insanlar yaşadıkça,yaşanacaktır

Bu konuyu okuyanlar

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
İnsana çok şeyi öğretebilirsiniz,
bazı şeyler'ide siz isteseniz'de, öğretemezsiniz kendisi öğrenir
Düşünme,tecrübe,inisiyatif,sakinlik,olgunluk




Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış.
Çırağına ” Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.

“Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma”
diye ilave etmiş.

Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş.
Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.

Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.

Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.

Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş.
Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün.
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.

İkincisinde, onlardan müspet,yapıcı,olumlu olmalarını istedin.
Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”

– Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
– Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
– Asla bilmeyenle tartışma.


yapıcı olmak zordur,insanları eleştirmek,haklarında yorum yapmak kolaydır,lakin insan yapıcı olmaya,hem kendisine
,hemde çevresine faydalı işler yapmaya başladıkça,etrafını değil kendini sorgulamaya,kendi hatalarını görmeye
başlar,tamam bu onun hatası ,peki ama benim hatam yok'mu!!,ben nasılım!!!




Alim gemiye biner,uzak diyarda bulunan arkadaşını görmek ister,gemi denize açılır,hava güzel,deniz sakindir.
yola çıkalı 1 hafta olmuştur,alim gemide etrafı seyrederken,yanından tayfanın geçtiğini görür,hemen kolundan
tutar,sorar tayfaya
-be adam,senin okuma yazar'mısın??!!!
tayfa omuz silkeler,başını sağa sola sallar
-hayır bilmiyorum efendim
alim hemen yarı alaycı tavırla söylenir tayfaya
-Eyvah,eyvah!!!!gitti ömrünün yarısı,der tayfanın kolunu bırakır.
tayfa omuz silkeler,işinin başına gider
yolculuğun 3.haftasında aniden ,fırtına çıkar,her yer,her şey allak bullak,herkes panik halinde,yolcular ise
korku içindedir.
tayfalar ise yelkenleri düzenlemek için güverteye çıkmışlardır,bu esnada kendisine soru soru sorulan tayfa,geminin
güvertesinde kuytu kenarda,sinmiş,korku içinde etrafına bakınan alimi görür,hemen kolundan tutar sorar

-efendim,efendim kalkın durmayın, yüzme bilir'misiniz
alim ,korkuyla karışık ,şaşkınlık içinde tayfanın yüzüne bakarak

-hayır yüzme bilmiyorum!!!!!!!!!!
tayfa hayret,şaşkınlıkla alime bakarak
-eyvah gitti ömrünüzün tümü

insanlar hakkında kesin yargıya varmadan önce,aynı ortamlarda,yada başınıza gelebilecek sıkıntı anlarında,kendi başınızın
çaresine bakabilecek kadar güçlü'müsünüz.
insanların eksiklerini görmek yerine kendi eksiklerimizi görmemiz önemlidir
sanayinin bir çok alanı vardır,sanayi yerlerinde,inşaatlar'da her tür insanla karşılaşırsınız.
kimi zaman dilinizle,kimi zaman gücünüzle mücadele edersiniz,yaşamak için bir çok iş öğrenirsiniz .
ne tayfanın nede alimin durumuna düşmemek için,yerine göre mühendis,yerine göre amele olmak zorunda kalırsınız,yaşamak istiyorsanız eğer ,
denizde boğulmak istemiyorsanız,okumayı bildiğiniz kadar yüzmeyi'de bilmeniz gerekir,bu zor olabilir,insan aç ve açıkta kalınca anlıyor.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
baharın ilk günlerdir,artık her taraf yeşermekte,bütün canlılar kışın üzerilerindeki yorgunluğu atmaya çalışmaktadırlar,dağın uçurum sayılabilecek olan kenarında,kayalıkların çatlak yerinde kendine yer tutabilmiş olan neredeyse ,yaşı 1 asır olacak ,cam ağacı yaşamaktadır.
Güneşin ışıkları ortalığı aydınlatırken,rüzgarın kuvvetiyle ,çam ağacının dibine ,sarmaşık tohumu düşer.

1 hafta içinde çatlar,filizlenir,4 haftayı tamamladığında ise çam ağacının yarısına varmıştır,çam ağacı ise rüzgarın esintisiyle sallanırken,dallarından çıkan sesten başka ,ses duyulmamaktadır.
3 ay olup yaz sıcaklıkları hissedilmeye başladığında ,sarmaşık çam ağacının ,tüm gövdesini sarmış ,en tepeye cıkmıştır,çam ağacına gelen bütün güneşi kesmiş,çam ağacını ise tepeden bakmaya başlamıştır.

yaz sonlarıdır,en sonunda ,sarmaşıktan ses gelir.
-ey!!! çam ağacı ,görüyor'musun beni,bak ne kadar çabuk büyüdüm,senin her yerini kapladım,hani nerede azametin,gücün,sen kaç yıldır buradasın,hep aynısın,bana bak,beni görüyor'musun.

çam ağacından sadece rüzgarla gelen ,dallarının arasından gecen rüzgarın sesi gelir,çam sesini çıkarmaz

zaman geçer,yaz bitmiştir artık sonbahar gelmiş,hayvanlar göçmeye başlamıştır,soğuklar kendini hissettirmeye başlar,sonbaharın ortalarında iken,aniden gece yarısı ,fırtına kopar,her yer karışmış,rüzgarla gelen yağmur,ortalığı hallaç pamuğu gibi dağıtmıştır.
Fırtına sabaha kadar devam eder,gün ağarırken,sarmaşıktan eser yoktur,sadece çam ağacının orasında ,burasında kalan parçaları vardır,çam ağacı ise sanki fırtına olmamış gibi,dallarını,rüzgara uyarak ,sallamaktadır.

şunu unutmayın,ne olursanız olun,temeliniz sağlam olmalı,sarmaşık olmanın faydası yok,tecrübe çok önemlidir,çoğu insan,esnaf,mal sahibi bu yüzden silinmekte,sarmaşık gibi savrulmaktadır,bu gün tek meslek sahibi olmak yeterli değildir,mesleğiniz,maddi durumunuz ne olursa olsun,yeri geldi'mi,inşaatlarda amele dahi olabileceğinizi unutmayın(ben bizzat kendi gözlerimle gördüm,bunu yaşayan insanlar biliyorum)

unutmayın(bilenlere sözüm yok)
"ne oldum demeyin,ne olacağınızı düşünün"
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
olay ,gerçektir,yaşanmıştır.

karı,koca ev yapmaya başlarlar,istek,hırsla,şevkle birlikte evin yapımında çalışmaktadırlar,ama evin bitmesine 5-6 ay kala,kadın vefat eder.
Adam kendisi mahzun,üzüntü içerisinde evini bitirir,oturmaya başlar,tek başına yaşamak zor geldiği için yeniden evlenir.
aradan fazla zaman geçmez,1 sene içinde adamda vefat eder.
evin sahibi artık yeni gelen kadındır,oda tek yaşamak zor geldiği için yeniden evlenir.

bana bunu anlatan arkadaş,şu sözü söyledi.
evi yapan ,emeği gecen başkaları,eve gelip sahibi olan başkası,en tuhaf olanı ise,bu olanlardan hiç haberi olmayan yabancı erkeğin ise o evin sahibi olması.
"Kime niyet ,kime kısmet"
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
bu olay yaşanmıştır.1989 yılı olacak sanırım:)
konuşma 2 kişinin arasında geçmektedir.

