Bir Destan

Bu konuyu okuyanlar

maxxdump

Müdavim
Katılım
2 Nisan 2008
Mesajlar
6,377
Reaksiyon puanı
6
Puanları
38
Yaş
39
Ve en nihayet medyanın ve kahramanlık hikayeleri yazmaya meraklı herkesin dilediği şey oldu ve Galatasaray, Fenerbahçe’yi yendi. Şimdi günlerce bu kahramanlık destanını pazarlayacaklar büyük bir zevkle. Ondan sonra yaz ayları geldiği zaman da şaşıracaklar neden Türk Milli Takımı gruplardan çıkamadı diye. İşte bu mantık ve zihniyet yüzünden. Daha biz böyle destanlar yazmaya meraklı olup, destanı hak edenin, hak ettiğini alamaması olarak gördüğümüz sürece hepimize toplum olarak geçmiş olsun.



Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi tek yenebilme ihtimali vardı, o da futbol oynatmamak. Bunu da başardı. Fenerbahçe yarı sahasına her yerleştiklerinde ve topu her kaptırdıklarında hemen profesyonel bir şekilde topu kapan ilk Fenerbahçeliyi oyuncuyu yere indirerek olay yerinden sessizce uzaklaşıp defanslarına yerleştiler. Galatasaray’ın yaptığı 30 tanenin üzerinde faul var, buna hakemin çalmadıkları ve yanlış çaldıklarını da ekleyince rakam 50’nin de üzerinde. Bu 50 tane faulün 30 taneden fazlası Fenerbahçe’nin çok adamla orta sahayı geçmeye hazırlandığı anlarda ve tehlikeli bölgenin çok uzağında, bilinçli ve önceden çalışılmış fauller. Maç boyunca her şeye kahkahalarla gülen Fırat Aydınus’un bu pozisyonlara ilk kart çıkardığı dakika ise 85. Neymiş, hakem iyi maç yönetmiş. Hakemin ilk işi kim futbol oynamaya çalışıyor, kim bunu engelliyor bunu süzmek olmalı. Şu maçı, futbol oynatmak isteyen bir Avrupalı hakem yönetseydi Galatasaray ilk yarıyı 9 kişi bile tamamlayamazdı. Bizde gösterilen sarı kartlar darbenin şiddeti göre çıkıyor. Böyle bir mantık yok. Ben maç içinde fazla sert olmayan 30 tane faul yapıp maçı sarı kartsız bitirebilir miyim? Avrupa’da bitiremem ama Türkiye’de buna bakılmıyor işte. O faul hangi pozisyonda oldu, o faulü yapan oyuncunun kaçıncı faulü bakan kimse yok.



Tüm bunlarla beraber Galatasaray, Fenerbahçe’den maçı daha çok istiyordu o ayrı konu. En azından bir taktikleri vardı, sonuna kadar koştular, mücadele ettiler. Bu yenilgiyi %100 Aydınus’a mal etmek asla doğru değil. Fenerbahçe bir türlü oyunu tutturamadı, bu kadar sertliğe en azından benzer bir şekilde cevap verebilirdi, onu da yapamadı, bir ara neredeyse 5 dakikaya yakın bir süre kendi yarı sahasını bile geçemedi neredeyse. Bu da birazdan takımın futbol kültüründen kaynaklanıyor aslında. Fenerbahçe dört dörtlük bir takım olmak için işin oyun bozma ve sertlik yönünü de çok iyi öğrenmek zorunda.



Fenerbahçe galip gelse şampiyon %100 belli olmuştu. Şu anda ligin bu sıralamayla bitmesi ise %50 bir ihtimal. Artık her şey Sivasspor’un elinde. Bakalım Bülent hoca, 1993-94 sezonunda Kayserispor karşısında kaçan penaltıyla Galatasaray’a giden şampiyonluğu telafi edebilecek mi? Bu nedenle yaratılan “lig bitti” havasını da çok doğru bulmuyorum. Fenerbahçe, Denizli deplasmanına çıkmadan önce, Galatasaray’ın şu andaki pozisyonundan çok daha avantajlıydı ama kimse Galatasaray’ın lige havlu attığından bahsetmiyordu. Fenerbahçe taraftarı Gençlerbirliği maçında bu havayı yaratabilirse her şey yeniden tersine dönebilir.



Bir büyük gelişme de artık neredeyse hemen herkesin bu sene alınan netice ne olursa olsun Zico ile devam etmekten yana olması. Normalde böyle bir yenilgi 15 yıl önce alınsa takım sil baştan değiştirilirdi. Oysa şimdi herkes belki de şampiyonluğu kaçıran antrenörle uzun sürelik bir sözleşme imzalanmasından yana. Çünkü seneye de 2-3 takviyeyle gene bu takım sahada olacak, seneye gene Avrupa’nın tozu atılacak. Bu kurum kültürünün oturmaya başlaması ile ilgili. Maç sonrasında Samandıra’ya gelecek gruptan her yerde var, bunu bir takıma mal etmek yanlış. Bu tip insanlardan Galatasaray’da da var Beşiktaş’ta da. Bunu ne bir kulüp, ne de o kulübün taraftarlarının tamamıyla özdeşleştirebiliriz. Önemli olan bıkmadan, yılmadan, usanmadan tribünleri, spor alanlarını bu tip insanlardan arındırmak. Bunun da takımla ilgisi yok, Türk sporuyla ilgili bir olay.



