Engellediklerimiz....

Bu konuyu okuyanlar

yrg26

Öğrenci
Katılım
22 Temmuz 2011
Mesajlar
46
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0

gorme-engelli.jpg


‘Engelli’ diyoruz onlara.

Kimisi Görme Engelli, kimisi Yürüme, kimisi İşitme..

Kimisi doğuştan, kimisi sonradan…

Diğer insanlardan biraz daha farklı olmalarından dolayı ‘normal’ dediğimiz insanların dışında kalıveriyorlar.
Şehir düzeni, yaşama düzeni tamamiyle sağlıklı insanlara göre düzenlenmiş.

Genç ve sağlıklı insanların sokağa çıkmaya hakkı var sadece. Merdivenler, kaldırımlar, mağazalar, evler hep onlar için.

Sanki diğerleri bizden değil. Onlar başka bir dünyanın çocukları sanki. O başka dünyadan buraya yollanmışlar.
Bu dünyada da evlerine tıkılmış halde kalsınlar, mümkünse ortalara çıkıp kimselerin gözüne görünmesinler, canımızı sıkmasınlar, bizi rahatsız etmesinler istercesine onlara herşeyi yasak etmişiz sessizce. Engellerle doldurmuşuz hayatlarını.

Oysa ki onlar da hepimiz gibi geldiler bu dünyaya. Gözlerinin görmüyor olması, bedenlerinde bir farklılık olması ne onların tercihi, ne de ailelerinin. Herkes öncelikle sağlıklı olmak ister. İster de bu her zaman mümkün olamaz.

Bu engellilik kendi başımıza geldiği andan itibaren hiç farkında olmadığımız o dünyanın içinde ne kadar kısıtlayıcı şartlar olduğunu görüveririz.

Daha önceleri hiç farkında olmadan koşa koşa inip çıktığımız o merdivenlerin bir basamağını çıkmanın dahi ızdırap haline geldiğini; bir meyveyi soyarken, bir bardak çay koyarken, giyinirken soyunurken tek bir parmağa bile ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlarız o zaman.

Çevredeki sesleri duyup görememeyi, ya da görüp duyamamayı, konuşamamayı, anlatamamayı hayal edin bir an.

Bacaklarınızdan birini kullanılmayacak şekilde bağlayın bir gün, bir gün bir kolunuzu kullanmayın. Gözünüz bağlı olsun bir gün gün boyu. Ya da hiçbir şey duymayacak kadar tıkayın kulaklarınızı. O gün içinde yaşanacak sıkıntılar belki biraz anlatır bunun ne demek olduğunu.

Engellediklerimize katıldığımız o gün, engellerle dolu bu dünyaya isyan bayrağını açacağızdır eminim.

Bu insanlar ve aileleri bunca sıkıntıyla boğuşurken bizlerden istedikleri nelerdir?

Devletin zirvesinden tek tek her bireye kadar hepimizin bu durumdan kendisine bir pay çıkartması gerekmez mi?

Onlara acımayalım, arada sırada yaptığımız yardımlarla kendi kendimize yardımsever yaftası yapıştırmayalım.
O insanları sürekli yardım bekleme ezikliğinden kurtaralım. Biz onların da bizimle aynı ortamlarda bulunmalarını sağlayalım, onlara farklı insan muamelesi yapmayalım. Günlük hayatın içinde olabilsinler. Gitmek istedikleri yerler onlar için birer kâbusa dönüşmesin.

Kendilerine uygun herhangi bir işte çalışıp kendilerine yetmeyi öğrenebilsinler. Çalışamayacak durumda olanlar için güvenli yerler olsun. Aileleri sonsuza kadar yanlarında olamayacak olan bu insanlar, aileleri kendilerine bakamayacak hale geldiklerinde hep birlikte evlerinde çürümeye mi mahkûm olsunlar?

Onlara tekerlekli sandalyeler hediye ediyoruz da o sandalyelerin geçebileceği yollar var mı diye hiç düşünmüyoruz. Bebek arabasıyla bile zorlandığımız caddelerde, kaldırımlarda tekerlekli sandalye ne kadar çözüm olabiliyor.

Belediyeler, şehir planlamacıları, mimarlar, mühendisler, toplum içinde söz sahibi ve yönlendirici her kim varsa bu engelleri kaldırmak için projeler geliştirip, bunları uygulamakla mükellef değiller midir?