-ben sanayide çalışan insana dinini öğretmek isterim.
peki sen sanayide çalıştınmı hiç!!!
-hayır ,çalışmadım.:(
peki,nasıl öğreteceksin,orada çalışan insana,ustasından hata yaptı'mı dayak yer,küfür yer,soğukta elleri donar.yazın yanar!!!!???
-olsun,ben gene anlatırım!!:)
hayır ,anlatamazsın,sen dayak yersin.(bu sırada ezan okunmaya başlar):mad:
-neden dayak yerim.:oops:
sen önce kendine bak,ondan sonra ders ver sanayideki adama,
-benim neyim var,:rolleyes:
bak kardeşim, o boynunda takılı olan zincir altın'mı
-evet,ne oldu?
altın erkeğe haram değil'mi,neden takıyorsun?
-hoşuma gidiyor.
peki ezan okunda namaza neden gitmedin
-!!!!!!!:oops::rolleyes:
tamam anladım,bak boynundaki altın zinciri çıkaramıyorsun,namaza gitmiyorsun,bari ezan okunurken ayak ayak üzereydin,ezana saygı duyup'da,ayağını indir'seydin ya.
sen ayağını bile indirmekten acizken,başkasına nasıl din dersi vereceksin,boşversene':mad:
-!!!!!!!!!!!:(:oops::rolleyes::rolleyes::rolleyes:
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
gazete köşe yazarlarını okumayı severim,bazen çok güzel ,yazılar çıkar,ilginç bilgileri okumak nasip olur,işte buda onlardan

devlet dairesine işçi alınacaktır,Mehmet bunu duyunca hemen başvurusunu yapar,ama boş durmaz.
tanıdıkları vardır,Ahmet beyin yanına gider,durumunu Arz'eder,,işe girebilmesi için yardımını ister,Ahmet beyde kendisine yardımcı olacağına dair söz verir,tabi bu arada Mehmet'e iş'de verir, Mehmet yardım edeceğini düşündüğü için Ahmet beyin işini seve seve yapar.
sonra düşünür neden olmasın,tek tanıdığı Ahmet değildir,2 3 kişiye daha gider onlarında sözünü alır,onların işini'de yapar.

gün gelir ,imtihan yapılır,imtihana 50 kişi girer,1 kişi alınacaktır,akşam olur sonuçlar açıklanır,Mehmet imtihanı kazanmıştır.
Mehmet oturur ,düşünmeye başlar,kim yardım etti acaba,kendi kendine düşünürken,kendi ismini duyar.
koşarak kendini çağıran kişinin yanına varır,konuşmaya başlarlar.
merhaba Mehmet

-merhaba efendim

hayırlı olsun ,imtihanı sen kazandın

-sağ'olun efendim

nasıl kazandın ,biliyor'musun peki

-evet efendim,der ama içindende kim yardım etti,diye düşünmektedir .

hayır Mehmet bilmiyorsun,burada torpili olmayan,desteği olmayan tek sen vardın.
bende torpili sevmem,bu yüzdende imtihanı kazanmanı sağladım.
-!!!!!!???????????
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
olay yeri İstanbul(gazete köşe yazısından)

tam hatırlarım desem yalan olur,belediye yada valiliğe ,Hollandadan özel mektup gelir,mektupta,yanlarında çalışan elemanlarını ,2 hafta yada 1 aylığına,hollandaya gelmesini,hollanda'nın sinyalizasyon düzenini yeniden ayarlama yapması istenmektedir.
bu okuyan vali,belediye başkanı ,hayretle o elemanı çağırır.

bu nedir,senin bu işlerde uzmanlığın var ,iyi ama benim neden haberim yok!!??
-efendim benim CV imde ,bu yazılıydı!
nasıl yani?
-evet ben işe girerken,kendim hakkında bütün bilgiyi yazmıştım,okumuş olsanız haberiniz olurdu.
!!!!!!!!!!!!!!!!!???????

elemana izin verilir,o kişi Hollanda'ya gider ,bütün sinyalizasyonu yeniden düzenler gelir.Bu eleman zamanında boğaz köprüsü yapılırken,yapılan yerin yanlış olduğunu ,o zamanki başbakan söylemek istediği vakit,kendisinin engellendiği,başbakanla konuşturmadıklarını söylemiştir.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Şimdiki aklım olsaydı

Bu yazdığım olay 1975-1980 yılları arasında ,TRT 1 de anlatılmıştır,
karı,koca akrabalarının düğünlerine gitmek için çok samimi oldukları komşuları Ayşe hanımlardan ödünç olarak,takı olarak kullandıkları broşlarını isterler.
Ayşe hanımda ,onları kırmaz verir.Düğün biter emanet takıyı 2 gün sonra verirler,zaman geçer,tayinleri çıkar,başka şehirlere göçerler.
8 10 sene sonra ,vesile olur karşılaşırlar,muhabbet etmeye başlarlar.


Nalan hanım bu ne hal sizden ayrıldığımızda genç,diri idiniz??
-ah hiç sormayın,Ayşe hanım hatırlarsanız düğüne gitmek için sizden o gece broş emanet almıştık
iyi ama bunların ,o broşla ne ilgisi var!!!
-biz o gece düğünde o broşları kaybettik!
hay ALLAH gene anlamadım.ne oldu yani
-hatırlarsanız o broşları 2 gün sonra getirdik,sarraftan yenisini aldık,size söyleyemedik.
fakat ,nasıl olur
-evet o broşların borcunu ödemek için ikimizde çok çalıştık,işte olan bu

iyi ama Nalan hanım o broşlar sahteydi,neden söylemediniz???
-!!!!!!!!!!???????????


Hayatınızda başkalarına olmayanı var göstermek için,emanet alıp hava atmayın,başkalarının malıyla,arabasıyla gösteriş için kendinizi zora sokmayın,varsın olmasın,gösterişsiz olsun.
Aldığınız emanet'de sorun yaşadıysanız açıkça söyleyin.Daha sonra büyük sıkıntılara düşürmeyin kendinizi.
kısaca atasözümüzdür,unutmayın
"Emanet malın canı,Gnde olur"
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
bu olayda gerçek isimler değiştirilmiştir.

Ben,nedim,necip(nedimle,necip kardeş'tir),Akşam saat 19-19:30 sırası mahallede duvar kenarında ayakta muhabbet ederken,yanımıza galip gelir.

-selamünaleyküm
Aleyküm selam
-okey oynamaya gidiyor'musunuz?
evet ,ortak hadi gidelim.
-bak oğlum,kahveye Kenan'da gelecek,bana yardımcı olun ,oyunun hesabını Kenan ödesin
tamam ortak,hadi biz gidelim ,Kenan oraya gelir,haberi var.

kahvede hoş sohbet,muhabbet oyun başlar.kardeşler oyunda kürek çekmekte,dönen dolaptan ise Kenan'ın haberi yoktur.oyun sonuna doğru,galibin sayı 4,Kenan'ın sayı ise 2,galip oyunu açarsa, hesap Kenan'da kalacaktır.

Fakat umulmadık hareket olur,kardeşlerden necip,Kenan'a okeyi kapaklar,tek taşa dönene Kenan ise bu fırsatı değerlendirir okeyi atar.Oyun ise galip'e kalır.

kahveden çıkıp yürürken aralarında şöyle konuşurlar.

