Hz. Muhammedin (s.a.v) Türkleri Değerlendirdiği Sözleri

frknc

Öğrenci
Katılım
15 Kasım 2007
Mesajlar
26
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0

Hz. Muhammed’in (s.a.v) Türkleri Değerlendirdiği Sözleri

/Ali Akkoç
Değerli okurlarım Hazreti Muhammed Türkleri değerlendiren yani Türkleri tanıtan sözlerde söylemiştir. Bu onun Türkler İslam olmadan önce söylediği sözleri olduğuna göre Hz. Muhammed Türkleri tanrı vergisi bilgilerine göre değerlendirmiştir. Bu sözlü hadisler hakkında en kestirme bilgileri Türk Tarihi Dergisinde Doç. Dr. Zekeriye Kitapçı’nın yazısında görebiliriz. Bu yazıda verilen ifadeler şöyledir:

Kaşgari hadislerin değerlendirilmesi
Bu alimler arasında Türk alimi Mahmud el-Kaşgari’ye yer vermemiz gerekmektedir. Kaşgari’nin rivayet ettiği ve Türklerin haşmet ve ikballerini çok heyecanlı bir şekilde dile getiren bu hadisler ve yorumlarını bir çırpıda silip atmaktansa, bu açıdan değerlendirmemiz konuya herhalde daha gerçekçi bir yoldan yaklaşmak olacaktır.

Bu cümleden olmak üzere Ulu Önder Atatürk gibi Türk olmanın gurur ve şuurunu iliklerine kadar duyan ve hisseden Kaşgari, meşhur eseri “Divan-i Lügat’i Türk’de Türklerle ilgili olan hadislerden iki tanesini belirtmiştir. Hatta bunlardan biri hadis literatüründe “kudsi hadis” dediğimiz manası Allah’tan ve sözü Hz. Peygamberden gelen hadisler cinsindedir. Söz konusu hadisi kudsinin muttasıl bir senedle rivayet ettiği metni şöyledir:

“Hz. Peygamber’den rivayet edildiğine göre; aziz ve celil olan Allah buyurur ki, benim bir ordum vardır, adını Türk koydum ve onları doğu ülkelerine yerleştirdim. Herhangi bir kavme öfkelendiğim zaman Türkleri onların başına musallat ederim.”

Kaşgari’nin Türklerle ilgili naklettiği bir diğer hadisin metni ise şudur:
“Hz. Peygamber kıyamet alametlerinin ve ahir zaman kargaşalıklarını ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkışlarını anlattıktan sonra demiştir ki, Türk dilini (mutlaka) öğreniniz. Zira mülk ve saltanat uzun zaman onların elinde kalacaktır.”

Kaşgari’nin rivayet ettiği bu hadislerin isnad ve metinleri hakkında Usulü Hadis İlminin ortaya koyduğu kriterler açısından daha fazla münakaşa ve tenkid etmenin yeri herhalde burası değildir. Fakat şu kadarı da bir gerçektir ki, söz konusu doğruluğu hala münakaşa konusu ise de, zaman ve siyasi gelişmeler onların muhteva ve metinlerinin bir başka ifade ile müdafaa ettiği fikirlerin kesinlikle doğru olduğuna, batıya İslam dünyasına yönelmiştir. Cihangir Asya ordularının bir başka öncüleri olan Selçuklular, çok geçmeden Bağdat önlerinde, İslamın taht ve baht şehrinde görülmüşlerdir. Selçuklu Türkleri, İslam dünyasının üstüne kara bulutlar gibi çöken Şii Büvehi saltanatına son vermekle kalmadıkları gibi, başta Bağdat olmak üzere, İmparatorluğun daha ziyade Şii ağırlıklı şehirlerine Nizamiye Medreseleri’ni kurarak onların fikri manada da belini ve Sünni doktrinini de ihya etmişlerdir.