Görme yetisini doğduktan sonra zaman içinde kaybetmiş dağcı ve atlet Bursalı Necdet Turhan ENGELLENMEYENLER’e en büyük örnektir. Bir insanı engellemediğimiz ve desteklediğimiz zaman neler başarabileceğinin en net göstergesidir kendisi.Bir yandan da Nilüfer Belediyesi’nde görev yapmaktadır.

Bunları da gördükten sonra bizim bütün yapacağımız Engelliler Günü’nde bir kaç süslü laf edip sonra da herşeyi unuttuğumuz gibi onları da unutmak mıdır diye sorgulamadan geçemiyor insan.

Ya bir gün herhangi bir sebeple ‘unutanlar’ da ‘unutulanlar’ dünyasına geçiverirlerse! Taşların ne zaman yer değiştireceğini hangimiz bilebiliriz. Bir bakarız ki hiç de olmak istemediğimiz bir yerdeyiz.

Trafik kazalarının bu kadar çok olduğu, terörün kimi nerede bulacağının belli olmadığı, dikkatsizlik, tedbirsizlik ve sorumsuzluğun kol gezdiği bir ülkede yaşıyorsak eğer, sağlıklı doğmuş olmamız ölene kadar sağlıklı yaşayacağımızın bir garantisi olmayacaktır.
Bunu kim inkâr edebilir..!

http://bence.biz/2011/07/06/engellediklerimiz/

Konuyla ilgili nacizane yorumum..
Bu konuda bende gerçekten çok hassas biriyim. Hiçbirimizin garantisi yok, Engellediklerimize katılmayacağımızın.
Bu yüzden bu konuda daha hassas olmalıyız. O insanların bizlerden hiçbir farkı yok. Hatta bence bizden fazlaları bile var. Yaşama sevinçleri, mutlulukları, daha birçok şey. Ben imreniyorum o insanlara...
 

virtual worms

Müdavim
Katılım
11 Ağustos 2010
Mesajlar
5,807
Reaksiyon puanı
66
Puanları
48
Kesinlikle. Güzel bir yazı.

[video=youtube;QVAZK6BGcBs]http://www.youtube.com/watch?v=QVAZK6BGcBs[/video]

Fiziksel bir eksiliği var diye farklı bir gözle bakmak çok yanlıştır. Hiçbir zaman farklı katagorilerde düşünmemek gerekir. Bence mesele fiziksel olarak görmemek, duymamak, hissetmemek değil asıl mesele görmemeyi, duymamayı, hissetmemeyi istememektir. İşte istemedikten sonra o zaman engelli olursun.
 

yrg26

Öğrenci
Katılım
22 Temmuz 2011
Mesajlar
46
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Video da çok anlamlı. Teşekkürler.
 

Silence

Müdavim
Emektar
Katılım
29 Nisan 2009
Mesajlar
7,786
Reaksiyon puanı
49
Puanları
48
çok güzel yazmışsı Vallahi yüreğine sağlık
 

Silence

Müdavim
Emektar
Katılım
29 Nisan 2009
Mesajlar
7,786
Reaksiyon puanı
49
Puanları
48
linki görmedimm :( ama bu bişey değiştirmezki üzülmekle bişey yapamayız keşke elimizden gelen bişey olsa :(
 

Demnesia

Müdavim
Katılım
14 Mart 2009
Mesajlar
3,166
Reaksiyon puanı
43
Puanları
0
Ne kadar uğraşsanızda anlayamazsınız hallerinden, ancak çeken bilir...
 

yrg26

Öğrenci
Katılım
22 Temmuz 2011
Mesajlar
46
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bizlerin başındaki insanların, biraz daha düşünceli olmaları gerekiyor bu konuda. Şöyle bir düşünüyorum da yazıda da geçtiği gibi bir gün gözlerimizi kapatıp, kulaklarımızı kapatıp, dışarı çıksak ne kadar zorlukla karşılacağız kimbilir. Hele birde tekerlekli sandalyeye bağlı olan insanlar, onların yerine koyuyorum kendimi bir gün boyunca öyle dışarıda gezsem anlarım ne kadar zorluk çektiklerini, eminim isyan eder kalkar yürürüm. Ama onların isyan etme ve kalkıp yürümek gibi bir şansları olmayınca, mecburen onlara yaşama alanı sunmaktan başka yapacağımız birşey yok. Herşey bizler için yapılmış koprüler merdivenler hayat bizler için zorken birde o insanları düşünelim?
 
Üst