İçkinin Ve İçki İçmenin İslamdaki Yeri Ve Hükmü

Bu konuyu okuyanlar

erkek2

Asistan
Katılım
26 Kasım 2008
Mesajlar
330
Reaksiyon puanı
1
Puanları
16
Konu iki ayri text ile anlatilacak.

1) İÇkİnİn Ve İÇkİ İÇmenİn İslamdakİ Yerİ Ve HÜkmÜ

2) Bu konuyu önemi sebebiyle, ve ilmî, içtimaî, dînî yönleriyle raporlar hâlinde ve beş bölüm içinde takdim edeceğiz.


-------------

İÇkİnİn Ve İÇkİ İÇmenİn İslamdakİ Yerİ Ve HÜkmÜ

Rabbımız-Allâhımız- Yüce Kur'ân'ımızda meâlen şöyle buyuruyor:

(Ey îmân edenler..içki, *****, dikili taşlar -putlar-, ve fal okları, şeytan işi birer pislikdir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.)

(Şeytan; içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak, ve sizi Allah'ı anmakdan, hatırlamakdan alıkoymak ister; artık bunlardan vazgeçdiniz değil mi?..)

Kur'ân-ı Kerîm, sayfa: 122, sûre: Mâide, âyet: 90-91

Yüce Peygamberimiz de şöyle buyurdu:

• (Her sarhoş eden-şey- haramdır. Muhakkak ki azız ve celîl olan Allah'ın her içki içene âhiretde, cehennem ehlinin terini içireceğine âid ahdi-beyânı-vardır.) (Râmüz, cild: 2, sayfa: 341, no: 1)

• (Sarhoş eden herşey, şarap hükmündedir. Ve çoğu sarhoş edenin azı da haramdır.) (Râmüz 2, s: 341, no: 2)

• (Bir kimse sabah içki içerse, akşama kadar Allah'a şirk koşmuş gibi olur..)

• (Eğer içkiyi gice içerse, sabah oluncaya kadar Allah'a şirk koşmuş gibi olur..)

• (Kim onu sarhoş oluncaya kadar içerse, Allah onun kırk gün namazını kabul etmez..)

• (Kim damarlarında içkiden birşey varken ölürse, câhiliye ölümüyle ölmüş olur..) (Râmüz, cild: 2, sayfa: 424, no: 14)

• (İçki içmedikçe kul; dîninde genişlik görmek de devam eder; içki içerse Allah onun ar perdesini yırtar, ve şeytan onun; sahibi, kulağı, gözü ve her kötülüğe yönelten ve her hayırdan geri bırakan ayağı olur.) (Ririıüz, cild: 2, sayfa: 354, no: 9)

• (Bir kimse; Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, içki içilen sofraya oturmasın..) (Râmüz 2, sayfa: 439, no: 6)

• (Cebrâil-a.s.-; bana geldi ve dediki: Yâ Muhammed (s.a.v) Allah içkiye, onu yapana, yapdırana, içene, taşıyana, kendisine taşınılan kimseye, satana, satın alana, ikram edene, dağıtana, yayana, içirene lanet etdi.) (Râmüz, cild: l, sayfa: 11, no: 2)

• (Yapılan içkilerin hangisi olursa olsun sarhoş edici ise haramdır; beyazı da, kırmızısı da, siyahı da, yeşili de haramdır.) (Râmüz, cild: l, sayfa: 234, no: 4)

• (Allah içkiye de, içene de, sunana da, satana da, satın alana da, sıkana ve sıktırana da, taşıyana da, kendine getirene de ve parasını yiyene de lanet etsin..) (Râmüz, cild: 2 sayfa: 347, no: 9)

• (İçki mübtelâsı adam kabrinden çıkınca, iki gözü arasında şu yazıyı görür: -Allah'ın mağfiretinden mahrumdur.) (Râmüz, cild: 2, sayfa: 508, no: 1)

• (Ümmetim, âhir zamanda içkiyi, adını değiştirerek içer.) -Bira .. vesaire gibi- (Râmüz, cild: l, sayfa: 117, no: 6)

• (İçki derddir, deva değildir.) (Râmüz, cild: l, sayfa: 140, no: 4)

