İsrail olayının içinden...

Bu konuyu okuyanlar

yesil116

Doçent
Katılım
15 Ekim 2009
Mesajlar
780
Reaksiyon puanı
13
Puanları
18
Arkadaşlar aynı kurumda çalıştığım bir doktor arkadaşta Mavi Marmara daydı. Ve neler yaşadığını kaleme almış bizlerle paylaştı.Onun yaşadıklarını bende sizlerle paylaşmak istiyorum...


MAVİ MARMARA.

23 Mayıs da İstanbul dan yola çıktık. Antalya ya varmamız yaklaşık iki gün sürdü, Antalya da iki gün içinde yolcuların toplanması malzemelerin depolanması ile geçti, bu arada gündemi sıkı sıkı takip ettik. 28 Mayıs ta Antalya dan dan Akdeniz açıklarına doğru yol almaya başladık Gemide her ülkeden renkli farklı karakter ve inançtan insanlar vardı. Her dil konuşuluyor, hatta dil bilmeyen insanlar bile vücut diliyle şakalar bile yapabiliyorlardı. Yemekler beraber yeniyor yemekler ve tadlar paylaşılıyordu. Bu arada Finike açıklarında bizi bekleyen Defne adlı kuru yük gemisi de bize katıldı. Akdeniz in ortasında Kıbrıs’ın yaklaşık 30 mil açıklarında açık denizde diğer gemileri bekledik. Gemilerin gelmesi ve yola çıkmamız iki gün sürdü. 30 mayıs’ta motorlar çalıştı hesabımıza göre gün ağardıktan sonra Filistin karasularına Mısır karasularının yakınından girmeyi planlamıştık. Normalde Mavi Marmara gemisi 15 mil/h hız yapabilmesine rağmen Konvoyun en yavaş gemisi 7 mil/h hız yapabildiği için tüm konvoy bu hızda devam ediyorduk.

Gece sabaha karşı baskın olacağını tahmin ediyorduk (karasularına girmeyeceğimiz halde) Gemide bir gün önce doktorlar toplandık saldırıda neler kullanabileceği konusunda konuştuk .. Iraklı ve Filistinli doktorlar tecrübelerini aktardı. Tüm ekibe gaz maskelerini nasıl takacağı anlatıldı gösterildi. Gemide 8 Türk 1 Alman ,1 Cezayir, 2 Malezya , 1 Filistin , 1 Suriye, ve 1 Endonezyalı Doktor, 1 Türk diş hekimi, 2 hemşire 2 Sağlık memuru bulunuyorduk. Gemide çatışma çıkması halinde nerelerde görev yapacağımızı kararlaştırdık. En çok ve ciddi yaralının geminin en üst bölümünde olacağını tahmin ediyorduk, Ben en üstte olmayı teklif ettim, Dr.Zekeriya ve Dr. Bahadır ve birde sağlık memuru Ercan bizimle olmak istedi. Yukarının ekibini kurmuştuk, Yelekler hazırladık. Yeleklerin içine sargı bezi, pet, elastik bandajla doldurduk. Gaz maskelerimiz hazırdı ve birde can simidi aldık yanımıza.

Akşam yatmaya hazırlanıyordum hatta uzanmıştım yatağa tüm ekipler görev yerlerine gitsin denildi. Heyecan başlamıştı mat uyku tulumu da alıp geminin en üst bölümüne çıktık ekip olarak. Yukarıda yaklaşık 30 kişi vardı 4 de Sağlık ekibi, Herkes dinlenmek için matları serip üzerine yatıyordu bizlerde sabaha karşı bir şeyler olabileceğini hissettiğimiz için erkenden yatmaya karar verdik. Hava açık yıldızlar harika görünüyordu ay ışığı fazla ama tam bir dolunay değildi.

Gece bir iki defa yanlış alarm verildi kalktık tekrar yattık, ben ikinci yanlış alarmdan sonra uykumda kaçtığı için yatmadım. Alt kata inip kahve baktım yoktu geri çıktım yukarıya bede nöbetçilerle beraber etrafı seyretmeye başladım.