Buhari’nin Türkler hakkındaki hadisleri
Her ne kadar Türklerle ilgili hadislerin büyük bölümü yukarıda da işaret edildiği gibi, daha ziyade sonraki devirlerde bazıları tarafından şu veya bu maksatla uydurulmuş ise de, bunlar arasında doğruluğundan hiç bir zaman şüphe edilmemesi gereken hadisler de vardır. Bunların başında şüphesiz hadis ilminin gelmiş geçmiş en büyük otoritelerinden biri olan İmamı Buhari’nin, Sahih adındaki meşhur hadis kolleksiyonunda naklettiği hadisler gelmektedir. Daha ziyade Şeyhi’le-muhaddisin unvanıyla şöhret bulan büyük imam ve değerle alimin asıl adı Muhammed b. İsmail el Buhari el Cufi’dir.

Uzun tarihi seyri içinde büyük ölçüde Türk nüfuz ve hakimiyeti altında kalmış olan ve hatta İslami fetihler sırasında dahi Türk soyuna bağlı hükümdar aileleri tarafından idare edilen Buhari’nin Türklerle ilgili hadisleri nakletmesinde muhtemelen Türk çevrelerinde dünyaya gelmiş ve buralarda yetişmiş olmasının da büyük tesirleri olsa gerektir. Hatta onun Türk soyundan geldiğini söyleyen Buhari, Türklerle ilgili hadisleri, meşhur eserinde “Siyer ve Cihad Kitabı” adını verdiği genel bölümünde ve “Türklerle Savaş” başlığı altında özel bir bölümde toplamıştır. Bunun yanısıra muhteva itibarı ile birbirine çok yakın olan bir diğer hadisi de “Çarık Giyenlerle Savaş” bölümünde bize nakletmektedir. Sözler ve metin itibarı ile birbirlerine çok yakın olan bu hadislerden biz burada sadece sahabeden Amr b. Tağlib ve Ebu Hüreyre kanalı ve müstakil senedlerle bize kadar gelen hadisleri açıklamakla yetineceğiz.
Amr b. Tağlib’in müstakil senedle Hz. Peygamberden rivayet ettiği hadisin metni şudur:
“Amr b. Tağlib’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber buyurmuştur ki; Kıyamet kopmasının şartlarından (biri de, sizlerin kıldan çarıklar giyen bir kavim olan (Türkler)le harbetmemizdir. Yine kıyamet kopmasının şartlarından bir (diğeri de) sizlerin yuvarlak yüzlü öyle ki, yüzleri (örs üstünde döğülmüş ve) üzeri derilerle kaplanmış (sağlam) kalkanlar gibi bir kavim (olan Türklerle) çarpışmanızdır.”

Buhari’nin Türklerle ilgili bir hadisi de yine muttasıl bir senedle büyük sahabe tarafından nakledilmiştir. Bu hadis de şudur;

“Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Hz. Peygamber buyurmuştur ki; Sizler küçük çekik gözlü, kırmızı benizli, yatık burunlu, çehreleri sanki (örs üstünde döğülmüş ve ) üzeri derilerle kaplanmış (sağlam) kalkanlar gibi bir kavim olan Türklerle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yine sizler, kıldan çarık (ve çoraplar) giyen bir kavimle (Türk) çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”

Müslim’in Türkler hakkındaki hadisleri
Türklerle ilgili hadisler, sadece Buhari değil, hadis ilminin Buhari’den sonra en büyük otoritelerinden İmamı Müslim tarafından da açıklanmıştır. Asıl adı, Müslim b. el-Haccac el-Kuşeyri olan bu değerli alim Nişabur’da dünyaya gelmiştir. (Doğ. 817-Öl. 875) İmamı Buhari’ye karşı aşırı derecede saygı ve bağlılığı ile tanınmıştır.

Büyük İmam daha ziyade “Sahihu Müslim” adı ile İsllam dünyasında hürmet ve itibar gören meşhur eserinde, Türkler hakkındaki hadisleri “Kargaşalıklar ve Kıyametler Alametleri Kitabı” adını verdiği çok geniş ve genel bir bölümde toplamıştır. Daha ziyade Ebu Hüreyre kanalı ile bize kadar ulaşan bu hadislerin sayısı beş kadardır. Hadisler gerek söz gerekse muhteva itibarı ile birbirlerine çok yakın ifadelerle nakledilmiştir. Müslim’in naklettiği bu hadislerin Buhari’deki hadislerle metin bakımından çok benzer olduğu gözden kaçmamaktadır. Demek oluyor ki, her iki imam da bu hadisleri bir ömür boyu çok büyük bir titizlik hatta meşakatle hazırladıkları kitaplarında tam bir gönül rahatlığı ile kaydetmiştir..(*)