• (Ümmetimden bir gurub içkiyi, adını değiştirerek içer; başlarında çalgıcı kadınlar şarkı söyler. Allah-c.c- bunları yere batırır, maymun ve domuz şekline sokar.) (Râmüz, cild: 2, sayfa: 267, no: 6)

• (İçki bütün kötülükleri doğurur; günahların en büyüğüdür. Onu içen kimse: Annesinin, teyzesinin, halasının, üstüne çıkmış gibi olur.) (Râmüz, cild: l, sayfa: 205, no: 14)

• (İçkiden kaçının; zira o, her kötülüğün anahtarıdır.) (Râmüz, cild: l, sayfa: 16 no: 2)

• (Cebrail-a.s- geldi ve dediki: Yâ Muhammed (s.a.v), içkiye devam eden, puta tapan gibidir.) (Râmüz, cild: l, sayfa: 72, no: 2)

------------------------

Bu konuyu önemi sebebiyle, ve ilmî, içtimaî, dînî yönleriyle raporlar hâlinde ve beş bölüm içinde takdim edeceğiz.

Alkollü içkilerin kullanılması, insanlık târihi kadar eskidir.

Bütün mukaddes kitablar, içkiyi yasaklamışdır.

Kur'ân-ı Kerîm gibi Tevrat da alkollü içkileri haram kılmışdır.

Bütün alkollü içkiler; sâdece insan sağlığını değil, toplum hayâtını da etkilemekde, sayılamıyacak kadar kavgaya-cinâyete-trafîk kazasına sebeb ol-makdadır.

Alkol; insan sağlığı açısından incelenirse, pek çok hastalığın başda gelen sebebi olduğu görülür:

İçilen bir kadeh alkol, insan vücûdünde şu seyri takıyb eder:

l - Ağızda-yemek borusunda, yakıcı bir hisden

sonra mideye erişir. Midede hiç bir sindirim olayına tabî olmadan kana geçer.Bundan sonra alkolün organlara olan tesiri başlar..

2 - Alkolün ilk tesiri: BEYİN üzerindedir. Bu tesir, içki içenler tarafından uyarıcı gibi yorumlanır; bu devrede rûhî-fizîkî faaliyetler canlanmış gibi görünürse de bunlar, özellikle ve öncelikle beyin vazifelerinin zarara uğradığının ilk belirtileridir. Bu dönemde içki alan kimse: Zihnî hesab yapamaz, yal-nışsız daktilo kullanamaz, salimen arabayı idare edemez, ateş etdiği zaman hedefini vuramaz...

Bu safhadan sonra şahıs, alkol almaya devam ederse, konuşması peltekleşir, hareketleri bozulur ve alkol aldığı etrafındakilerce belli olur. Ve gene bu dönemde alkollünün toplum ahlâkına-kânunlara saygısı had şekilde azalır, haya ve utanma hissi kaybolur.. Bütün bunlara rağmen şuuru bir ölçüde yerindedir ve yapdığının bir ölçüde farkındadır.

Şahıs gene alkol almaya devam ederse, konuşma ve hareketler kaybolur, şuur bulanır; bulantı, kusma, soğuk terleme, vücüd ısısında düşme olur ve nihayet sarhoş sızar ve tam deyimiyle küfelik olur; sarhoş artık komadadır...

Bu üç devrenin tedkıykinden anlaşılıyorki:

Birinci devrede alkol, keyf verici gibidir.. Bazı kimselerde aldatıcı bir neş'e, bazılarında derin bir üzüntü sebebidir.

İkinci devrede alkol, aklın yerini almışdır. Şahsa artık akıl değil, alkol kumanda etmekdedir; başkalarına, bilhassa kadınların ırz ve namusuna taarruz etdirir, cinayetler de bu devrede işlenir.

Üçüncü devrede ise Alkol alan kişi, bitkisel hayat yaşayan bir mahluka dönüşmüşdür..