Kolumda saat yoktu ama saat yaklaşık 04:00 sularında diğer gemilerle aramızda bir dalga hareketi gördük geminin ışığını çevirince zodiac bot yaklaşıyordu geminin solundan evet hareket başlamıştı arkadaşlarda kalktı bu arada. Bot gemiye sol arkadan yanaştı ve çıkmaya çalışıyorlardı aşağıda ekipler ellerine ne gelirse bota atıyor itfaiye hortumuyla su tutuyorlardı bu sırada sağ taraftan 2 bot daha yanaşmaya başlamıştı ama benim gözüm yukardaydı aşağıdan gemiye binebilmeleri çok zordu, evet düşündüğümde olmuştu helikopter sesi yoktu sesini duyduğumuzda tam geminin üzerinde Cooger tipi helikopteri göründü, halatlar sarktı hemen aşağıya askerler kaymaya başladı geminin ön tarafındaydık arkasına indirme yapıyorlardı oradaki arkadaşlar askerlere sopalarla girişti üç askerin al aşağı edildiği bilgisi geldi. Ben sadece sopaların kalkıp indiğini gördüm ben hala yukarılara bakıyor 2. Helikopterinde ön tarafa indirme yapacağını düşünüyordum. Yukarıdan aşağıya sürekli ses bombaları atılıyorlardı, ışık bombası atılma riskine karşılık bakmıyordum o tarafa. Ses bombasına karşında kulak tıkacı kullanıyorduk. 3 İsrail askerini aşağı atmışlar alt güverteden de almışlardı. Helikopterden ses bombası atmaya devam ediyorlar hatta arka tarafa doğru ateş ediliyordu sürekli. Gemini arkası çözülmüş gerçek mermiyle vurulanlar vardı. Öne doğru kaçışmalar olmuş ve 3-4 İsrail askeri artık gemini arkasında organize olabilmiş ve diğerleri de iplerden sarkmaya başlamışlardı. İki kişi saldırmaya karar vermişti yerden demir çubuk alıp yukardan sarkan askerlere kitlenmiş aşağıda artık organize olmuş askerleri gözden kaçırıyorlardı. Kendisini tuttum artık silahlı adamlara karşı sopalarla hiç bir şey yapamayacağını bağırdım ve tuttum. Sağ taraftan bacaklarından vurulmuş arkadaşı gördüm hemen ona odaklandım sargı bezi çıkartıp bacaklarını sarmaya başlamıştım etrafımda 8-10 kişi vardı. Bu sırada İsrail askerleri geminin arkasını tamamen ele geçirmiş artık öne doğru gelmişlerdi. 5 İsrail askeri toplu şekilde arkaya yanaşmış silahları çevirmişlerdi üzerimize “Don’t Move” diye bağırıyorlardı. Ben bacaktaki kanamaya baskı yapıyor ve sarmak için hazırlanırken bana da “Don’t Move” diye bağırıyorlar. Bende onlara ben doktorum diyorum ve hareketimle hastayı saracağımı gösteriyordum. Üzerimde hatırlamıyorum ama 4-5 tane plastik mermi patlamıştı bile ama ben hala doktor olduğumu ve kanamanın olduğunu gösteriyordum tam bu sırada kafamda bir darbe hissettim ama hala elimde sargı bezi duruyordu ve yaraya baskı yapmaya devam ediyordum. ( Femur kırık ve diger bacağındanda vurulmuş). Bana yere yatmamı söylüyorlardı yatmayınca da 2 asker beni yatırıp hastadan uzaklaştırdı. O sırada kafama vurduklarında kafamın kanamaya başladığı hissettim. Herkes yere yatmıştı artık, hepimizi plastik kelepçelerle arkadan bağladılar yüzükoyun yerde yatıyorduk. Hala doktor olduğumu yaralıya müdahale için izin vermelerini istiyordum bana sadece hareket etme diye bağırıyorlardı. Yaklaşık 2 saat boyunca eller arkada sıkıca plastik kelepçelerle bağlı yerde yatık bu süre boyunca sürekli tepemize helikopterle askerler gelip indirme yaptı, helikopter yanaşınca ıslak zeminde sabah karşı yatan bizler üşümeye hatta titreme ye başladıkı. İki bacağından vurulan sonradan adının Ahmet olduğunu öğrendiğim arkadaşım bana yalvarıyordu yüzü solmuş kan kaybından şok belirtileri başlamıştı hayatımda kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim, benimde kafam kanamış yüzükoyun yattığım için göz kapaklarıma kadar kanın geldiğini hissettim ama tek düşüncem Ahmet’in az sonra şoka girip ölebileceğiydi. Defalarca ve defalarca askerlere seslendim çoğu zaman cevap bile vermediler. Askerlerden birine “doktorum