Biz burada bu beş hadisten bir fikir vermek üzere sadece iki tanesini belitmek istiyoruz. Bu hadislerden biri aynen şöyledir;

“Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber buyurmuştur ki, müslümanlar kıldan elbiseler giyen ve kıldan çoraplar çarıklarla yürüyen çehreleri (sanki örs üstünde döğülmüş ve) üzeri derilerle kaplanmış kalkanlar gibi kuvvetli bir kavim olan Türklerle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”(35)

İmamı Müslim’in Türklerle ilgili buraya kaydetmek istediğimiz bir diğer hadisi de aynen şöyledir;
“Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, buyurmuştur ki; Sizler kıldan çarıklar giyen bir kavim (Türklerle) çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yine sizler çekik gözlü, ince ve yassı burunlu, ‘kırmızı benizli’ bir kavimle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır.(35)

Alıntıdır
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Evet Türkler hakkında senay-ı Peygamberi vardır....Onlardan birisi de ' istanbul feth olunacaktır.Onu feth kumandan ne güzel kumandan ve askeri ne güzel askerdir. Mealindeki hadistir....

belki ilgilenen arkadaşlar cıkabilir...hergünün zarfından çıkan sonsuzluk programı herkesi aslında ilgilendirir sonsuz bir hayatla ilgilenmeyen akıllı olamaz bence...

http//sonsuzlukprogrami.tr.gg
 

muratxxd

Öğrenci
Katılım
26 Ağustos 2006
Mesajlar
25
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bana pek mantıklı gelmedi. biraz ırkçılığı çağrışrıran sözler.. bu yüzden doğruluğundan şüphe ettim.
 

emrex92

Öğrenci
Katılım
4 Haziran 2008
Mesajlar
9
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
allah kuran dada türklere işaret etmekte maide suresi 54.ayet olması lazım
 

sanane72

Öğrenci
Katılım
17 Nisan 2008
Mesajlar
92
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Yazıdaki özellikle ilk hadis, uydurma olduğu bilinen ve tescillenen bir uydurma hadistir. Dahası, Kur'an ve hadislerde bu tür şeyler aramak İslam'ı anlamamak demektir. Yani, bir şekilde şu demeye geliniyor: "İslam açısından hepimiz eşitiz, ancak biz biraz yükseğiz, çünkü bakın hakkımızda ayet ve hadis var."

Ayrıca, hadis kitaplarında Türkleri öven hadisler yanında yeren hadisler de vardır, özellikel ahirzaman ile ilgili hadislerde.

Tek bildiğim atam var, o da Hz. Adem (A.S.) ve O da topraktandır.
 

WaterBoy

Profesör
Katılım
24 Eylül 2007
Mesajlar
2,751
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
emrex92 dedi ki:
allah kuran dada türklere işaret etmekte maide suresi 54.ayet olması lazım
Merak ettim de şunu buldum

54. Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Maide,54)

ben bişey anlamadım arkadaşlar bilen varsa aydınlatsın gerçekten Kur'an da Türklerden bahsediliyormu?
 

GOTHiC

Asistan
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
120
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sanane72 dedi ki:
Yazıdaki özellikle ilk hadis, uydurma olduğu bilinen ve tescillenen bir uydurma hadistir. Dahası, Kur'an ve hadislerde bu tür şeyler aramak İslam'ı anlamamak demektir. Yani, bir şekilde şu demeye geliniyor: "İslam açısından hepimiz eşitiz, ancak biz biraz yükseğiz, çünkü bakın hakkımızda ayet ve hadis var."

Ayrıca, hadis kitaplarında Türkleri öven hadisler yanında yeren hadisler de vardır, özellikel ahirzaman ile ilgili hadislerde.

Tek bildiğim atam var, o da Hz. Adem (A.S.) ve O da topraktandır.