Kenan kardeşlere dönerek
-oğlum domuzdan kıl kopar'san kardır.nasıl oyun kaldı
ortak ,hesabı iyi yükledik ama,
-ödesin ,ödesin
Kenan kendisi için döndürülen oyundan haberi olmadığı için saf saf konuşmaktadır

tezgahı kuran galip ise ,arkadan gelmekte,hem cebindeki paranın hesabını yapmakta,öte yandan'da oyun nasıl kendisinde kaldı,anlamaya çalışmaktadır.

e hayat bu,yenir içilir,hesap başkasına kesilir,arkadaşlarınıza çok dikkat edin.bu tecrübeyi yaşadığımda yaşım 18 19 idi.

evet bu olaylar benim yanımda oldu,benim ise en büyük özelliğim,kör,sağır,dilsiz olmamdır:)zira herkes güvenir,konuşur,olan bende kalırdı,
halende öyleyimdir.
atasözüdür
"kol kırılır,yen içinde kalır"
 
Son düzenleme:

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Amerika'da askeri fuar açılır,Türkiye'den her zaman olduğu gibi ,TSK heyet gönderir.Heyet fuar alanını hem dolaşır hemde beğendikleri hakkında bilgi almaktadır.
Telsiz bölümünü gezen General,eline aldığı telsizi incelerken ,kendi kendine gülümser,sonra omuz silkerler.
O anda orada telsizlerin tanıtımında görevli gelir,sorar,
-Generalim ne oldu,neden gülümsediniz,mümkünse,söyler'misiniz??
yok,yok önemli değil!
-yok hayır söyleyin,bilmek isterim.
dedim ya ,önemli değil,saçma,hemde çılgınca
-bakın en önemli icatlar,çılgın olarak düşünülen fikirlerin sayesinde bulunmuştur!!
peki.benim aklımdan geçen,telsizi yeri gelince'de ,Silah olarak kullanma imkanı olur'mu,düşüncem buydu.
- neden olmasın.hemen not alıyorum,size bunun hakkında bilgi vereceğiz,
Görevli hemen kağıt kalem çıkarır,not alır,general'inde ismini ,adresini alır gider

Aradan epey zaman geçer,1-1.5 sene kadar olay ,orada kalmış ,general ise unutmuştur,
gelen mektupları karıştırırken kendi adı yazılı olan mektubu görür ,merakla açar,içindeki yazıda

Sayın generalim....... ..........
O gün konuştuğumuz düşüncenizi Ar-ge bölümüne ilettim,yapılan araştırmalar sonucu verim alamadık,bunun sebebi mermi telsizden çıkarken
yaymış olduğu ısı telsizin içindeki dirençleri bozmaktadır,Telsizde kullanma özelliğini yitirmektedir.


General şaşırmış halde mektuba bakar kalır,zira o saçma dediği ,olmaz dediği düşüncesi ,başkaları olumlu yanaşıp denemiştir.

evet Ar-ge son zamanlarda en çok duyduğumuz cümlelerin başında gelmektedir,Bizler Bilim için fikrini söyleyene aptal ,salak muamelesi yapar,kendimizi üstün görür ,başka düşünceleri dışlarsak,varacağımız yer,alacağımız sonuç Engizisyon sistemi olur.

Garibime giden ise şudur.fabrikalarda çalışan bazı işçiler çalışırken,üretimi artıracak buluş yapar,fabrika üretimde yıllık belli oranda zarardan kurtulur,yada kar eder,bunu bulan işçiye ise herkesin yanında takdir belgesi,altın kaplama dolma kalem,yada saat hediye edilir,dalga geçer gibi.sonrada verim beklerler.
Halbuki belli kar payı verseler,başka işçilerinde ,katkıları olacak ,onları teşvik edecek yada üretimi artıracak taleplerle geleceklerdir.
 
Son düzenleme:

Lazanya Yiyen Adam

Öğrenci
Katılım
19 Kasım 2018
Mesajlar
28
Reaksiyon puanı
22
Puanları
3
Bu konunun amacı nedir? Kendi blog sayfanızmış gibi kullanıp, zaman zaman güncelliyorsunuz.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Bu konunun amacı nedir? Kendi blog sayfanızmış gibi kullanıp, zaman zaman güncelliyorsunuz.
burası kendi blog sayfam değil,yanı bu forumda konu acan,devam ettiren herkes blog sayfa'sımı açmış oluyor!!! çok tuhaf:rolleyes::):);),insanlara yaşanmış olan,yaşadığım tecrübeleri aktarmaya çalışıyorum,konunun amacı en başta yazılıdır,baştan sona doğru yeniden okursunuz umarım,aklıma geldikçe bu bilgileri aktarıyorumki,başka yaşayan insanlarda faydalansın.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
bu video hakkında yorum yapmıyorum,gerek yok zaten.

 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Oymak başı sınavı
bu olayı kardeşimden öğrendim,Olayı yaşayan şahıs,kardeşimin arkadaşı Ahmet anlatmıştır.
Oymak başı sınavına 30/40 arası kişi girer,herkes tek olarak ayrı sıralara oturur,kağıtlar dağıtılır,2-3 dk sonra
sınava başlanır.Sınavda sorular ise.

1-ayağa kalkın bağırın
2-etrafınızda dönün
3-isminizi söyleyin
bu şekilde 10 yada 15 soru vardır,sınavın başlamasıyla beraber ,sınav yerinde bağıran,etrafında dönen,zıplayanlar
ortalık harman yerine dönmüştür.Ahmet ise kağıdı eline alır, hiç tepki vermeden soruları tek tek okur,
son soruda şöyle yazmaktadır.

"Yukarıda yazılı olan soruların önem derecesi yoktur,Kağıdı boş verip çıkabilirsiniz."

Ahmet bunu okur okumaz ,hemen sınav görevlisinin yanına gider ,kağıdı boş olarak verir çıkar.

sonuç açıklanır,sınavı Ahmet kazanmıştır.

ALLAH c.c. bizlere 2 göz ,2 kulak vermiştir,iyi okuyup,iyi dinleyici olmamız lazımdır.
Ezbere neyin ne olduğunu bilmeden harekete geçmek iyi değildir,bazen bunun sonuçları hoş olmayabilir,
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
olay marangozlar sanayisinde geçmektedir.
yanlış hatırlamıyorsam ,1988-89 yılı olmalı,aylardan ağustos ,Ramazan mübarek gün, herkes oruç


-sen ne zamandır oruç tutuyorsun?
15 yaşımdan beri tutarım bayram abi
-cık cık cık!!!peki ne zamandır namaz kılıyorsun?
1 -2 aydır
-cık cık cık!!!baban içer'mi?
evet bayram Abi içer,ama Ramazanda orucu tam tutar
-cık cık cık!!
yahu bayram Abi,hep cık cık çekiyor'sun,hep sen sordun!
peki senin çocukların var'mı??
-evet var
sigara ,içki içer'mi?sözünü dinler'mi
-evet ya içerler,hemide dinlemez'ler!

be hey bayram Abi,benden,bizden sana'ne ,ahirette hesap günü
senin yakana ben değil senin çocukların yapışacak.
Sen önce kendine baksana,elden sana'ne!!:mad:

-!!!!!!!!!!!!!!!!

insanları sorgulamadan önce kendimize bakmalıyız,biz düzgün'müyüz.
eskilerin Atasözü vardır.
"Mum dibini görmez"derler

Bob marley'inde güzel sözü vardır.
Sen kim oluyorsun da benim yaşadığım hayatı yargılıyorsun!!
Ben Mükemmel değilim... ve olmak zorunda da değilim....!!
Parmağın ile beni işaret etmeden önce,ellerinin temiz olduğundan emin ol... * Bob Marley
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Nasrettin hocanın fil hikayesi vardır ,duymamış olmamanız imkansızdır.
Bu olayın farklı versiyonunu bizzat yaşayıp ,görmek nasip oldu.

