Fenerbahçe neden bir cumhuriyet?

Bu konuyu okuyanlar

mila12

Dekan
Emektar
Katılım
5 Kasım 2007
Mesajlar
9,864
Reaksiyon puanı
255
Puanları
83
Fenerbahçe Cumhuriyeti kavramını yaratan gazeteci Yalçın Doğan, açıklıyor.

Fenerbahçe Cumhuriyeti kavramını yaratan gazeteci Yalçın Doğan, geçmişe oranla Fenerbahçe ile devletin iç içe ilişkisinin bugün değiştiğini belirtiyor. Fenerbahçe'nin artık daha bağımsız olduğunu belirten Doğan, Fenerbahçe'nin AB'ye Türkiye'den önce girdiğini söylüyor.

"Ortada bir borç varsa ben değil, Fenerbahçe bana borçludur" diyor. Türkiye'nin en zengin kulübü ile bir gazeteci arasında nasıl bir "alacak-verecek" davası olabilir ki!

Memleket futbol literatüründe bir "Futbol asla sadece futbol değildir", bir de "Fenerbahçe Cumhuriyeti" kavramı, meşin yuvarlağı yeşil sahalardan alıp sosyolojk, ekonomik, felsefi ve siyasi zeminlerde sektirmeye olanak tanır.

"Futbol asla sadece futbol değildir" Simon Kuper'in kitabının ismidir ama bu Türkçe ismi veren gazeteci Yiğiter Uluğ'dur. Keza Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin isim babası da bir başka gazeteci; Yalçın Doğan'dır.

Uluğ, adeta bir din gibi algılanan futbolda "tarafsız" olmayı seçerken Doğan, gönlünü siyah-beyazlı Beşiktaş'a kaptırmıştır.

Bir "ara top" yapmak gerekirse "Fenerbahçe Cumhuriyeti" adını bir Beşiktaşlı ortaya atmıştır.

Daha geçen hafta sonu İnönü'de oynanan maçta Beşiktaş tribünleri Fenerbahçe'yi "Türkiye Cumhuriyeti" yazılı devasa bir bayrakla karşılarken bir anlamda "Fenerbahçe Cumhuriyeti"ne de "hayır" diyorlardı.

13 kattan 10 kat aşağıda yani Hürriyet Medya Towers'ın 3. katında Yalçın Doğan ile paslaşmaya gidiyorum. Oyunu başlatan pası veriyorum: "Beşiktaş tribünleri, bir Beşiktaşlının yarattığı kavramı yıkmaya çalışıyor." Doğan da "Fenerbahçe Cumhuriyeti ismine savcılardan bile itirazlar yükseldi" diyerek topa giriyor ve atağını sürdürüyor: "Mantıklı değil. Bir kitap yazıyorsunuz ve bir simge kullanıyorsunz. Bu simge, bir spor kulübünün devletle iç içeliğini anlatan; kulüple devletin tarihinin atbaşı gittiğini gösteren bir simge. Dolayısıyla kimsenin alınmasına veya burası Türkiye Cumhuriyeti demesine gerek yok. O yüzden bu tür tezahüratı doğru bulmuyorum."

Beşiktaşlılardan sitem

Taraftarın dışında Beşiktaş camiasının da serzenişlerine göğüs germiş Yalçın Doğan: "Bana, 'Bir kitap yazıp adını Fenerbahçe Cumhuriyeti koydu. Bu isim onları yere göğe sığdırmıyor. Sen Beşiktaşlısın nasıl böyle bir iş yaparsın? Neden Beşiktaş için yapmadın' diyorlar. Bu da anlaşılır değil. İnsanlar sembollerle yazar. Günlük siyasi yazılarda bile bu böyle. Niye Fenerbahçe için kullandım? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti ile Fenerbahçe'nin ilişkisi müthiş bir şekilde iç içe."

Yalçın Doğan, 1989'da yazdığı "Fenerbahçe Cumhuriyeti" kitabını kulübün 100. yılı nedeniyle Doğan Kitap'ın isteğiyle geçen yıl güncelleyerek yeniden yayımladı.