Devamlı alkol alanlarda başda beyin olmak üzere tüm organlarda alkolün etkisi görülür, ve alkole bağlı hastalıklar ortaya çıkar. Bu şahıs artık alkolik olmuşdur; el, dil, dudak ve yüz titremeleri; beyin ve beyin zan iltihabları zuhur eder; ruhî belirtiler, daha da dikkat çekici olur. Şahıs da karakter değişikliği daha da görünür hâle gelir; namus yönünden çirkin haller gösterir. Ayrıca dikkat, irâde ve zekâ kusurları; hayalî görmeler, hezeyanlar ve alkole bağlı delilikler ortaya çıkar..

Bu şahıslar; artık toplum için ciddî bir problem olur, tedavileri de çok güçleşir.

Alkolün diğer organlar üzerindeki tesirleriyle çeşitli hastalıklar zuhur eder:

• Ağız, yemek borusu ve midede ülser ve kansere, olur.

• Karaciğerde: siroza ve kansere.

• Pankreas'da: İltihab ve kansere,

• Ve böbreklerde çeşitli iltihablara... sebeb

• Alkolün kalb ve damarlar üzerindeki tesiri bir zamanlar yalnış değerlendirilerek kalb damarla rını genişletdiği düşüncesi ile bu hastalara VİSKİ tavsiye edilmişdi. Sonra, bunun temâmen yanlış olduğu anlaşıldı.

• Alkolün cinsel hayat üzerindeki etkisi de menfîdir. Alkol alanlarda cinsel istek artmış görünse de iktidar azlığı bilinen bir gerçekdir. Kadınlarda ise alkol, cinsel soğukluğun başta gelen sebeblerindendir.

• Bugün artık alkolün; erkek ve kadının cinsiyet hücrelerindeki KROMOZOM'ları tahrîb ederek, nesiller üzerinde karakter bozukluğuna sebeb olduğu ayan-beyan bilinmekdedir.

• Batı ülkelerinde yapılan araştırmalar, alkolik anne ve babadan doğan çocukların aklî ve ahlakıy yönden özürlü olabildiklerini gösteriyor.

• Alkoliklerin çocukları arasında: Ölü doğumların, erken ölümlerin, sar'alıların, beyni özürlülerin çok sayıda görüldüğü bir gerçekdir.





Alman, doktor meşhur Koch (koh) diyor ki:

(İçkilerin çeşidini-özelliğini araştırmak isteyenler; bunlarda insan için ne gibi faydalar bulunabileceğini, yahut tedâvî gayesiyle içilecek mikdârın neden ibaret olacağını ve içindeki alkolün yüzde ne kadar olması gerekdiğini soracakları yerde; ferdlere, toplumlara, tüm insanlığa karşı alkolün sebeb olduğu onulmaz dertlere, çeşitli cinayetlere, aile facialarına., dâir ilim adamlarının görüş, fikir ve kanâatlerine müracaat etsinler..)

Alkollü içkiler; korkunç hastalık ordusundan, çeşitli cinayet ve yıkım kaynağından başka bir şey değildir.

Alkollü kişi gerek şahsı ve gerekse toplumu için öyle bir âfet ve asalakdır ki; toplum huzurunu, oluşundan önce boğar. Çocuğu; gebelik veya doğum esnasında öldürür. İçlerinden biri doğacak olursa, onun da beşiğine çullanır; şayet beşikdeki hıncından da kurtulursa çocuk yaşar ama en fecî hastalıklara, en müzmin âfetlere mahkûm olarak yaşar.

Alkolün, bunu kullananların, ruhlanyla bedenleri üzerindeki etkisine gelince: Kuvvetlerini bitirir, illetlerim artırır, faaliyetlerini azaltır, irâdelerini felce uğratır, sorumluluklara karşı duyarsız bırakır ve netice de âilenin-toplumun üzerine bir asalak olarak yapışır.

İçkinin, cinsî hayat üzerindeki tesiri ise bir başka faciadır. Çünki alkolün iç salgı bezlerinin ve özellikle menî yâni spermin oluşumunda çok büyük etkisi vardır. Alkol, bu oluşumu bozarak ceninin meydana gelmesini engellemiş olur.

Hayvanlara alkol içirildikden sonra, menî salgılan defalarca muayene edilerek neticede görüldüki, embriyonun-cenînin- esas unsuru olan spermatozoitler ya hiç yokdur, ya da sağlam bir cenîn meydana getiremiyecek derecede zayıfdır. Profesör Doktor Holheyt, alkol konusundaki görüşlerini şöyle hülâsa eder:

1 - İçki kullananlar, kullanmayanlardan daha erken ölürler.