Çalıştığımız şantiyenin yemekleri iyi değildi.
Şefe söyleyelim değiştirsin diye karar aldılar,şantiyede kardeşimle birlikte çalışıyoruz,
baktım kardeşim önde 15 kişi kadar arkada,kardeşimin elinde Tabldot içinde yemekle,şefin bürosuna
gidiyorlar(kardeşimde her şeye avukatlık yapmayı severdi)
10 dk sonra ben koğuşta otururken,baktım'ki o 15 kişilik grup geri gelmiş,ama kardeşim yok,sordum.

-siz neden geldiniz??
Erhan şefin yanına girdi,o konuşur diye gitmedik
-yaa ,öylemi dedim yerime oturdum.

40-45 dk sonra kardeşim geldi,hepsi tavuk gibi başına üşüştüler.
-Erhan ne oldu ,yemekçi değişiyormu
hayır arkadaşlar bundan sonra bu yemekhaneden gelmeye devam edecek
-??????????????
- Erhan neden söylemedin gardaş,yemek için geldiğimizi
ulan ben şefin yanına girdiğimde,siz neredeydiniz ,arkamda olup beni neden desteklemediniz,kaçtınız
ben enayi'miyim

-!!!!!!??????????? o 15 kişilik grup moloz gibi ortada kalır.

bende olayın nasıl olduğunu sordum
-Erhan ne oldu ,hayırdır
Abi büroya vardık,kapıyı çaldım,içeri girdim şefle konuşacağım,arkama baktım kimse yok
-E başka!
şef yemek yiyormuş o sırada,bende vardım yanına ,konuştuk

-Erhan hayırdır ,ne oldu
şefim sizi yalnız görünce takılayım dedim,hem birlikte demleniriz
-tabi buyur gel
şefim bu yemekhanenin yemekleri güzel,burayı bırakmayın
-peki Erhan olur

işte olay bu Abi,hem önden gideceğim ,hem beni satacaklar

bakın arkadaşlar,baş seçtiğiniz insanı ortada bırakırsanız,sonucuna katlanırsınız,kimse salak değildir,
kimse kendi ekmeği ile oynanmasınada müsade etmez,ya birliktesiniz ,yada hiç,
bu kafayla gidilirse daha çok fil hikayeleri çıkar.Çevrenizdeki insanları tanıyın,
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Bir kuş soğuk bir kış gününde yiyecek bulmak için kanat çırpıp duruyormuş.
Hava o kadar ayazmış ki minik kuş dayanamayıp karın üstüne düşmüş.
Minik kuş çaresiz soğuk karın üstüne ölümü beklerken oradan geçen bir inek kuşun üstüne sıçmış.
Kuş öyle bir sinirlenmiş ki kanatları donmamış olsa kalkıp ineği dövecek.
Bide bakmış ki bokun sıcaklığı ile kanatları çözülmüş, yaşama geri dönmüş.
Öyle bir sevinçle ötüyormuş ki oradan geçen bir kedi bunun sesini duymuş ve boku eşeleyip kuşu boktan çıkarmış, kuş buna da çok sevinmiş KEDİ ye teşekkür edecekmiş ki KEDİ onu yemiş!

Bu hikayeden çıkaracağımız 3 anafikir var;
1)Her üstüne sıçanı düşmanın sanma! *****************************(her doğruyu söyleyen,düşmanın olmaz zaten)
2)Seni her boktan çıkaranı dostun sanma**************************(bazısı menfaati icabı yardım eder,karşılık bekler,bu modellerede çok dikkat edin)
3) ve en önemlisi: BOKUN IÇINDE MUTLUYSAN, SESİNİ ÇIKARMA*(ne yaparsan yap ,ama sakla(günah'da gizli,sevap'ta gizli tut))
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Eşek arılarıyla geçen günlerim

İnsanlar hep eşek arılarından korkarlar,ben 2-3 ay (başımla, yuvaları arası)1 karış mesafede
çalıştım.
Mayıs yada haziran ayı olmalı ,çalıştığım makinaya bindim(Skreyper)camın önünde aniden eşek arısı
belirdi,makinayı işim gereği ben çevirdim ,eşek arısı'da ,makinayı takip etti,dikkatimi çekti.

Makina'yı durdurup bekledim,eşek arısı omuz hizam'dan ,makinanın içine girdi,bende nereye gittiğini görmek için
başımı çevirdiğimde,başımın tam 20-25 cm arkasında yuvalarını gördüm,o an durdum,hiç hareket etmedim,baktığımı
gören eşek arısı,yuvanın üzerine bana doğru döndü.3-5 sn karşılıklı birbirimizi izledik.

çok komik gelir ama olan buydu,sonra o işine ben işime döndük.

Günler böyle geçip giderken aramızda ,birbirimize karşı güven oluştu,benden zarar gelmeyeceğini anladıkları için ,
bana karşı saldırıda bulunmadılar,asıl garip olan bundan sonrasıdır,bana karşı oluşan güvenleri sebebiyle,
eşek arılarının,sırtlarını,duyargalarını elledim,okşadım.
Ne saldırdılar,nede korktular,sonbahar başı olmalıydı, makineye çıktığımda gitmişlerdi.Yuvada yoktu yerinde.
O zaman şunu iyi anladım'ki,en zararlı canlı insandır.

1-hayvan ihtiyacı için,yavruları yada kendisini doyurmak için avlanır.
Peki insan,zevk için öldürür,zehirler,bırakın hayvana,insan kendi hemcinsine karşı dahi(düşman olsa neyse)
para için,sudan sebeplerle dahi yapıyor.

2-Hayvan yuvasını,kendi belirlediği sahayı korumak için saldırır,
İnsan başkasının malına el koymak,çalmak için saldırır,gerek görürse kendi akrabasına,aile efradına dahi zarar verir.

3-Hayvanlar durup dururken ne insana,nede birbirine kolayca saldırmaz(tehdit olarak doğası gereği yapar bu normaldir)
Ya insanoğlu,gıcık kaptım ,yok hoşuma gitmedi,senin amacın ne ,bu nedir,kaşının üstünde gözün var,buralar benden sorulur,soru türü şekillerde,kendine münakaşa,kavga ortamı oluşturmaya çalışır(dayağı yedimi Abi,Abi demeye başlarla:)böylelerine oğlum bak git işine dersiniz,anlamayınca dirgeni dürtersiniz:))


hqdefault.jpg
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
kim ne yaparsa,kendine yapar(Alıntıdır,aslında anonim hikayedir)
Böyle olay oldu'mu acaba diye düşünmeyin,her hikayenin,masalın altında ,gerçekler yatar.


Adamın biri köy köy gezer,alışveriş yapar. Her gittiği köyde de ‘insan ne yaparsa kendine yapar’ diye sürekli söylenirmiş. Köylüler bu söylediklerine bir anlam veremediklerinden deli diye geçerlermiş…

Yine bir gün köyün birinde dolanırken hızlı hızlı ‘insan ne yaparsa kendine yapar, insan ne yaparsa kendine yapar’ diye söylenirken köyün bir köşesinde ekmek yapan kadınların yanından geçmiş.
Kadınlardan birisi öf artık bu adam bıktırdı, yetti demiş ve bir ekmeğin içine Zehir'i de koyarak pişirip yağlayıp adamın eline vermiş.

Oh be hepimiz kurtulacağız artık demiş.