"Fenerbahçelilerin ilgisi nasıl oldu?" diyerek bir "yan pas" atıyorum Doğan'a: "1989'da büyük ilgi gördü. Sadece Fenerbahçeliler değil bütün spor ve siyaset dünyası ilgilendi. Çünkü 'Fenerbahçe Cumhuriyeti' spor-siyaset ilişkisini vurgulayan bir ifadeydi ve o güne kadar kullanılmamıştı. Ancak Fenerbahçeliler ikinci yayıma o kadar ilgi göstermedi. Çünkü özel kurumlar, partiler, dernekler vs resmi tarihten yanadır. Zaten kulüp 100. yılında kendi resmi tarihini yazdı."

Aziz Yıldırım'dan çalım

Aziz Yıldırım kitap konusunda Yalçın Doğan'a "çalım" atmış: "Yıldırım benim yazdığım kitabın resmi tarih olmadığını söyledi. Yine de yardım edeceğini; kendisinin de içinde bulunduğu döneme ait anekdotları anlatacağına dair önce söz verdi. Ancak sonra vazgeçti."

Askerlerin Fenerbahçe aşkı sivillerden çok daha büyüktür. Öyle ki Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Fenerbahçe'nin Gençlerbirliği'nden aldığı İhsan'ın transfer işlemlerinin yetişmesi için futbolcunun memleketi Urfa'ya askeri jet dahi kaldırmıştır.

Ne var ki Cemil Turan'ın askerlik meselesini halleden komutanlar nedense Tümer Metin'e aynı kolaylığı göstermedi. Tümer Metin de askere gitmek yerine, Yunanistan'a gitti. Tarihsel açıdan "derinlemesine bir pas" adeta.

"Fenerbahçe Cumhuriyeti zayıfladı mı, Tümer'in işi niye çözülemedi?" Yalçın Doğan, bu kontra soruya "Zaman değişti. Anayasal vatandaşlık ve yasalar karşısında eşitlik bilinci gelişti" diyerek karşılamak istiyor ama ben "Aynı sorunu yaşayan bütün futbolcuları kapsayacak bir düzenleme yapılabilirdi ama" diye ısrar edince de "Olabilirdi ama belki Fenerbahçe Tümer meselesinin üzerinde fazla durmadı. Geçmişteki gibi bugün Fenerbahçe'ye birtakım kolaylıklar gösterileceğinden emin değilim. Ama bu, Fenerbahçe Cumhuriyeti kavramını zayıflatan bir durum değil. Kavramın anlamı bugün değişti. Bir zamanlar fiilen ve işleyen güç bugün bir sembole dönüştü. Ama bu da bir marka yarattı" diyerek şutunu çekiyor.

Fenerbahçe bana borçlu

Burada bir geri pas yapıp yazının başına dönelim ve şu "borç" meselesini çözelim: "Aziz Yıldırım bir sohbette bana ‘Fenerbahçe Cumhuriyeti diye bir kitap yazdın. Fenerbahçe'ye bazı şeyler borçlusun' dedi. Ben de bu ismi ben buldum, tüm Türkiye'nin diline dolandı. Asıl siz borçlusunuz. Fenerbahçe Cumhuriyeti diye marş bile yazdınız. Bir borçluluk durumu varsa siz bana borçlusunuz dedim."

Yalçın Doğan, düne kadar askeri ve sivil iktidarla iç içe olan Fenerbahçe'nin bugün daha sade ve bağımsız bir ilişki içinde olduğunu söylüyor: "Eskiden sağlanan ayrıcalıklar son yıllarda ortadan kalktı."

Fenerbahçe'nin "bağımsızlaşması"nda temel dinamik taraftara dayalı kurduğu ekonomik model oldu. Farklı bir taraftar profilinin oluşmasında 3. kuşak Koç'ların da rol aldığı 1907 Derneği büyük katkı sağladı. "Mustafa ve Ali Koç'un kulübe kurumsal işlerlik açısından katkıları olabilir. Yol gösterici olabilirler. Ali Koç ilerisi için başkanlığa kendini hazırlayabilir" diyerek Yalçın Doğan da benimle duvar pası yapıyor.