2 - Ayyaşların vücüd organları, başkalarınınkinden daha zayıf, daha güçsüzdür.

3 - Menî salgısının % 86'sı spermden yoksundur.

4 - Menî salgısındaki sperm kaybı, alkol alanlarda, başkalarından çok önce başlar.

5 - Kadın içki içerse, ceninin oluşumu için şart olan hücreler harâb olur.

Bu açıklamalarımız:

Evliliklerden birçoğunu, kısırlığa mahkûm eden bahtsızlığın içyüzünü gözler önüne sermiş oluyor. Evet; kısırlığın sebebi olarak erkek kadını-kadın da erkeği suçluya dursun, kısırlık suçlamasını birbirinin üzerine atadursun.. Gerçek olan şudur ki: Ortada kısırlık yok, beyinsizlik var; spermleri öldüren zehirlere yânî alkole alışkanlık var.

İçenlerin menîlerindeki sperm miktarı % 55 nisbetinde azaldığı hâlde içmeyenlerde bu mikdar % 15'i geçmemekdedir.

Artık alkolün nesiller üzerinde ne fecî, ne müdhiş tesiri olduğu ve bu korkunç zehri içen babaların-annelerin, çocuklara karşı ne ağır cinayet işledikleri anlaşılmış oluyor.

Ayrıca; alkol, süt salgılayan bezeleri de zayıf düşürür. Ayyaş babaların kızları az sütlü olur; büyüyüp çocuk doğurdukları zaman, ya sütleri büsbütün çekilir, yahut çocukları besliyemiyecek derecede azalır.

Araştırmalar göstermişdir ki: Kızların sütü ile, babalarının içip içmemesi arasında tam bir münâsebet vardır.





Büyük ticarî şirketler-holdingler devrinde yaşıyoruz.

İnce işlenmiş reklâmların tesîri altındayız.

Bütün ülkelerde: Fertleri, bilhassa gençleri alkol kullanmaya yönlendiren propagandalarla karşı karşıyayız.

1950'lerde İngiltere'de içki satışları azalmış.. Bunu gören içki üreticileri, akımı tersine döndürmek için tedbirler almaya koyulmuşdu. Yahüdî asıllı bir bira fabrikası müdürünün, idare meclisi üyelerine olan şu ibretli konuşmasına bakınız:

(Şimdiye kadar ağızlarına bira almamış milyonlarca genci, meyhanenin başlıca müşterisi hâline getirmeliyiz; önce bunları ucuz içkiye, kazançları artınca da pahalısına alışdırmalıyız) diyordu yahüdî..

• Dediği oldu.. Bu metodla yalnız İngilterede değil, tüm batıda ve Dünyâda içki bir moda oldu; viskili, şaraplı toplantılar günlük olaylar hâline geldi. Orta halliler de bu akıma katıldı..

• Neticede ve kısa zamanda alkol, tüm dünyâda insan için -insanlık için- tam bir belâ ve korkunç bir âfet hâline geldi.

Bu konuda yapılmış bâzı yurtdışı araştırmaları, tesbitleri, istatistikleri ve bunlara âid raporları dikkatle ibretle gözden geçirelim:

l - Alkol, insanlık için ciddi bir belâdır. Alkol; kolera, veba ve diğer öldürücü hastalıklar gibi salgın bir hastalık olarak târîf edilmelidir.

2 - Alkol, insanlık için yıkıcı bir âfetdir.

3 - Alkol; kelimenin tam ve ilmî mânâsıyle, hiç bir zaman bir gıda değildir.

4 - İçki; ateşli-mikrobik hastalıklara karşı vücûdun direncini azaltır. İçki içen, verem için hazır bir kurbandır.

5 - Alkol, bir hücre zehiridir; beyinde bulunan on milyardan fazla hücre, bu zehirin tesîri altında kalır.

Edinburg Üniversitesi sinir hastalıkları mütehassısı olan Ninian Bruce-Brus sar'a vak'alarının en çok cum'a ve pazar günleri olduğunu, bunun da haftalıkların ödenmesi sebebiyle içkinin çok içilmesine bağlı olduğunu söylemektedir.