Ekmeğini alan gariban, ilerde köyün çıkışında bulunan çeşmenin yanında karnımı doyurur suyumu da içer yola devam ederim diye düşünmüş. Sıcak havanın verdiği bunalma ve tozlu yolun yorgunluğuyla devam ederken çeşmenin başında su içen, yorgun düşen bir gence rastlamış.

Genç; hayırdır amca nereden böyle

Adam;şu karşı ki köyden evlat, sen nereden böyle?
Genç, ‘askerlik bitti köyüme dönüyorum ve çok acıktım su içtim’.
O sırada adam çıkınını açar ve taze ekmeği uzatır gence.

‘Sen benden çok Acıkmış'sın al’ der ve yoluna devam eder.

Genç sevinçle ekmeği alır ve yiyerek köye girer. Ekmek yapan kadınların yanına geldiğinde yığılır kalır.

Ortalık karışır ve ekmeği adama veren kadın koşar. Çığlıkla yıkılan gence bağırır ‘oğlum! diye sarılır.
Ne oldu sana, ne yedin diye sorar?
Yolda bir adama rastladığını ve verdiği ekmeği yediğini söyler söylemez kadının kucağına yığılır ve kadın feryadı koparır.

"kim ne yaparsa kendine yapar ‘der ama iş işten çoktan geçmiştir!

bu hikayede olsa ,günümüzde çok yaşanmaktadır,etrafınıza bakıyorsunuz,başkasını küçümseyen kişinin,
yahut başkalarına alay eden kişinin ,kendisinde,yahut yakınında aynı olaylar vuku olabiliyor,aslında bu sözün ,
farklı türü ise
"çalma kapımı,çalarlar kapını"
"Sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner"
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
iğneyi kendimize batıralım,çuvaldız başkasının olsun.

yanlış hatırlamıyorsam,1975 yazı olmalı , yaz tatilinde Fotoğrafçı dükkanında çalışıyorum,yan dükkanın sahibi
Ali isimli ustaya ne olduysa gıcık kaptım,kızgınım,1-2 gün sonra sabah temizliği yaparken,eski sarı ampulü oynatınca
lambanın duyu ,yerine tam oturmayınca ,titrer gibi yanıp sönmeye başladı.
Öte yandan bu Ali ustanın tek eğlencesi olan radyosu parazit yapmaya başladı,dikkatimi çekti,baktım ampul ışığı
titremeye başlayınca ,radyoda bozuk çalıyor,artık durur'muyum, 2-3 gün böyle devam etti,ben ışığı ayarlıyorum,
Ali ustada arıza arıyor.
öğleye yakın,saat 11-12 arası ben gene ışığı ayarlarken,Ali ustanın arkadaşı ,benim yaptığımı farkeder.

Ali gel ,bak bu çocuk yapıyor!
-Abi ben yapmıyorum,lambayı siliyordum

Ali usta-neden yapıyorsun?? diye sorunca
-Ali Abi ben temizlik yapıyorum


Ali ustanın yanındaki adam
-Ali bırak şunu,çocuk işte,yaptığı cahillik!cahil olmasa yapmaz.
Ne cahili!!,ben okuyorum,cahil değilim.

Halbuki yaptığım elbette cahillikti,ben okumayan insanı cahil bilirdim,iler'ki zaman içinde,cahillikle,okumanın
ayrı konular olduğunu anladım.
Buna en güzel cevabı YUNUS EMRE vermiş

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsin, bu nice okumaktır?
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
yeni horoz

ev sahibi ,evdeki eski horozun ihtiyarladığını düşünür,ertesi gün eve ,yeni genç horozu satın alıp getirir.
horozu bahçeye salar,genç horoz şöyle etrafına bakınır,dolaşmaya başlar,eski horozun yanına gelir
sesini çıkartmadan, kibirle eski horozu süzer,yanından geçip ,tavukları dolaşmaya başlar.

az sonra ihtiyar horozla,genç horoz konuşmaya başlar

-Hoşgeldin,sanırım buranın yeni sahibi sen olacaksın
evet,ne oldu'ki? der genç horoz
-yok yok ,sadece sordum!
var'mı başka söyleyeceğin laf?
-bak senden ricam var,evet artık buralar senin,sanırım sahibimde beni gözden çıkardı,ilk fırsatta kesecek!!
e ne olmuş'ki,ne yapayım
-teklifim şudur,aramızda formaliteden yarış yapalım,hem bende tavukların ,önünde küçük düşmemiş olurum,hemde
kaçıp gitti demezler.

hımm peki olur,yarışalım
-son ricam var
nedir?
-sen hem genç,hem güçlüsün,beni her durumda geçersin,bana senin ,10 mt önünden başlamam için izin ver.
tabi,tabi neden olmasın
-hadi o zaman yarışalım?

ihtiyar horoz ,genç horozun 10 mt önünde,koşmaya başlarlar, yarı turunun bitmesine az kala,genç horozda ,eski horozu
tam yakalayıp ,geçeceği sırada,aniden patlama sesi duyulur,genç horoz yığılır kalır,ölmüştür.


ev sahibin sesi duyulur ,bağırmaktadır

-ulan arkadaş bu horozda SAPIK çıktı!!!!

gençler güçlü,hızlı atik'tirler,ama çoğu maalesef düşünmekten çok,duygularının esiri olmaktadır,kendilerini ispatlamak için
mantıksız,saçma hareketlerde bulunurlar,bizlerde zamanında bunları yaşadık,empati yapmak lazımdır.
ama gençlerin çoğuna nasihat vermeye kalktığınız vakit ,hemen şunu söylerler.bazen biliyorum,ne anlatıyorsun.
söylemeseler bile akıllarından geçen cümle budur.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
ocak ayı,hava kuru ayaz,her yer buz,çalıştığımız fabrikanın yer betonları dökülmektedir.Patronda işi çıktığı için 1 hafta gelemedi,
beton döküm işi eniştesine kaldı.
Döküme devam ettik,hafta sonu patron geldiğinde,epey gürültü,patırtı oldu,
Duyduk'ki eniştesi ölçüyü yanlış aldığı için betonun kod seviyesinin başlangıcı,bitişi arası 10 15 cm fark var.
25-30 metrekare beton komple kırıldı.Öyle kaldırılmayı beklerken.Bende ustamla beraber yukarıda kaynak işi yapıyoruz,benim yapacağım
işim yoktu ,etrafı seyrederken,fabrikanın içine ,açık olan kapıdan ,sahipsiz olan ,yabancı köpek girdi,normalde giremez,zaten fabrikanın köpekleri görse
köpekleri sokmaz,bu köpek fabrikayı dolaştı,döndü geldi o bozuk olan betonun üzerine s...tı gitti.

Öğlen yemekten sonra,hep birlikte çay içerken bu gördüğüm olayı anlattım,aklıma geldi o an söylendim.