Peki, Galatasaray ne yapacak? Madem antrenörsüzlük başarı getiriyor, seneye de bu şekilde, bu yabancı ve bu kadroyla devam etseler ya. Şu anda takımın başında bulunan beyaz saçlı çalıştırıcıyla 5 yıllık bir kontrat imzalayabiliyorlar mı? 2 sene sonrasına ait herhangi bir plan ve programları var mı? Gene 15 futbolcu gönderecekler, 20 futbolcu getirecekler. Peki soruyorum, dünyanın hangi yerinde şampiyon bir takımda böyle bir tablo görülür? Şampiyonluğa gidiyorlar, seneye takımın başında kimin olacağı belli değil, böyle bir şey olabilir mi? Sene başında zaten hakemler birbiri ardına çaldıkları düdüklerle, Galatasaray’a 12 puan vererek şampiyonu ilan etmişlerdi. Ligin bitmesine iki hafta kaldı, daha Galatasaray’ın aleyhine yanlışlıkla kalkan ve sonucu değiştiren bir tane bile karar yok. Normal şartlarda giden bir ligde, hakem hatalarını çıkarıp kadro kalitelerine baktığımızda bu ligin Fenerbahçe il Beşiktaş arasında foto finişe girmesi gerekirdi. Şampiyon olabilecek Galatasaray’ın bu dağınık tablosu da bunu gösteriyor zaten.



Galatasaray, Türkiye Ligi’ni 2007 – 08 sezonunda şampiyon bitirebilir ama bu Türkiye’nin en iyi takımının Fenerbahçe olduğu gerçeğini değiştirmez. Daha uzun süreli, mesela 10 senelik periyotlara bakarsak iki takım arasındaki farkı görürüz. Bir savaş, birçok küçük muharebeden oluşur. 10 yıllık bir süre bir savaştır, 2007 – 08 sezonu ise bir muharebe. Bir muharebe kazanılmakla savaş kazanılmaz.



Seneye Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elendiklerinde, arkasından Leverkusen ayarında takımlardan 5’er 6’şar gol yediklerinde bu destanların hepsi unutulacak. Bu durumda bizim işimize bakmamız gerekiyor, Galatasaray ne yaparsa yapsın, şampiyon olsun veya olmasın, Fenerbahçe’nin geleceği dönük planlarında en ufak bir değişiklik bile olmamalı. “Biz Eto’yu da getirsek, Ronaldinho’yu da transfer etsek gene Galatasaray’dan sıyrılamıyoruz” diye bir düşünce içine girersek kendimiz kaybederiz. Biz bu adamla alabilecek seviyeye gelelim de ne olursa olsun. Biz Chelsea ile başa baş 90 dakika oynarken ligde paçamıza yapışan rakibimiz Trömsö’lere elenip Leverkusen’den 5 yediği sürece bu gidiş da fazla sürmez zaten. Bu destanlarla, hikayelerle, kükremelerle insanları 1-2 sene daha uyutabilirler o kadar.



Bir büyük görev de yazılı ve görsel basına düşüyor. Bakalım Fenerbahçe maçından önce yaptıkları “Anadolu’dan şampiyon çıkmalı” çığırtkanlıklarını bu hafta yapacaklar mı? Ana haber bültenleri Sivas’tan canlı yayında sunulacak mı? Basın ordusu Sivas’ta kamp kuracak, futbolcular motive edilecek, şehir halkı şampiyonluk havasına sokulmaya çalışılanılacak mı? Alın size destanın önde gideni, yerse tabi...

kaynak link : http://www.antu.com/AntuHaberOku.aspx?ID=9724

alıntı : Ziya Aktürer [ www.antu.com ]

 

dead_ghost

Müdavim
Katılım
15 Kasım 2007
Mesajlar
2,257
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Galatasaray, Türkiye Ligi’ni 2007 – 08 sezonunda şampiyon bitirebilir ama bu Türkiye’nin en iyi takımının Fenerbahçe olduğu gerçeğini değiştirmez. Daha uzun süreli, mesela 10 senelik periyotlara bakarsak iki takım arasındaki farkı görürüz. Bir savaş, birçok küçük muharebeden oluşur. 10 yıllık bir süre bir savaştır, 2007 – 08 sezonu ise bir muharebe. Bir muharebe kazanılmakla savaş kazanılmaz.

bu muhabere hiç bitmeyecekki 2 takımda hep yaşasın ;) dolayısıyla savaşta bitmeyecek (sportif savaş )holiganizme karşıyız :)
 

ridvan1452

Müdavim
Katılım
30 Temmuz 2007
Mesajlar
2,561
Reaksiyon puanı
1
Puanları
36
10 senelik periyoda bakarsak galatasarayın fenere karsi fazla galibyeti yok ama galatasarayın bir uefa , bir superkupa, bir sampıyonlarliginde cerek final 5 türkiye sampiyonlugu (tam emindegilim ama 6 ya da 4 de olabilir) bu son on senede gsnin güclü oldugunu gostermiyomu
 

frei

Doçent
Katılım
29 Ocak 2008
Mesajlar
677
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
maxxdump dedi ki:
Şu anda takımın başında bulunan beyaz saçlı çalıştırıcıyla 5 yıllık bir kontrat imzalayabiliyorlar mı?
İşte antu'nun antiliği! Bu adamların ne olduğu belli zaten !!!
 
Üst