Bak hergele.. Bilmiyorsan; oku, öğren bunları!

Bu konuyu okuyanlar

Ottomanzo

Doçent
Katılım
25 Temmuz 2008
Mesajlar
746
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Bak hergele..
Önümde Aydın Doğan’ın bir kitabı var.. Sadece Doğan Grubu gazeteleri ile değil, Doğan Grubu’nun dağıtım şirketi ile dağıtılan tüm gazetelerle birlikte, herkese ücretsiz dağıtılan bir kitapçık.
Kitabın kapağında “Buyurun istediğinizi sorun” başlığı ve altında da Aydın Doğan imzası var..
Kitap; Aydın Doğan’ın, TBMMMedya Sorunları Meclis Araştırması Komisyonu’nun 12.06.2002 tarihli oturumunda yaptığı konuşma, sorular, cevaplar ve ilgili belgelerden oluşuyor..
Daha doğrusu hergelelik yaptığın Aydın Bey amca, kitabı böyle takdim ediyor.
Bu kitabın 143. sayfasından, sana ve senin gibilere bir alıntı yapıyorum.
Başlık, “Kesinlikle Sabah gazetesini almak gibi bir niyetim yok” şeklinde..
İyi oku hergele.. Kimin hergeleliğini yaptığını iyi bil!
Bu başlığın altında da, “AYDIN DOĞAN” denilip, patronun açıklaması birebir aktarılıyor: “Kusura bakmayın, bir şey daha söylemek istiyorum, notlarım bitiyor. Ben Sabah’a kesinlikle sahip olmak niyetiyle değil, o gün, gizlisi saklısı yok, Sayın Başbakan da rica ettiği, ‘Burada çok gazeteci var, ne olacak’ dediği için el uzattım. Başbakan gazeteciler konusunda çok hassas. Kendisi de meslekten olduğu için. Ben de elimden geldiği kadar,Sabah’a, meslekî dayanışma içerisinde yardım ettim. Şu anda da elimden geldiği kadar birtakım yardımlar yapıyorum; ama, evvela can, sonra canan. Kesinlikle Sabah gazetesinin sahibi olmak gibi bir niyetim yoktur.”
Bak hergele.. Oku ve öğren bunları..
Patronun Aydın Doğan’ın bu cevabı verdiği tarih: 12.06.2002
Sonra ne oluyor, biliyor musun hergele?
Sana ve senin gibilere, Vakit’e saldırması için maaş veren patronun Aydın Doğan, TMSF’ye müracaat edip, 500 milyon dolara Sabah’ı almak istiyor.
Ne kadar zaman sonra?
2 yıl, 3 yıl desem, “Ohaaa. O kadar yıl sonra, köprülerin altından çok sular geçmiştir.. Tabiî ki niyet de değişmiştir” dersin değil mi?
Öyle ise, ben sana tarihi vereyim..
“Kesinlikle niyetim yok” denilmesinden sonraki 3 ay içinde..
Niye üç ay içinde diyorum?
Tarihi kesin bilemiyoruz da onun için.
Teklifi, kendisi açıklamamış patron.. Bir başka medya grubuna haber sızmış. Gazetelerde yayınlanınca da, hemen ertesi günü (12 Ekim 2002) Genel Yayın Yönetmenin “Bir teklifin perde arkası” başlığı ile sanki hiçbir şey olmamış gibi, tam bir utanmazlık örneği sergileyerek, olayın arka planını anlatmış!
Anlatmış da, patronunun önce niye “almayız” deyip, şimdi “teklif verdiği”ni mi izah ediyor?
Yok canııım.. Her zamanki gibi, patron konjonktüre göre havayı koklayıp ticaret yapıyor. TÜSİAD Üyesi Genel Yayın Yönetmeni unvanlı işçisi de, durumu kurtarma amacıyla, ayrıntılar üzerinden olayı senaryolaştırıp, şöyle diyor: “Söyler misiniz bunda yadırganacak, ayıplanacak ne var? Adamlar devletin 5 milyar dolarını batırmışlar, utanmıyorlar. Aydın Doğan bu şirketlere 500 milyon dolar teklif vermeye utanacak.”
Nasıl ama? Nasıl baskın çıkmış, gördünüz mü?..
Hergelenin, şimdi Vakit’e baskın çıkmaya çalıştığı gibi..
Ben de şimdi, şöyle cevap verebilirim: “Patronun, TEKEL’e talipli olmayı, Milli Piyango’ya talipli olmayı, POAŞ’ı satın almayı utanılacak bir şey olarak mı gördü ki; Burgaz Rakı ihalesine girmek de utanılacak bir şey olsun. Senin patronun tüccar. Her ihaleye girer. Bunda yanlış ne var ki, Vakit’e iftira damgası vuruyorsun.”
Ama bu cevap bize yakışmaz. Vakit, yazdığını ispatlar.. Onlar gibi pişkinliğe soyunmaz. Haberi yazan muhabirimiz, o ihale ile nasıl ilgilendiğinizi, kimler vasıtası ile ilgilendiğinizi tek tek haberleştirecek. Haberin iftira değil, gerçek olduğunu sana da, seni tetikçi olarak tutanlara da gösterecek..
Ama ben, daha önce patronunuzun “Kesinlikle niyetim yok” dediği “Sabah’ı alma” operasyonu üzerinden, bu tür konularda nasıl kolayca “yalan” söyleyebildiğinizi ispatlıyorum ki; okuyucularımızın aklında bir tereddüt kalmasın..
Tek örnek “Sabah’ı satın almadaki çarketme”niz değil tabiî.. Hilton Oteli ile ilgili olarak da, Vakit’in “imar planı değişikliği oyunu” haberi üzerine, “Bizim imar planı değişikliği talebimiz yok” deyip dava açıp, mahkeme sırasında Şişli Belediyesi’nden gelen belgelerde imar plan değişikliği talebiniz ortaya çıkınca, davayı nasıl kaybettiğinizi, yalanınızın nasıl mahkeme kararı ile tescillendiğini ve daha birçok örneği size veririm de..
Değmezsiniz bunlara.. Değmezsiniz siz cevap vermeye..
Değmezsiniz, be hergele..

Ali Karahasanoğlu - Vakit

Habervaktim
 
Üst