Madem hepimiz eşitiz ona neden atam diyorsun? Hepimiz eşitiz madem neden peygamberlerimizi her anarken Hz. ifadesini kullanırız Hz. Muhammed (s.a.v.) derken neden s.a.v. kullanılır?? Eşitlik diyorsun ya ? Eee bunları söyleme ozaman kendi atam diyorsun Hz. adem diyorsun Neden hazreti ? Farkı ne ? Bizden üstünlüğü ne ??

Yok öyle birşey demişsin ki kendi dediğin şeyi kendi yazdığında ezmiş geçmişsin..
 

ds_paw

Asistan
Katılım
24 Temmuz 2008
Mesajlar
152
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
benim bildiğim kadarıyla islamda milliyetçilik yoktur. o yüzden ırk isimlerini vermezler verilirse sapıtıyolar zaten, misal: israiloğulları. peygamberimizin(sav) ın da hadisinde türkle ilgili bir şey yoktur. hatalıysam arayın :) yani sananeye katılmış gibiyim
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
"Arapların Türkler aleyhinde
uydurduğu hadisler !..

Sevgili okuyucular,
İçimizde nasıl AB-D işbirlikçileri varsa o kadar da Arap, Humeyni işbirlikçileri var. Çıkarları nedeniyle bizlere devamlı Arap hayranlığından, dostluğundan, din kardeşliğinden ve Humeyni rejiminden övgü ile bahsederler. Ama gerçeklere baktığınızda ülkemizin zaman zaman yaşadığı bir takım sorunlarda ne Araplardan ne de Humeynicilerden hiçbir manevi destek görmez aksine bir takım hainliklikleriyle karşılaşırız. En basit örneği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni

tanımamaları, Ermenistan’da sözde Ermeni soykırımı anma törenlerine katılmaları ve Ermeni ağzıyla konuşup Türklerin Ermenilere katliam yaptıklarını söylemeleri.
Araplarda Türk düşmanlığı batı kışkırtmalarıyla başlasa da bu düşmanlık uzun yıllara dayanmakta. Ve bu düşmanlığın araya kıskançlığında girmesiyle hiç bitmeyecek gibi. Onlardaki bu düşmanlık, din bile kullanılarak bir takım uyduruk hadislerle tüm İslâm alemine yayılmakta. Bu uyduruk hadisler yeni baskıları yapılan Kuran’a, din’i kitaplara konulmakta.Belki bunlara inanmak istemeyenler olabilir ama bir iki örnek verirsek her halde inanırlar.
UYDURUK TÜRK DÜŞMANLIĞI HADİSLERİ
Bir sure once dindar bir insanımız bazı hocalardan veya kitaplardan öğrendiği ve Peygamberimize maledilen bir takım Arap uydurması hadislerle karşılaşınca bunların doğru olup olmadığını İlahiyât Profesörü Diyanet eski başkanlarından Süleyman Ateş’e sorar ve doğru olup olmadığının cevabını ister. Nedir bu uyduruk hadisler okuyalım;
-Kıyamet kopmadan az önce siz, kıldan çarıklar giymiş bir milletle muharebe edeceksiniz. Onların yüzleri sanki (çekiçle dövülmüş) derilerle kılıflı kalkan gibidir. Çehreleri kırmızı, gözleri çekiktir."

-Şüphesiz ümmetimi üç defa, yüzleri geniş, çehreleri sanki derilerle kaplanmış kalkanlar gibi olan bir kavim kovalayacak ve sonunda Arap Yarımadası'na yetişeceklerdir. İşte onlar Türklerdir. Nefsim yedi kudretinde olan Allah'a yemin ediyorum ki onlar mutlaka atlarını Müslümanların mescitlerinin direklerine bağlayacaklardır."

-Arapları sevmek şu üç nedenle zorunludur: Çünkü ben bir Arabım, çünkü Kuran Arapça inmiştir, çünkü cennet sakinleri Arapça konuşurlar. Arapları seven beni seviyor demektir. Kim ki Arap'tan hoşlanmaz ya da Arap'tan nefret eder, o mutlaka benden nefret ediyor sayılır. Arapları sevmek iman sahibi olmak demektir, onlardan nefret etmek imansızlık demektir. İnsanlığın en mükemmel ve yüce olanı Araplardır. Arapların en yücesi Kureyşlilerdir. Kureyşlilerin en yücesi de Beni Haşim kabilesidir. Arapları küçülten müşrik sayılmalıdır. Arabın varlığı demek, İslâmiyet'in varolması, yaşaması demektir."

