti. Bu tosunlar Amerikan elçisi Wilson’a “olayın arkasında Ergenekon olabilir mi? “ diye sorabildiler. Konuşurken dili dolaşan muhabirler, gaf üstüne gaf yapan haber sunucuları...
***
Başında bu kadar bela olan bir ülkenin, polisini çok iyi seçmesi ve iyi eğitmesi gerekir. İş bulamadığı için polis olan, üniforması polis ama ruhu polis olmayanlarla terörle mücadele olmaz. Çoğunun silahı tam dolu değil, yedek jarjörü de ya yoktur ya boştur. Dikkat edin, ani karşılaşmada polis hep kaybetmektedir. Yollarda Polis uygulamalarının yapılış biçimi felakettir. Allah’tan Batı standardında terörist yok. Yoksa çoğu vurulur polisimizin. Terörizmle savaşta başarı için teröristlerden daha ileri ihtimal hesapları yapmanız lazım. Burada 3 terörist, trafik ekibinin olay yerinde olması nedeniyle tesadüfen(!) öldürülmüştür. Düşünün, trafik ekibi olmasa “işi” bitirip elini kolunu sallayarak kaçacaklardı. 3 genç, aslan gibi polisimiz kahramanca çatışmış ama pisi pisine de şehit olmuştur. 3 Türk evine daha ateş düşmüştür.
Şehitlerimize Allah rahmet eylesin, ailelerine baş sağlığı diliyorum.
Tuncer BAHÇIVAN
3 teröristi “falanca polis öldürdü” demek diğer 3 şehide saygısızlıktır.
Trafik ekibi tesadüfen orada olmasaydı işin rengi çok değişirdi.
***
Şimdi olayı analiz edelim...
4 terörist var. Silahları böyle bir saldırı için oldukça zayıf. Tam otomatik silah yok.
Hedef? Çok açık değil. Polis noktası mı, kapı mı? Konsolosluk desek olacak şey değil.
Bu kadar zayıf silahlarla konsolosluğa hiç bir şey yapılamaz. Hedef polis desek, başka yerlerde çok daha kolay risksiz saldırılar yapılıp daha çok polis öldürülebilirdi. Hal böyle olunca ister istemez işin içinde konsolosluk var. ABD Konsolosluğu, propaganda amaçlı ses getirici bir hedef olarak seçilmiştir.
***
Saldırganlar Doğu’lu. Bu teröristlerin bir Kalaşnikov tüfeğinin bile olmaması çok garip. Bu durumda teröristlerin kendi aralarında düzenledikleri bir saldırı olması muhtemel. Peki bunlar, “işe” başlamadan o kapının önünde bir iki tur atmadan nasıl oldu da hemen saldırıya geçtiler? Bunu yapsalar trafik polislerini görecekler. Yapmıyor, trafik polilserine vuruluyorlar. Acemilerdi desek, görgü tanıklarının anlattıklarına göre hareketleri eğitimli. Yakından kafaya kurşun sıkabiliyorlar. Tam bir tahminde bulunmak için bilgilerimiz henüz yetersiz. Bu saldırıyı bir örgüt, hele de El Kaide düzenlese her türlü donanımı sağlardı. Bunlar, normalde kapıda bulunan bir veya iki polisi vurup, bir iki bomba atıp kolayca kaçmayı planladılar. Ancak trafik ekibinin orada olması tüm planlarını altüst etti.
***
Deniyor ki, polisler kurşun geçirmez camlarla kaplı kulübeden çıkmayı çarpışmayı tercih ettiler. Bu tamamen gayri ihtiyari, (oto refleks) bir davranıştır. Size doğru mermi yağarken o kulübede eli kolu bağlı ölümü beklemeniz çok zordur. Bunun için polislerin önceden eğitilmiş olması gerekir. Nitekim, polisler dışarı çıkar çıkmaz vurulmuş. Saldırganlar klübenin dibine kadar gelmiş, polisimizin başına kurşun sıkabilmişlerdir. İşte tam bu noktada yine bir zaafiyet var. O kadar tehlikeli bir yeri bekliyorsanız en az bir kişi dışarıda kalıp sokağı kolaçan etmelidir. Ayrıca yine bu kadar önemli birinci derecedeki bir hedefi koruyorsanız; o çevrede devamlı turlayan, başka bir ekibin daha bulunması gerekir. O ekibin de antiterör eğitimli olması lazımdı. Burada böyle bir önlem de yoktur. Konsolosluğu bekleyen polislerde tam otomatik silah da (MP-5) yoktur.
***
Olay yerinde 4 polis var. 3’ü şehit, dördüncüsü de yaralı. 3 teröristi öldürüldü ama bu kadar da zayiat var. Hangi örgütse propagandasını yaptı. Terör saldırısı tüm dünyada birinci haber oldu. Bir daha teröre hedef olduğumuzu tüm dünya duydu. Kısacası bu olay bir Pirus zaferidir! Yurdum medyasının yaralı polisi kahraman ilan etmesine, bakmayın. Diğer 3 polis de çatışmada terörist vurdu. Olaydan sonra televizyonlarda, başından kurşun geçmemiş, ömründe terörist görmemiş, operasyon izlememiş “terör uzmanları” tuhaf açıklamalar yaptı. Muhabirler, spikerler evlere şenlikti. Bu tosunlar Amerikan elçisi Wilson’a “olayın arkasında Ergenekon olabilir mi? “ diye sorabildiler. Konuşurken dili dolaşan muhabirler, gaf üstüne gaf yapan haber sunucuları...
***
Başında bu kadar bela olan bir ülkenin, polisini çok iyi seçmesi ve iyi eğitmesi gerekir. İş bulamadığı için polis olan, üniforması polis ama ruhu polis olmayanlarla terörle mücadele olmaz. Çoğunun silahı tam dolu değil, yedek jarjörü de ya yoktur ya boştur. Dikkat edin, ani karşılaşmada polis hep kaybetmektedir. Yollarda Polis uygulamalarının yapılış biçimi felakettir. Allah’tan Batı standardında terörist yok. Yoksa çoğu vurulur polisimizin. Terörizmle savaşta başarı için teröristlerden daha ileri ihtimal hesapları yapmanız lazım. Burada 3 terörist, trafik ekibinin olay yerinde olması nedeniyle tesadüfen(!) öldürülmüştür. Düşünün, trafik ekibi olmasa “işi” bitirip elini kolunu sallayarak kaçacaklardı. 3 genç, aslan gibi polisimiz kahramanca çatışmış ama pisi pisine de şehit olmuştur. 3 Türk evine daha ateş düşmüştür.
Şehitlerimize Allah rahmet eylesin, ailelerine baş sağlığı diliyorum.
Tuncer BAHÇIVAN