Bu hayvan ,koca fabrikanın her yerini gezip,dolaştı,o betonun üzerine neden yaptı!!??

aradan ses geldi

-Abi daha ne olacak , it bile anlamış,:Dsizin yapacağınız işin içine s....yım demiş!!!!!:p


şu yaşadığımız hayatta öyle zamanlar vardır ,dilimizle söylemek istesek'de bunu söyleyemeyiz,çekiniriz,işte burada böyle olağan dışı ,farklı
olaylar olur,söze gerek kalmaz.,anlayan anlar:).
Benim,Sizlerin,başkalarının söyleyemedikleri kelimeler,başka şekillerde,görüntülü olarak vücut bulur.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Bu günkü konum müflis kime denir.

yo hayır bu konuyu yazmayıp,alıntı yapacağım,zira bu konuda bu konuda bilgisi olan kişilerin anlatımını aktarmak en doğrusudur.
Zaten benim bu bölümde yazdıklarımın amacı insanları bilgilendirmek.az da olsa ,fikir sahibi olmalarını sağlamaktır.
ALINTIDIR
220. Ebü Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Ashab:
- Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler. Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir" buyurdular.[1]

Açıklamalar
İnsanlar arasında müflis, parası ve malı bulunmayan veya pek az olan kimse diye bilinirse de, Peygamber Efendimiz, hakiki müflisin bunlar olmadığını açıklamıştır. Çünkü bu durum, daha sonra zengin olmakla ortadan kalkabilir veya ölümle sona erebilir. Gerçek müflis ise hadiste bildirilendir. Böyle kimseler tamamen mahvolmuş, helak olmuş, ahirete götürdüğü hayır ve hasenattan elinde hiç bir şeyi kalmamıştır. Bunların bütün iyilik ve sevapları, üzerlerinde hakları olanlara ve alacaklılarına verileceği gibi, günahları da onların üzerlerine yüklenecek, sonra da cehenneme atılacaklardır. Gerçek zarar ve ziyan, hakiki iflas işte budur. Böyleleri ahiret yoksulu sayılırlar.
Hz. Peygamber'in "müflis kimdir?" tarzındaki sorusu, toplum tarafından onun kelime olarak bilinen manasını açıklamak değil, onları irşad etmek, aydınlatmak gayesi taşımaktadır. Nitekim, Allah Resülü'nün müflisin ahiret hayatıyla ilgili olan gerçek anlamını onlara açıklamasından bunu anlamak mümkün olmaktadır.

Kişinin namazı, orucu, zekatı ve benzeri ibadet ve taatları onun iyilik kazanmasını ve sevap elde etmesini sağlar. Ancak, cennete girmek için bunlar yeterli olmaz. Emredilen ibadet ve taatlarla birlikte, hatta bunlardan daha önemli olarak dinin haram kıldığı, nehyettiği şeylerden sakınılması icab etmektedir. Özellikle maddî ve manevî yönü itibariyle, kulların haklarına tecavüz, amme mallarına hıyanet, Allah'ın affetmeyeceğini bildirdiği büyük günahlar arasındadır. Bu nevi günahları işleyenler, dünyada hak sahipleriyle helalleşip tevbe etmedikleri takdirde, ahirette hak sahipleri onlardan haklarını alacak ve Allah'ın huzurunda hesaplaşacaklardır.
Başkasına sövmek, hakaret etmek, kötü söz söylemek, iftira etmek, namuslu insanların namusuna dil uzatmak, haksız yere birinin malını yemek, kanını dökmek, insanları dövmek, her nevi zulüm ve haksızlık, iyilikleri ve onlardan elde edilen sevabı ortadan kaldırır, sahibini cehenneme sürükler.
Kıyamet gününde ödenecek bir mal ve mülk yoktur. Dolayısıyla haksızlıkların karşılığı haksızlık yapanın iyi amellerinin sevaplarının alınması, üzerinde hakkı olanların günahlarının haksızlık yapanların üzerine yükletilmesi şeklinde olacaktır. Orada hiçbir hak zayi olmayacak, kimseye en küçük bir zulüm ve haksızlık yapılmayacaktır.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kul hakları başta olmak üzere, her türlü haramdan sakınmak gerekir.
2. Kul hakları, maddî ya da manevî olabilir.
3. Kişinin ibadet ve taatleri, üzerinde bulunan kul haklarını affettirmez.
4. Kul hakları, ibadet ve taatin ve her çeşit iyiliğin sevabını ortadan kaldırabilir.
5. Gerçek müflis, ibadet ve taatı olduğu halde, üzerinde bulunan haklar sebebiyle, bu amellerin sevabı hak sahiplerine verilince, kıyamet gününde cehenneme girmeyi hak edenlerdir.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Gül'ün hikayesi (konu anonimdir)Alıntı

Kasabanın birinde, güzelliği dillere destan bir kız varmış.
Kendisiyle evlenmek isteyen uzak ülkelerden gelen nice prensi, asili, zengini, yakışıklı delikanlıyı reddetmiş.
Kimseleri kendine layık görmüyormuş. Kıza aşk besleyen, aynı kasabada yaşayan genç bir delikanlı da bu kızı istemiş. Ama kız onu da beğenmemiş.
Bizim delikanlı günün birinde kasabadan ayrılmış. Başka birine aşık olup evlenmiş, çocukları olmuş, yeni bir hayat kurmuş.

Uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. Aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş.
Tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş.
Kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. Kocasını evden çıkarken görmüş.
Kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. Üstelik zengin de değilmiş.
Nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış.
Kız kapıyı açınca adamı tanımış. Adam sormuş:


– Sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?

Kız da ona:

– Sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.

Adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. Önce çok güzel sarı bir gül görmüş.
En güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş.
Tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş.
Bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş,
geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.

Kız gülü almış ve adama demiş ki:

– Bak gördün mü? Her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın.
Bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.


Eskilerin güzel sözleri vardır
"
kusursuz dost arayan,dostsuz kalır"
yaşamımız boyunca,attığımız her adımda insanların burasında kaşı var,şurasında busu var,yok yan çizdi,yok çamura battı ,devamlı
araştırırsak en sonunda elimize kalan ,ipe sapa gelmez,güruha kalırsınız ,zira bu size bu müstehak olandır.


Kimse kusursuz değildir,eğer kişi kendini kusursuz görüyorsa,kendisini kibir,gurura kaptırmıştır,işte en büyük kusur budur,zamanla o solmuş gülü dahi bulamaz,zira etrafında ona sevgi besleyen insan kalmaz,insanları kusurlarıyla,hatalarıyla kabul etmeliyiz,biz insan yapan bunlardır.Yerine göre kör,sağır,dilsiz olmak lazım gelir,insan değerlidir.

Yunus emre ne güzel söylemiş

lim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin

Ya nice okumaktır
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
ufak ama ders alınacak anım

arkadaşım Mustafa ile giderken ,karşımıza cemil gelir,aralarında geçen konuşma

Cemil;-s.a ortak
Mustafa;a.s Cemil,naber ortak
Cemil;-i ya ne yapalım,Mustafa işten geliyorum
Mustafa;Bak Cemil kafama takılıp duruyor!??
Cemil;-nedir ortak ,ne takılıyor
Mustafa;-oğlum artık birbirimizin arkasından atıp tutmayalım,adam gibi yüz yüze konuşalım
Cemil;-tabi ortak,en iyisi
Mustafa;oldu ortak ,hadi biz gidelim,görüşürüz ortak

Cemilin yanından ayrılalı 2 dk oldu yada olmadı Mustafa döndü bana şunu söyledi
-oğlum bu şerefsizin teki,güvenmeye gelmez!!!
!!!!!!!!!!????????????


yaşam,arkadaşlık böyle tuhaflıklarla doludur,söylenen'leler,konuşulan sözlerle,icraatlar her zaman ters düşmektedir.
bu yaşadığım ufak anıdır,ama bende etkisi büyüktür,insanların bana bu tür yaklaşımlarında aklıma bu anı gelir,kendime
sorarım,acaba ciddi'mi,yoksa arkasını dönünce değişir''mi,peki sizce:)
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
yaşanmış olan(bana anlatılan)

Necati'nin düğünü olur,haliyle düğün içkili'dir.Düğün'den 2 hafta sonra Necati'yle,Nuri karşılaşırlar.

