|Ⓢєччαh|
Guru
- Katılım
- 12 Mart 2011
- Mesajlar
- 35,210
- Reaksiyon puanı
- 10,325
- Puanları
- 113
Eski Efendimler
MÜŞERREF oldum efendim
-Estağfirullah, o şeref bendenize aittir
-Şöyle buyurmaz mısınız efendim?..
Zat-ı aliniz için Çin Yunnan çayı hazırladım, yanında da Bebek kurabiyesi
-Zahmet buyurdunuz efendim, çok teşekkür ederim
-Muhterem pederinizin nâmizac olduğunu duydum, inşallah kesb-i âfiyet eylemiştir efendim
-Elhamdülillah hayli iyileşti, teşekkür ederim efendim.
Konuşmalar böyle devam eder Bendeniz Bu fakir Devlethane Fakirhane Mükaleme esnasında en fazla teşekkür ederim ve efendim kelimeleri kullanılır.
Çaylar yudum yudum içilir Öyle bir fincan çay pek kısa zamanda höpürdetilip bitirilmez.
Siyasetten ve kavgalardan hiç bahs edilmez Edebiyat, tarih, sanat, mimarlık, şehir medeniyeti Arada mısralar, beyitler okunur Kibar-ı evliyaullahtan birkaç ibretli menkıbe
İki saat süren sohbet esnasında hiç telefon çalmaz. Nazik ev sahibi ve misafir telefonlarını kapatmışlardır.
Bir not yazılmak istendiğinde ev sahibi veya misafir, ceplerinden güzel bir dolmakalem çıkartıp, yine ebru kaplı güzel bir deftere inci gibi bir yazıyla not alırlar.
Ev sahibinin liseyle giden on altı yaşındaki oğlu salona gelir, misafirin elini hürmetle öper.
Sohbet bitiminde misafir, ev sahibine çok teşekkür eder; ev sahibi, teşrif ettiği için misafire minnetlerini arz eder.
Bir gün sonra misafir bir teşekkür mektubu gönderir, ev sahibi bilmukabele teşekkür eder.
Ah teşekkür ederimler Ah efendimler Ah bendenizler Ah zat-ı âlinizler Ah devlethaneninizler Ah fakirhaneler Ah, filan cami değil, filan cami-i şerifler Estağfirullahlar Teeddüp ederimler Cana can katan hal hatır sormalar Ah dedikodusuz, yalansız, iftirasız lisanlar Ah o sohbetler, o demler
Sultan Abdülhamidten bahs ederken, merhum Sultan Abdülhamid-i Sânî hazretleri denirdi
Duvardaki levha sadece Hilye değildi, Hilye-i Şerifti.
Ölmüşlerden bahs edilirken merhum veya merhume denilirdi.
Ah eski nezaketler, kibarlıklar, eski âdab-ı muaşeret, o tatlı diller, o gönül yapan konuşmalar, o sohbetler O zamanlar Eyüpe gidilmez, Eyyüb Sultana gidilirdi Bildiğimiz cami Beyazıt camii değil, Beyazıd cami-i şerifi idi.
Bendeniz yetişemedim, kibarlar ekmek değmezler, nân-ı âziz derlermiş.
Geçen gün zamane kibarlarından biri Abdülhamid Abdülhamid deyip duruyordu. Eskiden Cennetmekan, Han, Hazretleri denilirdi.
Eski günler, eski edepler ve terbiyeler, efendimler
Mehmed Şevket EYGİ
MÜŞERREF oldum efendim
-Estağfirullah, o şeref bendenize aittir
-Şöyle buyurmaz mısınız efendim?..
Zat-ı aliniz için Çin Yunnan çayı hazırladım, yanında da Bebek kurabiyesi
-Zahmet buyurdunuz efendim, çok teşekkür ederim
-Muhterem pederinizin nâmizac olduğunu duydum, inşallah kesb-i âfiyet eylemiştir efendim
-Elhamdülillah hayli iyileşti, teşekkür ederim efendim.
Konuşmalar böyle devam eder Bendeniz Bu fakir Devlethane Fakirhane Mükaleme esnasında en fazla teşekkür ederim ve efendim kelimeleri kullanılır.
Çaylar yudum yudum içilir Öyle bir fincan çay pek kısa zamanda höpürdetilip bitirilmez.
Siyasetten ve kavgalardan hiç bahs edilmez Edebiyat, tarih, sanat, mimarlık, şehir medeniyeti Arada mısralar, beyitler okunur Kibar-ı evliyaullahtan birkaç ibretli menkıbe
İki saat süren sohbet esnasında hiç telefon çalmaz. Nazik ev sahibi ve misafir telefonlarını kapatmışlardır.
Bir not yazılmak istendiğinde ev sahibi veya misafir, ceplerinden güzel bir dolmakalem çıkartıp, yine ebru kaplı güzel bir deftere inci gibi bir yazıyla not alırlar.
Ev sahibinin liseyle giden on altı yaşındaki oğlu salona gelir, misafirin elini hürmetle öper.
Sohbet bitiminde misafir, ev sahibine çok teşekkür eder; ev sahibi, teşrif ettiği için misafire minnetlerini arz eder.
Bir gün sonra misafir bir teşekkür mektubu gönderir, ev sahibi bilmukabele teşekkür eder.
Ah teşekkür ederimler Ah efendimler Ah bendenizler Ah zat-ı âlinizler Ah devlethaneninizler Ah fakirhaneler Ah, filan cami değil, filan cami-i şerifler Estağfirullahlar Teeddüp ederimler Cana can katan hal hatır sormalar Ah dedikodusuz, yalansız, iftirasız lisanlar Ah o sohbetler, o demler
Sultan Abdülhamidten bahs ederken, merhum Sultan Abdülhamid-i Sânî hazretleri denirdi
Duvardaki levha sadece Hilye değildi, Hilye-i Şerifti.
Ölmüşlerden bahs edilirken merhum veya merhume denilirdi.
Ah eski nezaketler, kibarlıklar, eski âdab-ı muaşeret, o tatlı diller, o gönül yapan konuşmalar, o sohbetler O zamanlar Eyüpe gidilmez, Eyyüb Sultana gidilirdi Bildiğimiz cami Beyazıt camii değil, Beyazıd cami-i şerifi idi.
Bendeniz yetişemedim, kibarlar ekmek değmezler, nân-ı âziz derlermiş.
Geçen gün zamane kibarlarından biri Abdülhamid Abdülhamid deyip duruyordu. Eskiden Cennetmekan, Han, Hazretleri denilirdi.
Eski günler, eski edepler ve terbiyeler, efendimler
Mehmed Şevket EYGİ