6 - İçki yüzünden meydana gelen ve en çok cezalandırılması gereken bir zarar da aile müessesesine olanıdır. Aile hayâtını yıkan; hiddet, şiddet ye cinayetlerin başta gelen sebebi de gene alkoldür. İçki sebebiyle karı-koca arasında olan kavgaların çocuklara yapdığı zararlardan, bir çoklarının haberi yok herhalde!.. Keza sarhoş ananın ve babanın; daha doğmadan önce çocuğa yüklediği felâketin derecesini bunlar hâlâ idrâk etmiyorlar sanırım.

Alkol mübtelâsı annelerin çocuklarında TROİD bezinin faaliyeti eksik olur. İlâhî kudret, anne yoluyla çocuğun bünyesine herhangi bir zararlı maddenin girmemesi için, onu; koruyacak plasenta adındaki bir zar içine yerleştirmişdir. Bu zardan yalnız şu üç şey girebilir; kurşun zehiri, frengi basili ve ALKOL...

Fransız doktorlarına göre, alkol bağımlısı anne-babaınn çocukları, hayatları boyunca tehlike altındadırlar. Alkolün kötü tesîri yedi nesil üzerinde devam etmekdedir.

7 - Alkol kullananlarda geniş çapda kısırlık, gelişim gecikmesi, zayıflık ve bulaşıcı hastalıklara karşı dirençsizlik görülmekdedir. Doktor Biluhum, nesle olan bu zararların devamlı olduğu kanâatindedir. Yüce Mevlâ; gerek babaya gerekse anneye hiç birinin kaçınamayacağı bir sorumluluk yüklemişdir, ki o da çocuklarımızın sağlığı ve menfaati hususunda saygılı olmak mecbüriyetimizdir..

8 - Trafik kazalarında, içkinin ne denli bir sebeb olduğu dünyâca bilinmekdedir. Halkın, anî karar verme yeteneğinin bir bardak bira, yahut bir yudum alkollü içkiyle, ölçülebilecek derecede ve tehlikeli bir şekilde bozulduğu, ve bunlardan herhangi birisinin, sürücünün beyin gücünü yavaşlatmaya yetdiği, artık ilmî bir gerçekdir..

Bu yüzdendir ki: Norveç'de meyhanecilerin sürücülere alkol satması yasakdır. Büyük bir uçak şirketinin pilotlarına uçuşdan yirmi saat öncesinden itibaren içki kullanmaları da kat'î olarak yasaklanmışdır.

9 - British Medical Journal adlı tıbbî derginin yazdığına göre: Büyük bir hastahâneye gelen trafik kazası kurbanlarından, akşamları ve hafta sonu gelenlerin en az % 60'ı, alkol alan şoförlerin yapdıkları kazalar yüzündendir. Ve bu sürücülerin bir yokuşu normal şekilde inmeleri tıb yönünden imkânsızdır; bunlar, bir motorlu vâsıtayı kullanmaya yetecek akıl gücünden yoksundurlar.

10 - Sarhoşların, başkalarını da içirmeye çalıştıkları, içmeyenleri kendilerine benzetmek istedikleri de bir gerçekdir.

Şu olmuş vak'a bunun canlı misâlidir:

Genç bir adam, kafayı tütsüledikden sonra sevgilisini öldürdü; ve bu yüzden de îdâma mahkûm edildi. Delikanlı, idamından önce, kendi papazını görmek istedi, ve bu görüşmede hapishane papazı da bulundu, delikanlı papazından; bir müddet önce adını verdiği bir toplantıda bulunub bulunmadığını sordu; papazı, o toplantıda bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine delikanlı şunları ifâde etdi: O toplantıda ben de vardım; içkiyi içmek veya içmemek hususunda ne yapmam gerekdiğini düşünüyordum; size dikkat etmeye ve ne yapacağınızı beklemeye koyuldum; siz içdiniz, ben de içdim. Bu ilk defa içişimdi.. Ve içkinin tesiri ile bir kaç gün içinde hayâtımla ödeyeceğim işi yapdım. Sizi buraya, bana şefaat edin diye çağırmadım; bu, benim kendi hatâmdır ve sonucuna katlanacağım. Fakat size ölmeden önce şunu söylemek isterim ki: Ne olur beni sapdırdığın gibi, başkalarını da sapdırma..