ben izin ver yardım edeyim” dedim , bana “Ne ilginç….. Ben seni öldürebilirim.” dedi. Ahmet’le aramızda 1 metre kadar vardı ve yüz yüze bakıyorduk diğerleri bizden daha arkada geminin ön tarafına doğruydular biz koridor gibi ön tarafı arkaya bağlayan kısımda sağlı sollu yatıyorduk. Ahmet e sadece “Sabret…” “Geçecek bunların hepsi” diyebiliyordum. Ahmet dualar ediyordu. Şahadet getiriyordu. Gözümün içine bakarak yalvarıyordu bana . Saatler geçiyor yerde yatmak eller arkada sıkıca bağlı halde çok acı vermeye başlamıştı eller uyuşmaya başlamıştı. Birkaç arkadaşım ellerinin acısına dayanamamış bağırmaya başlamıştı. İsrail askeri Gelip sırtına basıp kelepçeleri değiştirmişti. Benimde ellerim acıyor hatta uyuşuyordu ama sırtıma basılıp kelepçenin değiştirilmesini istemedim ve dayanıyordum. Dr. Zekeriya (Filistin asıllı) benim ayak tarafımda yaklaşık 3m mesafede idi ellerinin morardığını o göremiyordu sadece acısına dayanamıyor sesi titremeye başlamıştı bile. Ben yan yatıp arada arkada ne olup bittiğine bakıyor İsrail askeri bağırınca düzeltiyordum pozisyonumu. Dr. Zekeriya’nın yanında yatan arkadaşın bacağında kurşun yarası vardı. Acısına dayanamıyor yardım istiyordu, gözlerimle gördüm İsrail askeri neren acıyor diye sordu yaralı arkadaşım (ismini bilmiyorum ) bacağında kanlı bölgeyi gösterince İsrail askeri yaklaştı sandık ki yardım edecek böle bir şey görmedim ben hayatımda ayağıyla kurşun yarasının üzerine bastı ve çenesini kapatmasını söyledi. Bunu gördükten sonra Ahmet için yardım istemeyi kestim. Bir ara İsrail askerleri geminin üzerinde tüm milletlerin bayrağı asılı olan ipleri kestiler. Türk bayrağı Ahmet’in yüzü ile benim yüzümün arasına düştü koridor olduğu için sürekli askerler oradan geçip duruyorlardı, Bayrağı çenemle çekip yüzümün altına getirip yanağımı koydum üzerine ıslak zeminde saatlerce yattık.. Acılar çekilmez hale geliyor alt katlardaki çatışmaları duyuyorduk. Helikopterler yanaşınca geminin üzerine ne kadar kovan varsa rüzgârıyla başıma çarpıyor yüzümüze gelmesin diye kolluyorduk. Bir ara sandalyeler uçuştu kafama 4-5 sandalye dayandı artık helikopterin rüzgârı sandalyeleri o kadar şiddetle iteliyordu ki boynum kırılacak gibi hissediyordum. Neyse saatler geçti bilmiyorum ne kadar oldu güneş baya yükselmişti artık 8-9 diyebilirim saate geminin ele geçirilmesi tamamen bitmişti sanırım artık bizleri kaldırıp oturttular dizlerimizin üzerine ve dışarı bakar pozisyonda. Bu sırada kovanları topladı askerler gemideki kanları yıkadılar cesetlerin üzerini örttüler. Bizleri teker teker aşağı inilen deliğin önüne getirdiler , eller bağlıyken inme şansımız yoktu , ellerimizi çözüp aşağı inmemizi sağladılar hemen aşağıda tekrar arkadan plastik kelepçelerle bağladılar. Sonra bir alt kattaki koridora gidip tekrar bizi geminin içine dönük vaziyette dizlerimizin üzerine çöktürdüler bu durum yaklaşık 3 saat sürdü ve çok acı veren bir süreçti. Sonrasında aşağı kattaki salondaki tüm eşyaları salonun orta kısmına toplayıp koltukları boşaltıp bizleri oralara taşıdılar. Bu sırada ellerimizi arkadan çözüp önden bağladılar. Teşekkür mü etseydik bilemiyorum J . Teker teker aşağı götürülüp koltuklara oturtulduk ve yolculuk böle devam etti. Yaklaşık 8 saat sonra Asdot limanına ulaşmıştık. Gemiden çıkartılma işlemimiz gece yarısına kadar sürdü ben Kafamda yarık ve omzumda ağrı olduğu için hastaneye götürülmek için ayırdılar. Hastaneye gitmek için gece 12:00 civarında minibüse bindirildim. yaklaşık 3 saat orda bekledim, 4 yaralı olunca hastaneye gidecek yaklaşık 45 dak uzaklıktaki hastaneye gittik. Acil serviste Orijininin Rus olduğunu tahmin ettiğim hemşire ve doktor tarafından pansuman yapıldı ve tetanos aşısı yapıldım.