VATAN gazetesinde yazan Prof.Dr. Süleyman Ateş’in bu uyduruk hadislerle ilgi açıklaması da şöyle :
“-Bir milleti yeren veya öven hadislerin hepsi uydurmadır. Abbasiler döneminde Türklerin askerde ve yönetimde ağırlıklı bir güç olmasıyla Türklere karşı uyanan antipatiler, kıskançlıklar, Arap ırkçılığı, yazdığınız türden hadisler şekline getirilerek Türkler aleyhinde bir kamuoyu oluşturulmak istenmiştir.

Türklerin varlığından bile haberi olmayan, ırkçılığı dine aykırı bulan, ırkçılık yapan Arapların helak olduğunu vurgulayan bir cihan peygamberi, dininin ününü cihana taşımış olan bir milleti nasıl din düşmanı olarak gösterebilir?

Bu tür ırkçılık kokan hadislerin hepsi şüphesiz uydurmadır. Bakın Türkleri bu şekilde gösteren hadisler yanında, " Türkler size dokunmadıkça onlara dokunmayın ", "İstanbul elbet fetholunacaktır, onu fetheden asker ne güzel askerdir, onu fetheden komutan ne güzel komutandır " şeklinde hadisler de vardır.

Kanaatime göre Türkleri yeren hadisler uydurma olduğu gibi öven hadisler de uydurmadır. Çünkü Peygamberimiz Türklerin varlığından bile haberdar değildi.

Kendisinden iki asır sonra Müslüman olacak insanları haber vermiş olması da, "Geleceği, Allah'tan başka kimsenin bilmeyeceğini" vurgulayan ayetlere aykırıdır.’’
..............

İSLAMI TANITAN-YAYAN TÜRKLERDİR

Sevgili okuyucular,

Hiçbir virgülüne ve noktasına dokunmadan uyduruk hadisleri ve Prof. Ateş’in açıklamalarını aynen size aktardım. Ve bu hadisler ne yazık ki, bir takım hocalar-imamlar tarafından halka anlatılmakta, din kitaplarında yer almakta.Kimse de araştırmamakta. Pek çok kendini bilmez, eğitimsiz cahil hocalar-imamlar da kendi anadillerini hatta arapçayı doğru dürüst konuşamazlarken çocuklarımızın illâda Arap dilini, alfabesini öğrenmesini ve Kuran’ı Arapça okumalarında ısrar ederler. Arapçayı tam olarak bilenler okuyabilirler ama Kuran’ı arapça ezberleyenler-okuyanlar eğer arapça bilmiyorlarsa ne anlayacaklar ?.

Kuran’ın Türkçesini okuyup Tanrı’nın emirlerini öğrenmek mi iyi, yoksa anlamadan ezbercilik mi iyi ? Sonra duaların Türkçe okunmasının Tanrı katında kabul edilmeyeceğini kim iddia edebilir ki !..

Tarih sayfalarını açıp okuduğumuzda, Türkleri arkadan vuranların-hançerleyenlerin, yabani hayvanlara benzetenlerin ve hatta İslâm düşmanı olarak gösterenlerin-yayanların hep Araplar olduğunu anlıyoruz. Bunun en açık örnekleri de yukarıda okuduğunuz ve belki de şaşırdığınız üstelik peygamberimize adfedilen korkunç uydurma hadisler değil mi ?.
…………..

Bir Müslüman olarak Tanrıma ve O’nun peygamberleri ile kitaplarına ve özellikle de Kuran’ın tamamına inanan biriyim. Ama şunu da her zaman iddia ederim ki, islâmı en iyi yorumlayan, yaşayan ve dünyada milyonlarca insana sevdirerek islama geçmelerini sağlayan ve islâmıdünya dini yapan tek millet Türklerdir. Eğer İslâm Araplara kalmış olsa idi, hiç bir zaman geniş bir coğrafyaya yayılmayacak, dar bir coğrafyada yani arap yarımadasında kalacaktı.
..........