Açıkça anlaşıhyorki, bu ibret verici olayda üç suçlu var:

Biri; içki ikram eden,

Diğeri; içmek suretiyle tehlikeli ve ibret verici bir örnek olan,

Üçüncü de; kendi karârını vermek de çok zayıf kalan...
 

quasimodo

Müdavim
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
Allah[cc]a resulüne[sav]ve sizden olan uluğemr re itaat ediniz
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mehmet Küçük, 2009 yılının 9 aylık döneminde sigara satış hasılatından devletin 10.9 milyar TL vergi tahsilatı yaptığını belirterek, Eylül sonu itibariyle 70 bin 711 ton olan tütün ihracatının ekonomiye katkısının ise 361 milyon 767 bin 686 dolar olduğunu bildirdi. Küçük, devletin alkollü içkilerden elde ettiği vergi gelirinin ise 2.1 milyar doları bulduğunu söyledi.
TAPDK Başkanı Küçük, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda TAPDK’nın 2010 Yılı Bütçe sunuşunu yaptı. Küçük, özel düzenlemeye konu olan tütün ve alkol piyasalarının, Türkiye’de yaklaşık 27 milyar TL ekonomik büyüklüğe sahip bulunduğunu belirterek, tütün piyasasında 51 firmanın faaliyette bulunduğunu belirtti. Tütün ihracatının 2008 yılında 152 bin 33 ton olarak gerçekleştiğini söyleyen Küçük, ekonomiye katkısının 428 milyon 442 bin 344 dolar olduğunu vurguladı. 2009 yılı Eylül ayı sonu itibariyle 70 bin 711 ton olan tütün ihracatının ekonomiye katkısı da 361 milyon 767 bin 686 dolar olduğunu bildirdi. Küçük, tütün mamülleri piyasasında toplam 7 firmanın 240 adet sigara çeşidiyle faaliyet gösterdiğine değinerek, 2009 yılının 9 ayında 96.8 milyar adet sigara üretimi, 80.8 milyar adet sigara tüketimi gerçekleştiğini kaydetti. 14.9 milyar TL tutarındaki satış hasılatından yaklaşık olarak 10.9 milyar TL vergi geliri tahsilatı yapıldığını bildiren Küçük, “9 aylık dönemde 15.9 milyar adet sigara, yaklaşık 8 bin ton kıyılmış tütün ve 9.7 ton nargilelik tütün mamulü ihracatı gerçekleştirildi


uluğ emr minküm
uluğ emr içki piyasasında tekel alınan vergi beytülmala irat kaydediliyor

içki bir canlıya yakışmıyacak kadar kerih bir maddedir insana ise
tahayyül dahi edilemez
 

tarumoloji

Müdavim
Katılım
12 Mayıs 2009
Mesajlar
1,255
Reaksiyon puanı
44
Puanları
48
Alkaol hakkında bir soru:
Hz İsa' nın suyu şaraba çevirdiği mucizesi doğrumudur?

(Meraktan soruyorum konuya hakim olmayan dalıp sallamasın)
 