hoş sohbet muhabbetten sonra söz düğüne gelir,Nuri Necati'ye şöyle söyler

-ya senin düğünde amma içki içildi.
haklısın ama bu neticede düğün,ne yapabilirim


Aradan 1 sene geçti yada geçmedi Nuri' evlenir,Düğün olur.Nuri,Necati birlikte yürürken

Nuri Necati'ye :
,ya ben senin düğünü eleştirmiştim,çok içki içildi diye,hatırladın'mı??
-hatırladım,hayırdır.
ya!!!benim düğün senin düğünden daha kötü oldu,daha çok içki içildi


olayın özüne gelelim,herkesin hayatı değişiktir ,farklı olabilir,o anı farklı yaşar,yaşanabilir,ama bizler insanları eleştirmeden,yargılamadan önce ,eskilerin deyimiyle ,Şapkamızı önümüze koyup iyice düşünmeliyiz.
Acaba ilerde benimde başıma aynı olay gelirse,yahut geldi,peki o zaman bize'de aynı eleştiri yapılacaktır,belkide dahada acımasızı,zira siz
insanlara nasıl muamele yaparsanız,inanın bunun karşılığı ona nispeten daha ağır gelir,Etki Tepkiyi doğurur


BOB marleyin sözüyle .........................
bob-marley-sozleri-6.jpg
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Kralın soytarısı ara sıra zıvanadan çıkar kralı güldürürken ,yaptıklarıyla kralın canını sıkar,
Kral dayanamaz,kendine bahane olsun ister,soytarıyı çağırır

-ey soytarı ,bak senden ne isteğim var bilirmisin??
nereden bilebilirim ey büyük kralım,sen izin ver öğreneyim!
-soytarı öyle kusurun olmalıki,özrün kabahatinden büyük olsun,yoksa başına veda edersin!!

soytarıyı korku sarar,başlar düşünmeye,merdivenden çıkarken,bakar kralda merdivende yanından geçerken
krala parmak atar,kral acıyla zıplar,döner bağırır.

-seni mendebur,seni köle ,bundan öte an ağır işkenceye hazır et kendini
çok ama çok özür dilerim ,ben sizi kraliçe sandım,bilemedim!!!!

kral o an durur ,düşünür,soytarı haklıdır,özürü kabahatinden çok ama çok büyüktür,sözde vermiştir,soytarısını affeder.

insan bazen öyle yanlışlıklar yapar'ki,yapan kişi bu hatasını kabul etmediği gibi zamanla ,saçmalamaya başlar,kendini af ettirmek için
söz içinde söz açar ,her söylediği sözde iyice batar.sesini kesse ,belki ortam soğur konu unutulur,ama kendisi buna izin vermez,kurcalar durur
buna sokak tabiri ile başı ayrı,k..cı ayrı oynamak denir:)

candan erçetini dinleyelim, oda güzel takılmış bu konuya
(kafanız dağılsın 1990 lardan)

umrumda değil

İnsaf bu kadar eziyet kim çeker
Her lafı her sözü ayrı keder
Özrü kabahatinden de beter
Sor boş duvarlara
Boş kollarına
Neden bu elveda

Sev ister mutlu ol
İstersen delir
Umrumda değil
Didindim ah yola gelir mi diye yıllarca

Canımdan bezdim ağzını her açtığında
Bakınca maziye hak ettim bunu galiba
Gözün aydın bende delirdim bak en sonunda
Kapıma dayanma sakın

Yakarım inan yakarım
Rezil olur ele güne, aldırmadan hiç kimseye
Yaka paça seni atarım
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
ALLAH c.c. beterinden korusun

eski zamanlarda ,Suç işleyen şahıs mahkeme sonucu idama mahkum edilir,İdam günü gelir.
Mahkum idam sehpasına getirilir,yağlı ilmik boynuna geçirilmeden önce adetten cellat sorar.

Cellat:-son arzun nedir,diyeceğin var'mı????
-ne olabilir,ALLAH c.c. beterinden korusun!
Cellat:-ne beteri,asılacaksın işte,bundan daha ne kötüsü olabilir!!!!???:rolleyes:
olsun,ALLAH c.c. beterinden korusun
Cellat:-!!!!!!!???????????:oops:

tam ilmik suçlunun boğazına geçirilirken ,idam odasının kapısı hızla açılır,
giren katiptir
-İdamı durdurun,durdurun!!!!!!!

Cellat:-hadi gözün aydın kurtuldun
katip:-hayır hayır bırakmayın ,ceza değişti asılmayacak,KAZIĞA GEÇİRİLECEKTİR

Suçlu Cellat!a doğru döner

bak gördün'mü daha beteri varmış

bu olay her ne kadar hikaye olsa bile,aslında insanın bulunduğu ,yaşadığı ortamın her an değişebileceğini
gösteren ufak kanıttır.
Her ne kadar bulunduğumuz yaşam olsun,konum olsun,hemen şikayet etmek yerine
,bundan sonra ne olabilir,başka ne tür alternatifler oluşabilir,eksisini,artısını düşünmemiz gerektiğidir.
Her sıkıntıda öldüm,bittim demek kişiyi dahada zaafa uğratır.
Yoksa gün gelir,elimizde olanla yetinmeyip sızlanırken,en kötüsüne kalırız,bakarsınız kazık atılan kişi ben,siz,biz olabiliriz:);)
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
SULTAN MAHMUD’UN VEZİRİ (Alıntı)
(konu anonim olup ben "bir kaz göndersem yolar mısın"ismiyle okudumuştum)

Bir gün Sultan Mahmud, vezirlerinden biriyle tebdili kıyafet yolda giderken,
Câmi'nin duvarını tâmir eden Şâh Velî ile karşılaştı.
O şâhıs, Şâh Velî’ye; “Hoca ikiylen nasılsın?” diye sordu.
Şâh Velî de; “Üç len iyiyim.” karşılığını verdi.
O şâhıs; ”Niye er kalkmadın?” diye sorduğunda;
“Er kalktım da el aldı.”cevâbını verdi.
Yine o zât; “Bir kaz yollasam yolar mısın?” diye sorunca,
Şâh Velî; “O işi iyi beceririm.” dedi.

Vedâlaşıp ayrıldıktan sonra Sultan Mahmud yanındaki vezirine; “Biz ne konuştuk?” diye sordu.
Vezir cevap veremedi.
Bunun üzerine Sultan Mahmud;“Sen ki benim yardımcımsın! Bir yaşlının anladığını niçin anlamazsın.
Eğer yarına kadar anlamazsan seni vezirlikten azl edeceğim.” dedi.

Vezir hemen yaşlı adamı buldu ve; “Siz ne konuştunuz?
Ne olur bana söyleyin. Ne isterseniz vereceğim.” dedi.

