Kuzu postu giymiş kurtlar

Bu konuyu okuyanlar

PcMaSTeR

Müdavim
Katılım
18 Ağustos 2006
Mesajlar
3,511
Reaksiyon puanı
5
Puanları
38
Turgut Özal, ölümünün üzerinden 15 yıl geçmiş olmasına rağmen hiç unutulmadı. En son Kocatepe Camii'nde onun adına okutulan mevlide yurdun dört bir yanından gelen on binlerce kişi katıldı.

Yaşayanların adı bile anılmazken o hâlâ bütün Türkiye'nin hayırla yâd ettiği, arkasından dualar gönderdiği bir isim. Sadece Kocatepe'de anılmadı, yurdun dört bir yanında sempozyumlar, paneller düzenlendi onun için.

Oligarşik bürokrasinin elinde sıkışıp kalmış bir ülkenin önünü açan, gerçek bir devrimciydi o. Birçok köhnemiş anlayışı yerle bir etti, yüzyılların yenilgi psikolojisiyle ezilmiş bir millete dünyada çok şeyler yapabileceğini öğretti. Kapıkule-Habur arasında kıstırılmış bir milleti dünyaya açtı. Bu nedenle toplum onu hiç unutmuyor. Bu gidişle sanıyorum unutmayacak da... Millet, Cemal Gürsel'e, Fahri Korutürk'e ya da görevlerini bırakmalarına rağmen hayatta olanlara hiç yapmadığını Özal'a yapmaya devam edecek. 1993 Nisan'ındaki cenaze töreninde bu milletin onu nasıl uğurladığını hatırlarsınız. Sezgisi bilgisinin çok önünde olan bu arif millet, önde duranların gerçek niyetlerini çok iyi hissediyor.

Öğrencilik yıllarımızda okuduğumuz üniversitede bir grup vardı. En azından biz onları öğrenci diye biliyorduk. Nerede olay olsa onlar mutlaka oradaydılar. Din adına Türkiye'deki bütün dindarlara karşıydılar. Konuşunca mangalda kül bırakmayan, dini en radikal haliyle yorumlayan bu grup, sürekli sağcı öğrencilerle uğraşırdı. Dindarlarla uğraşmanın en kolay yolu dinî bir kisvenin altına girmekti herhalde.

Bugüne baktığınızda, sabahtan akşama kadar 'bu ülkeyi böldürtmeyiz' diye nutuk atanların uygulamalarının neredeyse tamamının vatanın bölünmesine yönelik olduğunu görüyorsunuz. Mesela Güneydoğu'nun büyük bir bölümü ülkenin bütünlüğüne AK Parti'yle bağlanırken, onun uzattığı eli tutarak vatana sımsıkı sarılmışken bu partiye kapatma davası açıyorlar. DTP ile, siyaset yoluyla taleplerini dillendirmek isteyenlerin ümitlerini tamamen kırmak için bu partiyi de kapatmak istiyorlar. Bölgedeki insana sanki, 'sizin dağa çıkmaktan başka yolunuz yok' mesajı veriyorlar. Etnik terörden görünüşte çok rahatsız olanlar, bataklığı kurutacak her atağı bertaraf etmek için ellerinden geleni artlarına koymuyor. Milliyet Gazetesi'nde Ece Temelkuran'ın Aralık 2007 tarihindeki yazı dizisini hatırlayın; terör yıllarını bir altın çağ olarak tasvir etmesini ve bağımsız ülke hayalinin yok olmasına Kürt ulusalcıları ile birlikte hayıflanmalarını, muhafazakârların ülke bütünlüğü için yaptıklarını İslamcılığın yükselişi olarak devlete şikayet edişlerini hatırlayın.

Türk milliyetçiliği lafını dillerinden bir an bile düşürmeyenlerin, bütün dünyaya Türkçeyi öğreten, Anadolu'nun sesini yeryüzündeki her yere ulaştırıp Türkiye ile bağlantı sağlayan okullara niye karşı çıktıklarını anlamak mümkün değil. Moskova'da Rus çocuklara Türkçe öğreten okullara bir soruşturma açılsa diye dört gözle bekliyorlar. Böyle bir şey olsa zil takıp oynayacaklar. Peki niye? Türkçenin yaygınlaşmasından niye bu kadar rahatsız oluyorlar? Türklerin dünyanın dört bir yeriyle ticaret yapmalarından asıl rahatsız olanlar kimler? Bu okullarla ilgili yalan yanlış bir sürü düzmece rapor hazırlayıp ihbar edenler bunu niye yapıyor? Hani bunlar ulusalcıydı. Ulusalcı urba altına girip gerçekte kimlerin taşeronluğunu yapıyorlar acaba? Ulusalcı kılıfının altına sığınıp gerçekte Türk düşmanlığı yapanlar, biliniz ki bu millet artık sizi tanıyor.

[sub][size=6pt]MEHMET KAMIŞ / Zaman[/size][/sub]
 

amesfa

Müdavim
Emektar
Katılım
10 Eylül 2007
Mesajlar
9,863
Reaksiyon puanı
150
Puanları
63
Link düzenlemesi yapılıp gerekli uyarı yapılmıştır.
 
Üst