Sapphire Rezidans'tan İstanbul manzarası!

Bu konuyu okuyanlar

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
529
Puanları
0
Fotoğraf, 261 metreye ulaşan yüksekliğiyle İstanbul'un en yüksek noktası olan Levent'teki Sapphire Rezidans'tan çekilmiş.

Kış mevsiminin yavaş yavaş yaşandığı şu günlerde İstanbul sisler altında. 261 metre yükseklikten şehre yönelen objektife yalnızca birkaç gökdelen ile Çamlıca Tepesi takılmış.

Beyaz bulutlar içinde yüzen şehir sisler altında Marmara'ya doğru seyreden bir gemiye benziyor. 8500 yıllık tarihe sahip İstanbul'un New York'u olarak adlandırılan Levent bölgesindeki Sapphire'den görünümü, nefes kesiyor.

108120101220120544781.jpg


Haber7
 

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
529
Puanları
0
Geçenlerde cidden göz gözü görmüyordu. Resim gerçek tabii ki.

Boğaz Köprüsü'nün de bir resmi vardı böyle.

file_.ashx
 

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
529
Puanları
0
Değil dedik.
 

NikeSteeL

Dekan
Katılım
13 Mart 2009
Mesajlar
8,420
Reaksiyon puanı
131
Puanları
63
PhotoShop

Değilse Photoshop Denecek Kadar Güzel
 

forumstar

Asistan
Katılım
27 Mayıs 2009
Mesajlar
496
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul`da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şoyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul…

Necip Fazıl Kısakürek
 

erenberk

Rektör
Katılım
10 Mayıs 2010
Mesajlar
10,637
Reaksiyon puanı
101
Puanları
48
AliA photoshop değil diyor. Bence de gayet doğal bir fotoğraf. Daha photoshop demenin hiç bir anlamı yok...
 

erencik

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
107
Reaksiyon puanı
2
Puanları
18
Sanırım bu fotograf photoshop
 

bobilim

Öğrenci
Katılım
24 Mart 2009
Mesajlar
58
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul`da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şoyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul…

Necip Fazıl Kısakürek

adam yazmış arkadaş . bu nasıl bir beyindir böyle kafiyelere takla üstüne takla attırmış. Allah rahmet eylesin
 

The Dark Knight

Profesör
Katılım
10 Eylül 2009
Mesajlar
3,912
Reaksiyon puanı
77
Puanları
0
Photoshop değil, sis olduğu zaman bu manzarayı tam altan görüyoruz. Sapphire'in tepesine çıktım, etraftaki binalar böyle görünüyor. Sağdaki soldaki insanlarda anlamsızda dolaşan noktalar gibiler. Zira SDN ofisi Sapphire'in tam karşısında :D
 
Üst