Saray'daki 'İran Sergisi' aslında bir 'Türk Sergisi'dir

Bu konuyu okuyanlar

zelenga

Profesör
Katılım
17 Şubat 2008
Mesajlar
2,509
Reaksiyon puanı
18
Puanları
38
TOPKAPI Sarayı'nda, geçtiğimiz hafta tam adı "Onbin Yılın İran Medeniyeti - İkibin Yıllık Ortak Miras" olan bir İran sergisi açıldı. Sergideki eserler tarih öncesinden başlıyor ve 1925'te Pehleviler'in gelmesi üzerine iktidardan ayrılmak zorunda kalan Kaçarlar'a kadar olan on bin senelik zaman içerisinde İran'da hüküm sürmüş bütün hanedanların ve kurulmuş olan devletlerin medeniyetlerini aksettiriyor.
İran, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın yürüttüğü "nükleer güç" projesinin dünya kamuoyunda tartışılmaya başlandığı geçen seneden itibaren, eski medeniyetini tanıtabilmek için, Batı'da bir dizi kültür faaliyeti başlatmıştı. Meselâ, Londra'daki British Museum'da bu senenin şubatında açılan ve haziran ortalarına kadar devam eden "Şah Abbas" sergisini yüzbinlerce kişi gezdi ve bu sergi, açık bulunduğu müddet boyunca İngiltere'deki en önemli kültür faaliyetlerinden biri oldu.
Saray'da geçen hafta açılan İran sergisinde ise, Londra'daki sergiden çok daha zengin bir çeşitlilik var. Bazı objelerin Avrupa'ya gönderilmesine teknik sebeplerden dolayı pek hoş bakmayan İranlı yöneticiler, İstanbul'a eser göndermek konusunda hiçbir sınırlama getirmediler ve İran müzelerinin en kıymetli eserleri Topkapı Sarayı'na yollandı. Saray'da muhafaza edilen İran medeniyetine ait eserlerin de gelenlere ilâve edilmesi ile, ortaya geçen hafta ziyarete açılan çok zengin bir sergi çıktı.
Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın neredeyse çeyrek asırdan buyana hayali olan İran Sergisi'ni hayata geçirebilmek için nasıl çaba gösterdiğini en yakından bilenlerden biriyim. İlber Hoca, serginin masraflarını karşılayabilmek için İstanbul'un zenginlerine uzun seneler dil döktü, bol bol vaad aldı ama iş ödemeye gelince verilmiş sözlerin hepsi unutuldu. Serginin imdadına neyse ki İstanbul 2010 Ajansı yetişti, gereken meblâğın bir kısmını onlar verdiler ve bu sayede hem sergi açılabildi, hem de tuhaf sokak eğlencelerini yahut ucuz mahalle konserlerini "Avrupa Kültür Başkenti Etkinliği" olarak görmeye meyilli olan ajans, bir yerde belki de en hayırlı işini yapmış oldu.


GÖRGÜLÜ KÜRATÖRLER
Küratörleri diğer bazı meslekdaşları gibi bir TV kanalından ötekine, bir gazeteden diğerine koşuşturmadıkları ve "Herşeyi ben yaptım, bu sergi tamamen benim eserimdir" cinsinden görgüsüzce işler etmedikleri için, bu çok önemli sergi basında gerektiği alâkayı görmeyebilir. Ama unutmayın: İran sergisi "yolunuz o taraflara düştüğünde uğramaya çalışılacak bir etkinlik" değil, "mutlaka görmeniz gereken bir kültür faaliyeti"dir.
Sergiyi ciddî şekilde gezdiğinizde, önünüze çıkacak tılsımlı ve şaşaalı bir medeniyet, iki noktada mutlaka dikkatinizi çekecektir:
İlk farkedeceğiniz, İran'ın bizde birçok kesimin şimdi zannettiği şekilde bir "sarıklı mollalar rejimi"nden ibaret olmadığı, ardında binlerce senelik çok zengin bir medeniyetin bulunduğudur. İran'ın Batı'nın gözünde Afganistan yahut Irak gibi ucuz bir lokma olmamasının sebebi de, işte bu kültürel arka planıdır.


DARISI, KREMLİN'İN BAŞINA!
Daha sonra, İslamiyet sonrası İran'ında, 1920'lere kadar hüküm süren hanedanların İranlı değil, Türk olduklarını görürsünüz. Bin küsür sene boyunca İran'a hâkim olan Selçuklular, Celâyirliler, Timurîler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safevîler ve Kaçarlar, hepsi, anadilleri Türkçe olan Türk ailelerdir. Dolayısıyla, Topkapı Sarayı'ndaki "Onbin Yılın İran Medeniyeti - İkibin Yıllık Ortak Miras" sergisi aslında sadece İran kültürünün değil, aynı zamanda bir kısmı geçmiş asırlardaki parlak Türk medeniyetinin eserlerini gösteren bir "Türk Sergisi"dir.
Ümidim, gören ve anlayan gözler için böyle bir sergi açıp çok güzel bir de katalog yayınlayan Prof. İlber Ortaylı'nın, hayalindeki bir başka işi daha yapabilmesi, yani Kremlin Sarayı'ndaki hazineleri de İstanbul'a getirerek "Türk-Rus Sergisi"ni açabilmesidir.

Murat-Bardakci.gif
Murat Bardakçı

Kaynak : Habertürk
 
Üst