Piyasa ile gelen değişim

70'lere kadar siyasi ağırlıklı başkanlar tarafından yönetilen Fenerbahçe'nin ondan sonra işadamlarınca idare edilmeye başlandığı tespitini Doğan şöyle gerekçelendiriyor: "Türkiye Cumhuriyeti'nde özellikle de 24 Ocak kararlarıyla kapitalizm büyük bir dönüş yaptı. Fenerbahçe'de bunun işaretleri 80'lerin ikinci yarısında görülmeye başlamıştı zaten. Serbest piyasa gelince pazar kulüplere de hâkim olmaya başladı ve devletten kopuş da başladı. Artık kulübün kendi içinde yükselmesinin de ciddi bir payandası işadamı başkanlardı."

"Ancak Aziz Yıldırım, Ali Şen ve Tahsin Kaya gibi önemli başkanların özellikle askeriyeye iş yapması dikkat çekiciydi. Bu bir tesadüf mü?" "Ceza sahası"na gönderdiğim bu hava topunu Yalçın Doğan serinkanlılıkla yere indiriyor: "Tesadüf olmayabilir. Ancak Yıldırım başkan olduktan sonra devletle olan işlerini rafa kaldırdı."

Bugün 1 milyon taraftar kart gibi hedefler koyan Fenerbahçeliler bir dönem adeta "siyasi parti" gibi her ilde örgütlenmeye niyetlenmiş. "Sandıkta görüşürüz" yollu Mesut Yılmaz'a karşı açılan pankarttan da hatırlanacağı üzere "Fenerbahçe parti kursa iktidar olur" düşüncesi siyasilere karşı "Genç Semih" misali hep "yedekte" tutuldu.
 

mila12

Dekan
Emektar
Katılım
5 Kasım 2007
Mesajlar
9,864
Reaksiyon puanı
255
Puanları
83
AKP'nin mi FB'nin mi oyu çok

"AKP'nin mi Fenerbahçe'nin mi oyu daha çok?" Yalçın Doğan, "duruma göre" değişen bir yanıt veriyor: "Nüfus bazında Fenerbahçe, seçmen bazında ise AKP öndedir. Son seçime göre AKP'nin 17 milyon seçmeni var. Fenerbahçe'nin ise 27-28 milyon taraftarı."

Sakatlanmasaydı tarihe belki Fenerbahçeli futbol yıldızı olarak geçecek olan Recep Tayyip Erdoğan, kulübün yönetimine Ali Şen tarafından alınmak istendiyse de "askeri veto" ile karşılandı. Erbakan Hoca da zaten "Diğer taraftarların oyunu kaybederiz" diyerek cevaz vermemişti:

"Fenerbahçe Cumhuriyeti'ne 2. başkan olamayan Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'ne başbakan oldu ama" diyerek Doğan'ın önüne yuvarlıyorum topu: "Çünkü askerlerin seçimlere; seçmenlere müdahale etmesi mümkün değildi."

Yalçın Doğan, "Erdoğan, Fenerbahçe'nin cumhuriyet gibi olduğu yıllarda olsaydı kulübe en çok katkısı dokunan siyasi olurdu" derken, Demirel'in futbol işine uzak kaldığını buna karşın Özal'ın cömert olduğunu anlatıyor.

İktidarla içli dışlı olmasına karşın Fenerbahçe Cumhuriyeti, stat işini 30 yılda ancak çözebilmiştir: "Askeri darbeler, iktidar değişiklikleri ve yönetim beceriksizlikleri" diye özetleyor Doğan.