Şâh Velî ondan câminin tâmir edilmesini istedik ten sonra;
“O, ikiylen nasılsın, diyerek yâni ayakların tutuyor mu,kendi işini kendin yapabiliyor musun demek istedi.
Bense, üçlen iyiyim, diyerek o dediklerini bastonla yapabiliyorum demek istedim.
O, niye er kalkmadın, yânî, neden evlenip çocuk sâhibi olmadın, şimdi onlar bu işi sana bırakmazlardı, demek istedi.
Bense, er kalktım da, el aldı, diyerek evlenip çocuklarımın kız olduklarını, evlenip gittiklerini bildirdim.” dedi.
Yardımcı hemen; “Ya o, bir kaz yollasam yolar mısın, diyerek ne demek istedi.
Şâh Velî; “Bana acıdı ve bana yardım etmek istedi.
Bu iş için de seni gönderdi.” dedi.
Vezir bunları öğrendikten sonra câmiyi tâmir ettirdi.


bazen her işten anladığımızı,bildiğimizi sanırız,belkide tam tersidir,aslında Dünyadan haberimiz yoktur.
İnsanların dilini anlamak için okumakla,diploma almakla, belli mevkilere gelmekle maalesef olmuyor.
Halkın dilinden,kelamından anlamak için empati çok önemlidir.
Bu konuda padişahın vezirine ,ders verdiği görülmektedir.Bu hepimiz içinde geçerlidir.
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
kısmetten ötesi olmaz

hani ,eskiler her zaman doğruyu söylerler,yaşanmış olan olaylardan kalan dersler sonucu ortaya çıkan sözlerdir,bilirsiniz.
işte size sözün özü"kısmetten ötesi olmaz,nasibin de varsa yersin"ben buna benzer olayı bizzat kendim yaşadım.


arkadaşım "fabrika ismine gerek yok"eleman arandığını söyledi.Cumayı eda edip bahsi geçen fabrikaya gittik,müdürü bekledik.
Müdür gelince aramızda şu konuşma oldu.

önce bana sordu
müdür:-sen ne iş yaparsın
ben:şablon bölümündeyim
müdür:eek:rası olmaz orada eleman var zaten,ne mezunusun,yaş kaç
ben:33 yaşındayım,lise terkim
müdür:sana göre iş yok,zaten vasıflarında tutmuyor

böyle söyleyince ben çıktım çalıştığım ,fabrikaya gittim.Yarım saat sonra arkadaşım geldi onu işe almışlardı.

beni görünce
-ya neden hemen gittin!? ,müdür seni sordu
ben;-ne oldu da beni sordu??
-sana göre iş buldu,ama sen gitmişsin
Ben bu sözü duyunca öğlen yemek molasında hemen o fabrikaya gittim
15 dk sonra müdür geldi,bu arada bende sekretere durumu anlatıyordum.
müdürle aramızda geçen konuşma

müdür;-ne için geldin
ben;-müdür bey dün arkadaşa bana göre iş olduğunu söylemişsiniz,bende onun için geldim
müdür;-iyi ama o dündü
ben;-peki anlıyorum,kısmet değilmiş,sağ olun ,deyip yanından ayrıldım,konu hakkında bilgisi olan sekreter bana ne olduğunu sorunca,kısmet değilmiş dedim,tam çıkmaya hazırlanırken içeriden müdür seslendi

müdür;-buraya gelir'misin
ben;-evet müdür bey
müdür;-senin yaş,tahsil tutmuyor ,peki boy kaç senin
ben;-1 85
müdür;-boyun tutuyor,çalışmak ister'misin,ama başlangıç maaşın düşük olur
ben;-sorun değil müdür bey,burası büyük fabrika
müdür;-peki git evraklarını hazırla ,işe başla

ben 2 gün sonra işe başladım,bana verilen iş bölümü önceki çalıştığım işimle ilgiliydi.
başladığım bölümde ise 8 kişi daha vardı,bana sormaya başladılar.

seni kim gönderdi,kimin adamısın,
ben ise elimi yukarı işaret edip ,beni torpil yukarıdan geldi ,diye söyleyince hemen müdür,şef ismi sormaya başladılar.en sonunda
ben;-bakın benim torpilim ALLAH c.c. den ,başka kimseyi bilmem
oradaki çalışanlar ise
-WHAT:oops::rolleyes:o_O

meğerse benim girdiğim bölüm sırf torpilli elemanların olduğu yermiş,kısmetimde varmış:):)

siz işinizi arayın,kısmetinizi tepmeyin,geçmişte bazı hatalarım oldu,gençliğin verdiği ,gururun etkisi,halbuki gelen teklifleri,nasiplere tamam deseydim,şu an daha iyi yerlerde olabilirdim.
Sizlere tavsiyem,önünüze iyi iş talebi geldi'mi düşünmeyin girin,ilerde farkına varacaksınız,geleceğinizi düşünmek zorundasınız
 

crow88

Dekan
Katılım
1 Aralık 2010
Mesajlar
6,322
Reaksiyon puanı
3,129
Puanları
113
Yaş
58
Olay yeri : Dükkan önü
Konu : Beni kimse kandıramaz
Konuya müdahil olanlar: Babam,Mevlüt abi,2-3 komşu
Olayın olduğu zaman : 1982 yılı,Temmuz,Ağustos ayı,öğleden sonra

Öğleden sonra,sanırım 16:00 yada 17:00 saatleri olmalı,Mevlüt abide işten çıkmış.
Babamları görünce muhabbete,çay faslına başlamışlar,bende onları dinliyorum.
Aralarında geçen konuşmanın içeriği hatırladığım kadar anlatayım

Mevlüt;-Abi beni kimse kandıramaz,uyanık ,acıkgöz bilmem
Babam;-ya etme,bak kimin ne yapacağı belli olmaz
Mevlüt;-yok abi,beni kimse kandıramaz,bende o göz yok

Muhabbet böyle tatlı tatlı giderken,13-15 yaş arası ,kız çocuğu yanımızda belirdi,elinde
2-3 tane limon kolanyası vardı,satmaya gelmişti

Kız;-Abe elimde güzel kolonya var,alır mısınız!!??
Babam;-yok,lazım değil
Mevlüt;-gerek yok sağol
kız;-Abe çok ucuz
Mevlüt;-kaç lira
Kız;-Abe 15 lira
Mevlüt;-çok pahalı,indirirsen alırım
Kız;-olmaz
Mevlüt;-o zaman güle güle
Kız;-tamam Abe
Mevlüt;-10 lira vereyim


Kız bunun üzerine kolonyayı 10 liraya verir,tabi öncelik olarak ele dökülür ,kontrol edilir
Kolonya nasıl bakılır,Kız kolonyayı verir gider

İkinci fasıl
Mevlüt Abi kolonyayı alır eline ,önce kendine sonra bizlere verir

Mevlüt;-mm kolonya güzelmiş,hemde ucuza aldım,keşke 1 tane daha alsaydım

Sohbet yeni başlamışken,yanımıza aniden 2 -3 kişi gelir ,kızgın,nefes nefese

Yabancı;-Selamün Aleyküm
Bizler;-aleyküm selam,hayırdır
yabancı;-Buradan elinde kolonya olan kız çocuğu geçtimi
Mevlüt;-evet geçti
yabancı;-ya o sahtekar bizi kandırdı,kolonya diye su satmış
Mevlüt;-deme ya,bende aldım,arkadaş şu taraf gitti


Mevlüt abi kolonyayı yeniden eline aldı ,bu sefer fazlaca döktü kokladı,söylendi,kızgındı

mevlüt;-Hay namussuz,hakikatten suymuş,ne tarafa gitti bu
hemen o 2-3 kişinin olduğu tarafa gitti ama kimse yoktu

ne demiş eskilerimiz,"Büyük lokma ye,Büyük konuşma"ben bilirim,ben şuyum,ben buyum dememek lazım,
kendinizi Hint kumaşı görmeyin,gün gelir ALLAH c.c. gönderir ,bu kız çocuğu gibi birisi gelir,milletin ortasında
madara eder gider.

Ben mi unutmadığıma göre ,demek ki ders almışım,burada yazıyorum ki,umarım sizler içinde ders olur.

Ayrıca kendinizi övmeyin ,büyüklenmeyin,sonra burun üstü gidersiniz
 
Üst