quasimodo

Müdavim
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
Sinoptik İncillerde bulunmayan ve sadece Yuhanna İncilinde anlatılan bir mucize de, Hz İsa'nın, bir düğünde düğün sahibinin şarabının bitmesi üzerine küplere su doldurtarak onları bir anda şaraba çevirmesi hikayesidir. Yuhanna'ya göre, Hz.İsa öğrencileri ile beraber Kana şehrinde bir düğüne davet edilir, düğünde annesi Meryem de hazır bulunmaktadır. Bir ara düğün sahibinin misafirlere ikram ettiği şarap biter. Bunun üzerine Hz. İsa'nın annesi Meryem ona, "Şarapları yok" der. Bu sözle herhalde oğlundan düğün sahibine yardım etmesini ve mucize göstermesini istemiş olmalı ki, Hz.İsa annesine " Kadın, benden sana ne? Saatim daha gelmedi." diye cevap verir. Yani bir nevi annesini azarlar, ama nedense yine orada bulunan hizmetçilere küpleri su ile doldurmalarını emreder. Küplere doldurulan sular, o anda şarap olur ve misafirlere ikram edilir. Bir mucize ile suyu şaraba çeviren Hz.İsa, bu mucizesi ile öyle kaliteli bir şarap üretir ki, düğündeki bazı misafirler, bu şarabın düğünün başında ikram edilen şaraptan daha kaliteli olduğunu itiraf ederler.
Yuhanna'nın naklettiği bu olay, acaba bir mucize mi, yoksa bir kötülük ve günah mı? Çünkü mucizede insanların hayrına olan bir şeyin ortaya konması gerekir. Halbuki Hz.İsa burada suyu şaraba çevirmek suretiyle alkollü içki üretmekte ve insanların zararına hareket etmiş olmaktadır. Bu hadisenin iyice tetkiki neticesinde, aslında Hz.İsa'ya nisbet edilmesi mümkün olmayan şu noktalan tesbit ediyoruz :
1 - Hz.İsa ve öğrencileri, şarap ikram edilen bir düğüne
gitmişlerdir. Alkoliklerin çokça bulunduğu, herkesin şarap
içerek sarhoş olduğu bir toplantıya Hz. İsa ne diye katılıyor
ve orada bulunmaktan ne fayda umuyor?
2 - Hz. İsa ve öğrencileri böyle bir toplantıya katıldıkları
na göre herhalde burada şarap da içmiş olmalıdırlar. Zaten
İncillerin diğer bölümlerinde onun düğünlere gidip şarap
içtiği, dolayası ile insanların kendisine "ayyaş" dediklerine
dair ifadeler de yer almaktadır.
3 - Hz. İsa'nın annesi düğüne iştirak etmiş, oğlundan şarap üretmesini istemiştir. Burada Hz.İsa'nın, annesinin bu isteğine verdiği cevap çok kırıcıdır, adeta annesine hakaret etmiştir, ama nedense yine onun isteğini yerine getirmiştir.
4 - Alkollü içkiler ve özellikle şarap, insanlara zarar veren bir şey olduğu halde Hz.İsa, insanların sarhoşluklarını arttırmak için suyu şaraba çevirmektedir. Bu, onun tebliğ görevinin özü ile bağdaşır mı? Hz.İsa'nın gösterdiği bu mucizede onun tebliğine yardımcı olacak ne vardır?
Yuhanna'nın, Kana düğününde mucize yaratan bir kişi olarak takdim ettiği Hz.İsa, bu takdime göre aslında, şarap içilen, sarhoşların kendinden geçtiği, kadın erkek herkesin beraber oturduğu bir yere gitmiş ve orada muhtemelen şarap içerek sarhoş olmuş, bunlara ilâveten şarap bitince suyu şaraba çevirerek oradakilerin daha fazla içki içmesini ve sızmasını temin etmiş bir insan görünümündedir. Bu hal, bir ilâh için değil, herhangi bir salih insan için dahi uygun olmadığı halde, Yuhanna, Hz.İsa'yı bu şekilde takdim ediyor. İlâhî vahiy ile hatasız yazılmış olan incillerde bu ifadeler yer alabiliyor.

http://www.zehirli.org/4incil-ve-celiskileri/suyu-saraba-cevirmesi.html

Ruhullah[as]efendimizin hayatını incelerken en önemli kaynağımız kur'andır onun yaşamına dair her ayrıntıya kurânda ve hadisişeriflerde rastlarız
bu olaya ait bir ayrıntı görmedim
sadece yuhanna incilinde bu olay anlatılmaktadır
israiliyat dediğimiz bu kaynaklar tahrif edilmiş menfaatler doğrultusunda değiştirilmiştir
bize edile-i şerriye olarak verilmediği için mucizeler Allah[cc]ın peygamberlerine bir lutfudur doğrusunu Allah[cc]bilir deriz bu olayı bu şekliyle kabul etmeyiz

http://irsadforum.net/forum/peygamberler-tarihi/hz-isa-aleyisselam-genel-baslik/

bu linkte fakir kardeşinizin detaylı derlemesini bulabilirsiniz
selam ve dua ile
 
Üst