30 yıl gecikmeyle 1982'de ancak dikilen stat belki de Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin Avrupa'da da tanınmasını geciktiren temel nedendi. Nihayetinde salı günü Saracoğlu'nda açılan "Avrupa'nın üzerine doğan güneş" pankartı Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin adeta dünyaya da ilan edilmesiydi. Ancak o güneşi doğuran 1982'de dikilen Fenerbahçe Stadı değil, 2000'lerin başında parça parça yıkılıp yenilenen modern Şükrü Saracoğlu Stadı idi.

"Peki yakın zamana kadar birbirine paralel giden Türkiye Cumhuriyeti ile Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin bugünkü ilişkisi nasıl" diyerek Yalçın Doğan'a final pasını atıyorum: "Gidişat tam tersi. Türkiye Cumhuriyeti gayet sıkıntılıyken Fenerbahçe Cumhuriyeti en iyi dönemini yaşıyor. Fenerbahçe Cumhuriyeti Avrupa'da yarı final kovalarken Türkiye Cumhuriyeti yarı finalden çok uzakta; daha ilk tur için kura çekimine katılan takımların vaziyetinde. Fenerbahçe Cumhuriyeti AB'ye girerken Türkiye Cumhuriyeti hâlâ çabalıyor."

Evet, Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisinde "kriz çanları" çalarken Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin ekonomisi büyümeye devam ediyor.

FB NEDEN BİR CUMHURİYET

* İttihat Terakki'den bugüne kadar hem asker hem de sivil iktidar, halka ulaşmada Fenerbahçe ile ilişkide oldu.

* Askerlik sorunu olan Zeki Rıza Sporel için Meclis özel af çıkarttı. Asker kaçağı olan ünlü golcüsü Cemil Turan askerlerin araya girmesiyle serbest bırakıldı.

* Bülent Ecevit, Emin Cankurtaran'a "Şampiyon olan Fenerbahçeli futbolcuları acaba CHP'ye kaydedebilir miyiz" diye ricada bulunmuştur.

* Esenboğa Havalimanı'nda "Fenerbahçe Ankara Büyükelçisi lütfen danışmaya" şeklinde anons yapılmıştır.

* Bodrum'da ezan okuyan bir imam minareden "Allahü ekber Allahü ekber, en büyük Fener" demiştir.

* Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, İhsan isimli Gençlerbirliği futbolcusunun transferini yetiştirmek için Urfa'ya askeri jet kaldırmıştır.

* Turgut Özal, özlediği için Rıdvan Dilmen'i gece yarısı 02.30'da yatağından kaldırtıp getirtmiştir.

* 12 Eylül'ü yapan 5 Milli Güvenlik Konseyi üyesi sırf tanışmak için Fenerbahçeli futbolcuları Ankara'ya davet etmiştir.

* 27 Mayıs İhtilali'ne karşı olduğu gerekçesiyle Fenerbahçe kapatılmak istenmiştir.


8-0 felaket, Bosque olayı skandal

Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde tarih yazarken Beşiktaş bu ligin en farklı yenilgisini aldı. Beşiktaş çok kötü yönetiliyor. Beşiktaş'ta hizipler var. Yıldırım Demirören'i başarısız buluyorum. 8-0'lık Liverpool yenilgisi bir felaket. Bu, Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın yönetim tarzının farkından kaynaklanıyor. Del Bosque'ye ödenen tazminat tam bir skandal.

Kaynak
 

wwhirlwind

Profesör
Katılım
21 Aralık 2006
Mesajlar
2,313
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
bu buyuk taraftar hangi takımda olsa bu buyuk taraftar o takımı cumhuriyet yapar :)
 

maxxdump

Dekan
Katılım
2 Nisan 2008
Mesajlar
6,377
Reaksiyon puanı
6
Puanları
38
Yaş
39
+1 canımız ciğerimiz herşeyimiz Fenerbahçe'miz... :)
 

JuLiuSiuS

Profesör
Katılım
2 Ekim 2007
Mesajlar
2,775
Reaksiyon puanı
4
Puanları
38
Fenerbahçe'nin neden bir cumhuriyet olduğunu görmek için Stadına gitmek yeterli
 
Üst