Daha sonra hapishaneye doğru yola çıktık İsrail’in iç kesimlerinde çöle doğru Be’en Sabba bölgesindeki hapishaneye getirildik yaklaşık 1 saat sürmüştü yolculuk. Diğer arkadaşlar çoktan hapse girmişti bile biz 4 kişi tedavi sonrası hapse getirildik. Hapse girmeye sevinen tek insan ben olabilirim sanırım. Gece 04:00 den sonra ertesi gün öğlen 13:00 e kadar başımızı yastığa koymamıştık ve ellerimiz bağdan kurtuluyordu. (33 saat) girer girmez bize temiz kıyafetler verildi diş fırçası sabun verildi duşa girip hemen yatağa yattım. Yemeğe kaldırıldım 2-3 saat sonra tekrar yatağa girdim . Kuş tüyü yataktı sanırım :p Yada bana öle geldi J. Ertesi gün sabah bizi 04:00 de kaldırdılar gideceksiniz diye ama hapisten çıkmamız saat 15:00 i buldu . Tel-Aviv e doğru yola çıktık uçağa binmemiz sanım 7-8 gibiydi. Tüm ekibin tamamlanması ve yola çıkmamız 00:30 u buldu gerisi hepiniz biliyorsunuz ..
 

Slokr

Profesör
Katılım
17 Mayıs 2009
Mesajlar
2,841
Reaksiyon puanı
33
Puanları
48
Sonuna kadar okudum.Bu sadece arkadaşının gördükleri bide görmediği neler var kimbilir.
 

adrasa

Dekan
Katılım
8 Aralık 2009
Mesajlar
6,512
Reaksiyon puanı
37
Puanları
48
bende hepsini okudum yapılanları görünce tekrardan israilin kökünü kurutmak istedim
 

LastKing93

Doçent
Katılım
30 Mayıs 2010
Mesajlar
620
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Vay Hainler.. Elbet Layığınızı Bulacaksınız!!

Yazıyı Paylaşmanızdan Ötürü Teşekkür Ederim.. Gerçekleri Öğretmesi Açısından Faydalı Yazılar Bunlar,Bunların Çevirisini Yaparak Çeşitli Sosyal Platformlarda Da Paylaşırsak Eğer Haklı Davamız Daha Da Güçlenir Diye Düşünüyorum.. Saygılar...
 
Üst