ARAPLARIN TÜRKLERE
YECÜC-MECÜC DEMELERİ

Yecüc - Mecüc, Kur'an dahil tüm kutsal kitaplarda yer alan ve insan ırkını ortadan kaldıracağı söylenen ama henüz bilinmeyen bir ırk. Bu ırkın harekete geçmesi kıyamet alameti olarak kabul ediliyor. Bunları durdurabilecek tek gücün de yeryüzüne inecek Mehdi olacağı belirtiliyor.

Hıristiyanlar Yecüc ile Mecüc'e 'Gog ' ve ' Magog ' diyorlar. Onlara göre de bu yaratıklar Türklerdi. Araplara göre de Türkler. Hatta Araplar bu düşüncelerine kutsal kitaptan yaptıkları yorumlarla meşruiyet-gerçekçilik kazandırmaya çalışmaktalar. Bunu da Türklere karşı duydukları aşırı kıskançlıkları-düşmanlıkları nedeniyle yapmaktalar.
……………

İçimizde bizleri-Türkleri
Yecüc-Mecüc olarak görenler de var

Bize anlatıldığına göre, Kürt kökenli Saidi Nursiye atfen, yazılan yazılarda da Yecüc ve Mecüc denilen ırk olarak Türkler diye açıkca ifade edemiyorlar ama Çin seddini Yecüc ve Mecüc tehlikesine karşı yapılan Yecüc Mecüc seddi olarak gösteriyorlar. Tarihe aktığınızda Çin seddi Çinliler tarafından Türklere karşı yapıldığı yazılı. O zaman Yecüc ve Mecüc kim oluyor?
İslama yıllarca hizmet, kutsal emanetleri koruyan Türkler olmuyor mu ?
O zaman bu da içimizde yapılan bilinçli bir Türk düşmanlığı değil de ne ?..

Bakın,bölücü Kürtlerin Free Website Hosting - Tripod free website templates to make your own free website adlı sitesinde de Türkler Yecüc Mecüc olarak gösterilmekte. Bu sitede Muhammed Agit isimli bir yabani bakın nasıl bir ifade kullanılıyor;

“ BU SİTE YECÜC VE MECÜC'ÜN ÇOCUKLARI TARAFINDAN HACKLENDİĞİNDEN, KISA BİR ZAMAN İÇİN SİSTEM DIŞIDIR. KÜRDİSTAN' IN MÜSLÜMAN EVLATLARI MEHDİ SAFLARINDA YECÜC VE MECÜC ORDUSUNA KARŞI DİRENİŞE DEVAM EDECEKTİR! ZALİMLER BİRGÜN NASIL BAŞAŞAĞI GELECEKLERİNİ GÖRECEKLERDİR ! “

Peki YECÜC-MECÜC nedir?

Okuduklarımıza göre, Peygamberimiz Hz. Muhammed, Yecüc ve Mecüc' leri kıyamet alametlerinden biri olarak tanımlıyor. Bu kavimler Hz. Nuh'un Yafes isimli oğlunun soyundan. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısa olarak tarif ediliyor.
...............

Sevgili okuyucular,
Kuran’ı yani islâmı tam anlamadan-kavramadan yanlış olarak yorumlayanlar ve konuşanlar var. Bu yanlışlıklar insanlarıı korkuturuyor hatta dinden soğutup, uzaklaştırıyor.

Bilinen bir başka gerçek ve islama zarar veren ise Kur’an’ın İran’da, Suudi Arabistanda, Afganistan’da hatta başka müslüman ülkelerde çok değişik şekilde yorumlanması. Yapılan bu yanlış yorumlar nedeniyle islâmda teröre kadar gidildi.

Bir başka gerçekte tüm müslümanlar, Türk din adamlarının-alimlerinin yorumları doğrultusunda gitselerdi, islâmda birlik sağlanır, tüm müslümanlar barış ve refah içinde yaşar, eğitimde-bilimde başarılı olurlardı.

Hulusi ŞENEL

Bozok.org - ARAPLARA GÖRE TÜRKLER YECÜC MECÜC !
 
Üst